Türkiye Devleti kurulduğu günden beri tıpkı Deleuze’nin devleti tariflediği bir kapma ve yok etme makinası gibi çalışmaktadır. Soykırımcı geleneği hiçbir zaman elinden bırakmayan devlet neredeyse bütün enerjisini halkların kültürel zenginliklerini resmileştirmeye ve anlamsızlaştırmaya harcamıştır. 1 Mayıs’ı Bahar Bayramı, Newroz’u Ergenekondan Çıkış Nevruz’u yapmak için ucuz politik manevralarda ustalaşan devlet bütün çabasına rağmen 1 Mayıs’ı emekçilerden Newroz’u da Kürtlerden kapamamıştır. Kürtler ...
Read More »Hukuk cinayetleri – Ragıp Zarakolu
Daha önceki yazılarımda Türkiye yargısının sola yönelik kökleri tek parti rejiminden gelen önyargılı, hasmane ve her dönem tekrarlanan kararlarından söz etmiştim. Biraz da buna örnekler verelim. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 24.07.2007 tarihinde, Türkiye Cumhuriyetini üç sanığı işkence ile alınan ifadelerle yargıladığı için mahkum etti. Dosyaya göre suç tarihi 09.10.1990, sanıkların yakalanıp tutuklanma tarihi ise 24.4.1994’tü. İşkence ile alınan bir ifadeye ...
Read More »Kürtlerin ‚çıkış‘ senaryosu – Fehim Taştekin
Dış politikada skandaldan skandala koştuğumuz için bugün duçar olduğumuz hezimetin hesabı yarınlara kalıyor. Siyasette ‘hesap verilebilirlik’ diye bir şey kalmadı. Basit bir hesaptır; “Neden yaptın ve ne elde ettin?” Nedeni yalan olanın hasılatı da yalandır. Fırat Kalkanı mesela? “Dicle’den Akdeniz’e Kürt devleti kuruluyor” diye şişirilmiş bir korkuyla TSK’yi Suriye’ye sokanların El Bab’dan sonra ne yapacakları belirsiz. “El Bab’ı El Bablılara, ...
Read More »7 Haziran sendromunu yaşıyor Erdoğan!.. – Ahmet Nesin
Sadece ben değil esasında, kimle konuşsam “İyi de Erdoğan kaybettiğinde ne yapacak…” diye soruyor. Zor bir soru, çünkü Erdoğan’ın kaybettiğini görmek için seçim akşamını beklemek gerekmiyor, Erdoğan zaten şimdiden kaybettiğini gördüğünden her geçen gün daha da saçmalıyor. O yüzden ben “Erdoğan kaybettiğinde ne yapacak…” diye sormak yerine, kaybedeceğini bilerek başladığı bu halk oylamasını lehine çevirmek için “Bir insan, seçim kazanmak ...
Read More »Faşistin sonunu unutma… – Murat Çakır
Son haftalarda canhıraş bir çabayla yaratmaya çalışılan „yedi düvele direniyoruz“ resmi çok açık bir şekilde, korkunun iliklerine kadar işlediğini kanıtlıyor. Bilim insanı veya hukukçu oldukları iddia edilen kimi salya yalayıcıları, TV’lerdeki tüm uğraşlarına rağmen, sağ seçmeni dahi tam ikna edemiyorlar bir türlü. AB ile sözde çekişme de bir işe yaramıyor doğrusu. Monolitik bir „Evet“ cephesi oluşturulamadı daha. Gerçi diplomaside lağım ...
Read More »İnsan(lık), Ona İnanan Şair(ler)in Şiir(lerin)e Muhtaç[*] – Temel Demirer
“Şiir yaz. Şiirdir kişiyi kurtaran/bu karanlık, bu yalnızlıkla,/berbatlıklarla dolu evrende.”[1] ‘21 Mart 2015 Dünya Şiir Günü’ için kaleme aldığı bildiride Afşar Timuçin, “Şiirin ölüm kalım savaşı verdiği bir dünyada yaşıyoruz… Evrensel cahillik her gün biraz daha yaygınlaşıyor, kurumlaşıyor, kökleşiyor saldırganlaşıyor. Hiçbir değer tanımama konusunda kararlı görünen dünya sermaye güçleri bu amaçlarını gerçekleştirme yolunda adım adım ilerlerken demokrat görünen demokrasi düşmanlarından, ...
Read More »Fransa, Ekonomik Çıkarlar İçin Diktatöre ‘evet’ Diyor! – Selma Akkaya
Fransa Gündemi Fransa, Türkiye konusundaki iki yüzlü siyasetinde hız kesmiyor. Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, Hollanda’nın Türk bakanları konusundaki tavrından sonra, „Bizim Avrupa’ya ve Türkiye’ye ihtiyacımız var. Türkiye’nin de Avrupa’ya. Her konuda olduğu gibi bu konuda da diyaloğu teşvik etmeliyiz.“ diyerek Türkiye ile olan stratejik ortaklık konusunun altını bir kez daha çizdi. Fransa Cumhurbaşkanı geçtiğimiz hafta Ermenistan cumhurbaşkanı ...
Read More »Nazi Almanya’sına kim daha yakındı; Türkiye mi, Hollanda mı? – Hasan Kaya
Hollanda ile Türkiye arasında yaşanan kriz karşılıklı açıklamalarla tırmanırken, yapılan açıklamalar tarihin tozlu sayfaları arasında bir gezintiyi neredeyse zorunluk haline getiriyor. Özellikle Erdoğan’ın Hollanda’yı “Nazi artığı” olmakla suçlayan sözleri, batıda olduğu gibi Türkiye’de de tartışma konusu olmayı hak ediyor. Batıda, bu savın elle tutulur bir yanı olmadığını bilenler, Hollanda’nın Nazi Almanya’sı tarafından işgali ve beş yıl süren işgalde, 104 bini ...
Read More »“Cumhurbaşkanlığı Sistemi” Veya Bu Kadar Yetkiyi Babanıza Verirmiydiniz?[*] – Sibel Özbudun
Hazret 11 Şubat 2017 tarihinde İstanbul’da SETA tarafından düzenlenen “Cumhurbaşkanlığı sistemi” konulu sempozyumda, çıtayı yükseltti: “Teoride parlamenter sistem monarşiye ve totalitarizme karşı verilen mücadelenin ürünüdür. Avrupa ülkelerinin pek çoğunda kralların ve kraliçelerin bulunduğunu görüyoruz. Japonya, Tayland gibi dünyanın başka yerlerinde benzer durumlarla karşılaşılabiliyor. Efendim bu monarklar semboliktir, aslında oralarda parlamenter demokrasi vardır diyeceklerdir. Devlet sisteminde bir aktör varsa hiçbir zaman ...
Read More »Hollanda ve Türkiye arasında yaşanan “krizi” nasıl okumalıyız?! – H. Gürer
AKP’nin siyaset yapma Algoritması! Hollanda ve Türkiye arasında yaşanan “krizi” nasıl okumalıyız?! Türkiye, 16 Nisan 2017 tarihinde gerçekleşecek olan “anayasa ve başkanlık sistemi referandumu” için, dünya da eşi benzeri görülmemiş “seçim çalışmaları”na başladı. Sınır ötesi seçim çalışmalarının bir ayağını da Hollanda olarak belirleyen AKP, 11 Mart Cumartesi günü Hollanda Rotterdam şehrinde ‘referandum kampanyası programı’ organize etmek istedi. Bu etkinliğe katılmak ...
Read More »