S. SÜREYYA ÖNDER | 11 – 05 – 2011 | Batman’da YSK kararları protesto edilirken, polisin attığı gaz bombası ayağına isabet eden Ayla Akat Ata sakat kalma tehlikesiyle karşı karşıya.
Doktorlar ayağın kangren olma tehlikesinden bahsediyorlar.
Sevahir Bayındır da benzer bir hoyratlığa maruz kalmıştı, halen koltuk değneği ile geziyor.Bu iki Kürt Kadın Milletvekili, „dokunulmazlık“ meselesinde kapsam dışı bırakılmışlardır.
Kapsam dışı bırakan sadece devlet değildir.
Kadınların siyasette daha ağırlıklı temsil edilmesini savunan sivil toplum kuruluşları, kendi demokratik devrimlerini gerçekleştiren Kürt kadınlarını ısrarla görmezlikten geliyorlar.
Hem Kürt Siyasal Hareketi, hem de Kürt kadınları, insanlık tarihine yüz akı ile geçecek bir devrimi gerçekleştirdiler oysa.
Bu uğurda toprağa düşen kadın sayısının 10 bin dolaylarında olduğunu biliyor muydunuz?
Peki zindanlardaki kadın sayısının 4 bini geçtiğini?
Bir an için AKP, CHP, ve MHP’de kadın eşbaşkanlar olduğunu düşünmeye çalışın…
Size de imkansız bir durum gibi gözüküyor değil mi?
Seçim kampanyası için oluşturduğumuz komisyonların hepsinde karar verme inisiyatifini kadın arkadaşlarla paylaşıyoruz.
Onlar olmadan bir tek karar almıyoruz, bir tek uygulama yapmıyoruz.
Bu bizlerin lütfuyla oluşmuş bir şey değil.
Bu durum, kadınların onurlu ve sağlam bir bilinçle yıllardır sürdürdükleri mücadelenin zorunlu ve kazanılmış bir sonucu.
Ailesine yalan söylemeyen bir kuşak
Dün seçim bölgelerimizden birinde bir salon toplantısı yaptık.
Bir genç toplantıyı yönetiyordu.
Bölgenin yapısı ve kampanya detayları konuşulurken bir kadın ve bir adam söz aldılar.
Bu üçlü farklı düşüncelere sahipti ve kıyasıya tartıştılar.
Bazı konularda ortaklaşıldı, bazılarını başka toplantılara erteledik.
Buraya kadar olağan gelebilir size, bana da öyle geldi.
Beni şaşırtan şey bu üçlünün bir aile olduğunu öğrenmem oldu.
Baba, anne ve evlat, birlikte bir mücadelenin içinde, ataerkil hiçbir çapak taşımayan bir olgunlukla tartışıyorlar ve demokrat reflekslerle bir sonuca varmaya çalışıyorlardı.
Benimle aynı yaş kuşağından bir devrimciye bu durumu anlatırken, bizim yaş kuşağının çoğunun ailesine söylenmiş yalanlar içeren başlangıçlara sahip olduğumuzu hatırlattım.
Annelerimizi ikna etmeden, Türkiye Halklarının kurtuluşunu hedeflemiştik.
Kardeşimizi katamadığımız bir mücadeleye, başka gençleri katabilmeye uğraşıyorduk.
Bu çarpıklığın bugün düzeltilmiş olmasındaki en büyük pay ve onur Kürt kadınlarına aittir.
Kadın örgütleri farkına varmasalar da devlet bu olgunun farkında.
Kadınlara olan hıncı, biraz da bu farkındalıktan besleniyor.
Ayakları kırılan kadın vekiller için bir geçmiş olsun demek istedim.
Bunu nasıl söylemek gerekir diye düşünürken Metin Üstündağ’ın kendi ayağının sakatlığını betimlediği eşsiz cümle geldi aklıma.
Sevgili Ata ve Bayındır,
„Dünya, siz yürürken biraz aksıyor.“