ANKARA | 26 – 09 – 2010 | Ulucanlar Cezaevi’nde 26 Eylül 1999’da katledilen 10 tutuklu için anma etkinliği düzenleyen çeşitli sivil toplum kurumları Ulucanlar’daki 10 kişinin, emperyalizmin sömürü ve talanına karşı gelmelerinin katledilmelerinin sebebi olduğunu belirterek, „devletin katliam saldırılarının“ devam ettiğini kaydetti.
Aralarında Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu, Demokratik Haklar Federasyonu, Devrimci Proletarya, 78’liler Derneği Girişimi, KÖZ, Partizan ve Halk Cephesi olmak üzere çeşitli sivil toplum kurumları 26 Eylül 1999’da Ulucanlar’da katledilen 10 kişi için Ulucanlar Cezaevi önünde basın açıklaması yaptı. Hamamönünde bir araya gelerek Ulucan’lara yürüyen kitle sık sık, „Katil devlet hesap verecek“, „Anaların öfkesi katilleri boğacak“, „Bedel ödedik bedel ödeteceğiz“ sloganları attı. „26 Eylül direnişi emekçilerin umut çığlığıdır“ ile „Kanla yazılan tarih silinmez“ pankartlarının açıldığı yürüyüşün ardından Ulucanlar Cezaevi önünde açıklama yapan Halk Cephesi’nden Hasan Karapınar, 26 Eylül’de hayatını kaybeden Halil Türker, Abuzer Çat, Ümit Altıntaş, Zafer Karbıyık, Aziz Dönmez, Habib Gül, Ahmet Savran, Önder Gençarslan, Mahir Emsalsiz ve İsmet Kavaklıoğlu’nun „devrimci siper yoldaşlığının manifestosunu“ yazdığını kaydetti.
Ulucanlar cezaevinde yaşananların Almanya’da Nazi işgali altında yaşanmadığını belirten Karapınar, „İçerisini teslim almadan dışarısına hakim olmayacağını vurgulayan katliamcı devlet ordusuyla, polisiyle, gardiyanlarıyla, MİT ve JİTEM’le işbaşındaydı“ dedi. Devletin bu saldırılara karşı tek yumruk olan devrimcilerin direnişiyle karşılaştığını ifade eden Karapınar, „burjuva basının“ da Ulucanlar katliamını meşrulaştırmaya çalıştığına vurgu yaptı. Metris’te, Buca’da, Diyarbakır’da yapılan katliamların bir benzerinin Ulucanlar’da yapıldığına vurgu yapan Karapınar, bu katliamlarla devletin emekçilerin sesini susturmaya çalıştığını söyledi. Karapınar, Ulucanlar’daki 10 kişinin emperyalizmin sömürü ve talanına karşı gelmesinin ve faşizme karşı verdikleri mücadelenin katledilmesinin sebebi olduğunu belirterek „devletin katliam saldırılarının“ devam ettiğini kaydetti. Karapınar, „Dün kalaslarla, demirlerle parçalanan bedenler, bugün inceltilmiş tecrit uygulamaları sonucu hücrelerde başta devrimci tutsaklar olmak üzere tüm tutsaklar ‚insan öğütme makinesi’nden geçiriliyor“ dedi.
Çağdaş Hukukçular Derneği Ankara Şubesi adına açıklama yapan Gülşen Uzuner de, Ulucanlar Cezaevi’nin siyasal iktidarların kimliklerinden soyundurmaya çalıştığı siyasal tutuklu ve hükümlülerin eziyet ve onur dolu tarihsel çizgisini, sıkıyönetim askeri hapishanelerinden, Diyarbakır zindanlarından, F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevlerine taşıyan zincirin en güçlü halkası olduğunu belirtti. Ulucanlar katliamını yapanlara sembolik dava açıldığına vurgu yapan Uzuner, bunlar yerine katliam saldırısında ağır yaralanan tutuklu ve hükümlüler hakkında dava açıldığına dikkat çekti. Uzuner, „Katilleri bizimler yüzleştirmeden, ne anayasaların sivil, ne yönetimlerin demokratik, ne de hukukun üstün sayılamayacağını hep birlikte haykıracağız“ dedi. Hasta tutukluların infazlarının durdurulması gerektiğini belirten Uzuner, „Cezaevi katliamının kimlikleri açıkça bilinen adli ve siyasi sorumluları cezalandırılmalıdır“ dedi.
Katliamda çocuğunu kaybedenlerin yakınları ve akademisyen Prof. Dr. Temel Demirer’in de yaptığı kısa konuşmaların ardından Ulucanlar Cezaevi önüne karanfil bırakıldı. Ardından Karşıyaka Mezarlığı’na otobüslerle giden kitle burada Önder Karaaslan, Mahir Emsalsiz ve İsmet Kavaklıoğlu’nun mezarını ziyaret etti. Mezarlara karanfil bırakan kitle burada bir dakikalık saygı duruşunun ardından marşlar ve şiirler okuyarak anma etkinliğini bitirdi. (ANF)