YENİ KADIN | 08 – 05 – 2009 | İnsanlar devlet eliyle toplu olarak ilk kez, 7 Aralık 1941’de, Nazi Generali Wilhelm Keitel’in emriyle başlatılan operasyonda kaybedildiler. Binlerce direnişçi, Nazi işgali altındaki Avrupa’da her türden direnişi sindirmek amacıyla toplanıp kayıp edildiler. 1960’larda Guatemala ve Brezilya’da, 1973 sonrası Şili’de, 1976 sonrası Arjantin’de, 1980 sonrası Türkiye ve T. Kürdistan’ında binlerce insan devlet eliyle gözaltında kayıp edildi ve edilmekte..
Arjantin’de, 1976’da darbeyle iktidara gelen cuntanın genaralleri, binlerce insanı her türlü işkenceden geçiriyor ve kayıp ediyordu. Cunta yılları boyunca 30 bin Arjantinli kaybedilmişti. Ama uygulanan vahşet halkı susturmaya, sindirmeye muaffak olamadı. Dünyada „kayıp“lara karşı ilk mücadele, 1977 yılında, Arjantin’de, Plaza de Mayo’da (Mayıs Alanı) başladı.Tüm saldırılara rağmen, direniş devam etti. Cuntanın denetimindeki basın, onlar için, „Perşembe delileri“, „teröristlerin anaları“ diyordu. Ama artık bu meydan bir mevzi haline gelmişti anaların kararlılığı sayesinde. Onlar, „Kayıp aileleri hareketi“ olarak, başta Arjantin olmak üzere, tüm dünyada ‚kayıp‘ politikalarının teşhiri gibi önemli bir işlevi yerine getirdiler.
1980′ darbesiyle, insanları kayıp etmenin kirli tarihi Türkiye Cumhuriyetinde de yazılmaya başladı. Bu politikanın karşıtı olarak Cumartesi Anneleri ile Türkiye ilk kez 27 Mayıs 1995’te Galatasaray Meydanı’nda tanıştı.. Oturma eylemine katılanlar kayıplarını arıyordular. Devletin bütün engelleme çabalarına rağmen, kayıp yakınlarını arayan o insanların çığlığı, 200 hafta boyunca meydanı inletti. 170. haftada başlayan engellemeler artarak sürdüğünden, İstiklal Caddesi kuşatılıp, kayıplarını arayanlar daha Galatasaray’a varmadan dövülerek gözaltına alındığından 30 hafta sonra 13 Mart 1999’da, eylem sona erdi. İkiyüzüncü haftada sona eren Cumartesi Anneleri’nin eylemi, Ergenekon Davası’ndaki gelişmelerle birlikte 2009 Şubat’ının ilk cumartesisinde yeniden başladı. Ergenekon’la birlikte tekrar gündeme gelen kayıplar ve asit kuyuları için Galatasaray Meydanı’nda toplanan Cumartesi Anneleri, bütün suçluların yargılanmasını istiyorlar.
Onlar, acılarını, öfkelerini ve kararlılıklarını hâlâ eyleme başladıkları ilk günkü gibi taşıyorlar. Bundan böyle, ölüm kuyuları, toplu mezarlar açılana dek, en küçüğünden en büyüğüne sorumlular yargılanana dek yine Cumartesi günleri, saat 12.00’de Galatasaray Meydanı’nda toplanmaya devam edecekler
Gözaltında kaybetme, planlanarak uygulanan bir devlet politikasıdır ve devletin en üst düzeyde hükümet ve askeri yetkililerinin onayı ile yapılır. Emperyalist kapitalist sistemin, ezilen sınıfların ve ulusların sosyal ve ulusal kurtuluş mücadelelerini bastırmak için komünist, devrimci ve ilerici muhalefete yönelik baskı, sindirme ve yok etme saldırısının bir parçası olan gözaltında kaybetme politikasına karşı, 17-19 Mayıs 1996 tarihlerinde İstanbul’da 1. Uluslararası Gözaltında Kayıplar Kurultayı gerçekleştirildi. Bu Kurultay’da, 17-31 Mayıs tarihleri arası Uluslararası Gözaltında Kayıplarla Mücadele Haftası ilan edildi. Gözaltında kayıplara karşı enternasyonal mücadelenin yükseltildiği ve kaybedenlerden hesap sorulduğu bu günlerde, bizde ATİK Kadınlar Komisyonu olarak Avrupa’nın çeşitli şehirlerinde örgütlediğimiz eylemlerimizde „Hepimiz gözaltında kaybedilenlerin yakınlarıyız, Kaybedenlerden Hesap Soruyoruz“ şiarıyla, gözaltında kaybedilenleri anıyoruz ve kaybedenlereden hesap soruyoruz.
Uluslararsı Gözaltında Kayıplarla Mücadele Haftası’nın 13. yıldönümünde bir kez daha haykırıyoruz;
- ANALARIN ÖFKESİ KATİLLERİ BOĞACAK !
- YAŞASIN EZİLENLERİN ENTERNASYONAL DAYANIŞMASI !