Anasayfa , Köşe Yazıları , EKONOMİDE ÇOKLU KIRALGANLIKTAN, KRİZE DOĞRU / Volkan Yaraşır

EKONOMİDE ÇOKLU KIRALGANLIKTAN, KRİZE DOĞRU / Volkan Yaraşır

 

Volkan Yarasir7 Haziran sonrası Türkiye, hızla siyasal dengelerin alt üst olduğu, siyasal krizin derinleştiği, iç savaş dinamiklerinin açığa çıktığı bir sürecin içine girdi. Aynı süreç ekonomide çoklu kırılganlığın önünü açtı. Bügün siyasal ve ekonomik krizin içiçe geçtiği bir konjonktürü yaşıyoruz. Savaş politikaları, dışsal kırılganlıklar, döviz şokları, küresel finansal türbülanslar ve yapısal sorunlar ekonomide büyük zaafiyetler yaratıyor. Açık bir krizin bütün emareleri ortaya çıkmış durumda.

EKONOMİK ZAFİYETLER

Türkiye çoklu risk anaforu içinde. Dış borç stoku 403 milyar dolara yükseldi. Bu rakam GSMH’nın yüzde 53’ünü oluşturuyor. Kritik oran GSMH’ın yüzde 50’si kabul ediliyor. Bu borcun yaklaşık yüzde 40’ı ise kısa vadeli borçlar. Kısa vadeli borçlarında çok yüksek bir oranı, özel sektörün borcu olarak dikkat çekiyor. Türkiye’de cari açık ilk yedi ayda (gerileme içinde olsa da) 25,4 milyon dolar seviyesinde. Cari açığın GSMH’ya oranı bu yıl yüzde 5, 4 olması bekleniyor. Cari açık Türkiye ekonomisinin en önemli sorunu olmaya devam ediyor. İşsizlik oranı yüzde 9.3 seviyelerinde gösterilse de gerçek oran 15’lere ulaştı. Enflasyon oranı yüzde 8’e yaklaştı. Enflasyon, kurlarda yaşanan fırtınayla birlikte yeniden tırmanmaya başladı. Büyüme oranı yüzde 2 -3 patikasında seyrediyor. 2015 sonunda bu oranda hızlı gerileyişler yaşanırsa şaşırmamak gerekiyor. Dünyada petrol ve gıda fiyatlarında ciddi düşüşler yaşanırken, Türkiye ‘de fiyatlar giderek artıyor. Ekonomik dengesizlikler derinleşiyor.

DÖVİZ ŞOKLARI VE SİMETRİK YANSIMALARI

Türkiye ardışık döviz şokları yaşıyor. Dolar ve Euro bir kaç defa Türkiye tarihinin zirvesini yaptı. Kritik eşikleri geçti.

Dolar bügün için 3.000 barajına otursa da, siyasal krizin derinleşmesi, FED’in faiz oranlarını yükseltmesi ve Çin merkezli finansal türbülanslar gibi faktörlerle, yıl sonunda ya da 2016 başında 3.500 ulaşması yüksek bir ihtimal.

Böylesi bir salınım ya da şok dalgaları en başta sert bir döviz krizinin önünü açabilir. Bu gelişme ekonominin bloke olması demektir. Şok dalgaları bügünden sarsıcı sonuçlar yaratmaya başladı. Dövizde yaşanan şoklar, enflasyonu ve faizleri yükseltmeye başladı. Ayrıca yatırımlarda düşmeler görülmeye başlandı. Tüketim talebinde daralmalar yaşandı ve enflasyon yükseliş trendine girdi.

Bununla birlikte kısa vadeli borçları yüksek olan bir çok şirket, son derece ciddi sorunlarla karşılaştı. Döviz şoklarının devamı, marka adı olan şirketler dahil, bir dizi şirketin iflasını beraberinde getirebilir. Bunun işçi sınıfı için anlamı toplu tensikat, işsiz kalma ve yoksullaşmadır.

TC’nin dış borcunun hızla artacağı bir konjonktüre girdik. Kısa vadeli dış borcu ödeyecek yeterli gelirinin olmaması ve döviz rezervlerinin yetersizliği, yeniden dolar bazında borçlanmanın önünü açıcaktır.

Merkez Bankası’nın 2015 Haziran verilerine göre brüt döviz rezervi 100 milyar dolar. Rezerv kısa vadeli borçları karşılayacak potansiyele sahip değil.

Türk lirasının değer kaybetmesi ilk bakışta ihracaat artışına yol açabilir gibi bir eğilim yaratsada, TC’nin ihracat gerçekleştirmek için bile ithalata yüksek derecede bağımlı olması, birçok sorunu beraberinde getiriyor.

Döviz şokları çoklu ekonomik kırılganlığı derinleştiriyor.

SERMAYE KAÇIŞLARI

Kapitalizm genelleşmiş krizinin bu evresinde sermaye gelişmekte olan piyasaları hızla terk ediyor. Türkiye’nin içinde olduğu kırılgan 5’li ya da 8’li ülkelerden güvenli pazarlara, merkez ülkelere/ “anayurtlarına” dönüyor. Son 1 yıl içinde 1 trilyon dolarlık fon periferi ülkelerini terk etti.

Türkiye ekonomisinin dış kaynağa yapısal bağımlılığı düşünüldüğünde, sermaye hareketlerinde görülen bu salınımın sert ve yıkıcı sonuçlar doğurması işten bile değil.

Merkez Bankası verilerine göre 2015’in ilk sekiz ayında net sıcak para çıkışı, 6 milyar doları buldu. Yapısal krizin dışavurduğu 2008 yılında bu rakam 4,2 milyar dolardı. Bu derece hızlı çıkış, sarsıcı

 

sonuçlara yol açabilir. Sıcak para çıkışının yıl sonunda 10 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Özellikle FED’in faizleri yükseltmesi sıcak para kaçışlarını hızlandıracaktır.

Türkiye ekonomisinin dışa bağımlılığı iki mekenizma üzerinden gelişiyor. Birincisi iç talebi dış kaynak

belirliyor. İkincisi üretimin realizasyonu ağırlıkta ithalata bağımlılık üzerinden şekilleniyor. Sermaye girişlerinde yaşanan ani yavaşlamalar ya da net çıkışlar en başta ekonomik resesyona yol açıyor, bu

çıkışların artması krizleri kaçınılmaz kılıyor.

KRİZ EŞİĞİ

Bunun en somut yansıması, Türkiye’nin cari açığının sıcak parayla finanse edilmesidir. Sıcak parada yaşanan bir daralma, cari açık sorununu içinden çıkılmaz bir noktaya ulaştırabilir.

Türkiye ekonomisi birbirini etkileyen ve senkronize eden çoklu bir kırılganlık içinde. Siyasi, jeo-politik riskler bu kırılganlığın her an yıkıcı bir krize dönüşmesini beraberinde getirebilir.

Bügün için (kamusal harcamaların şiddetle kısılması, kamu maliyesinin sıkı tutulması, yeni kaynak olarak özelleştirmelerin devreye sokulması ve gereğinde işsizlik fonundan yararlamanın avantajlarından dolayı) kamu ekonomisinde ciddi sorunların olmaması ve bankacılık sisteminin olası orta düzeyde basınçlara dayanıklı olması, olumlu bir tablo gibi gözükse de yukarıda sözünü ettiğimiz faktörlerin anafor etkisi basite alınmamalıdır.

İç savaş dinamiklerinin açığa çıktığı koşullarda her şey, her an alt üst olabilir. Türkiye ekonomisi krizin eşiğinde. Dış ve iç kırılganlıklar bu eşiğin hızla geçilmesine yol açabilir.