Cizire Kantonu’nun büyük bir kısmının çetelerden temizlenerek Gire Spi ve Ayn İsa’nın özgürleşmesiyle buluşması Erdoğan ve ortağı DAİŞ için büyük darbe olmuş ve bunun sonucu olarak insanlık dışı çeteler bir kez daha Kobane’de katliamcı yüzüyle sahneye çıkmıştır. 4 ayrı bölgede patlayan bombalarla 152 sivil yaşamını yitirmiş, yüzlercesi yaralanmıştır.
Büyük kazanımlarla süren Kobane’nin özgürleştirilmesi sürecini,katliamlarla engellemeye çalışan DAİŞ ve ortağı faşist TC Devleti, nafile bir çaba içerisinde tarihe insanlık düşmanı katliamcılar olarak yazılacaktır.Öyleki Kobane’de yaşananlar sıradan bir savaş değil, uluslararası savaş hukukunun hiçe sayıldığı, sivillere dönük ortaçağ karanlığının ilkel ve barbar yöntemlerinin kullanıldığı bir insanlık mücadelesidir. Bu yanıyla; çocuk , genç, yaşlı demeden kendinden olmayana her türlü ölümü reva gören bu katliamcılar tarih boyunca aklanamayacak, direnenler ise gelecek güzel günlerin temelinde harç olmuş değerler olarak hatırlanacaklardır.
Dünyanın gözleri önünde seyreden başın gövdelerden ayrıldığı,kafeslerde yakılan esirler,ölüm seronomileriyle gerçekleşen toplu öldürmeler,sadece o topraklarda yaşayan Kürt halkının değil tüm insanlığın karşı durması gereken anlamlar kazanmış durumdadır.Bu sebeple dünyanın farklı coğrafyalarındaki insan hakları savunucları,yardım kuruluşları,Sınır Tanımayan Doktorlar,Sosyalistler,Demokratik Kitle örgütleri …vb.leri Kobane için ayağa kalkmış elinden gelen çabayı ortaya koyarak destek olmaya çalışmaktadır. Ancak ortaya konulan bunca çaba ve can bedeli direniş henüz tam anlamıyla zafere ulaşmamıştır.Zafer kutlamaları ve katliam haberlerinin iç içe geçtiği bu dönem son darbenin vurularak zafere ulaşılması için görev ve sorumluluklarımıza daha sıkı sarılmamızı zorunlu kılmaktadır.
Avrupada yaşayan göçmen işçi ve emekçiler,dostlar,
Kobane’den ‘uzakta’ yaşıyor olmamız elimizi kolumuzu bağlamasın! Yapabileceğimiz çok şey var.Unutmayalım ki Ortadoğuyu kan gölüne çeviren ABD ve AB ülkeleri gibi kapitalist emperyalist devletlerin çıkarcı ikiyüzlü politikalarıdır.Ve azımsanmayacak sayıda bir topluluk olarak bizlerin bu coğrafyada yaşıyor olması bu ikiyüzlü politikalara karşı harekete geçtiğimizde sonuç alabileceğimiz avantajlar barındırmaktadır.
Onların Koalisyon güçleri içinde yer alarak verdikleri utangaç destek, direnişin yanında olduklarının bir sonucu değil, vahşete karşı direnenlerin yarattığı baskının bir sonucudur.Öyleki Rakka gibi DAİŞ’in merkezi karargahlarına şimdiye dek elle tutulur bir saldırı yapmamış olmaları bunun açık bir göstergesidir.
Yine Almanya başta olmak üzere bir yandan Koalisyon güçleri içerinde olduklarının ilanıyla dünyaya Kobane Direnişinin yanında olduklarını satan AB kapitalist ülkeleri, diğer yandan direnişe destek olan örgütleri engellemektedirler. İşte daha geçtimiz hafta Kobane’nin inşası için Almanya’dan Kobane’ye gitmek isteyen bir Young Struggle üyesi genç dostumuzun uçuşu Alman istihbaratınca engellenmiştir.Keza 15 Nisan günü Almanya Savcılığının talimatıyla yapılan eş zamanlı operasyonlarla 4 farklı ülkede kurumumuz ATiK`e dönük yapılan saldırı da bir diğer göstergedir.12 Devrimcinin tutuklandığı bu operasyonda savcılığın suç iddiası olarak ‘Kobane’ye destek olma’ notu, bahsi geçen iki yüzlülüklerinin en çarpıcı örneklerindendir.
Kobane’ye destek olmak,DAİŞ çetelerine karşı savaşmama samimiyetsizlikleri pratiklerine yansıyan Avrupalı Kapitalist-Emperyalist ülkeleri teşhir etmek,baskı oluşturmak,Direnişe destek olan ilerici güçlere karşı yapılan saldırıları püskürtmek başta biz avrupada yaşayan göçmen işçi ve emekçiler olmak üzere, devrimci demokrat herkesin görevidir. Ancak bu şekilde yaşanan acıların dinmesine bir nebze de olsa destek olabilir, yeni katliamların yaşanmamasına karşı direnç oluşturabiliriz.
Bu vesileyle, tüm kitlemizi ve duyarlı dostlarımızı yapılacak eylemlere katılmaya,Kürt halkı özgülünde yaşanan acıları sahiplenmeye çağırıyor,Kobane’de yaşanan katliamda yaşamını yitirenlerimizin ailelerine ve halkımıza başsağlığı diliyoruz.