Home , Diğer Köşe Yazıları , Nükleer ve Kaddafi

Nükleer ve Kaddafi

ERDAL ŞAFAK | 11 – 07 – 2011 | Almanya en geç 2022’de nükleer enerjiden vazgeçeceğini ve tüm nükleer santrallerini kapatacağını açıkladı. Ertesi gün de NATO, Libya operasyonunu 90 gün uzatmaya karar verdi. Yani, Kaddafi rejimi devrilinceye kadar bombardımana devam.

Peki, Almanya’nın nükleer enerjiden vazgeçmesiyle Kaddafi’nin başına bomba yağdırılması arasında bir ilişki olabilir mi?
Arayalım bakalım…
Almanya 17 nükleer santrale sahip. Bu santraller Almanya’nın toplam elektrik üretiminin yüzde 22’sini sağlıyor. Diğer kaynakların payları şöyle: Kömür yüzde 43, yenilenebilir yüzde 18, gaz yüzde 14, diğerleri yüzde 3.
Söz konusu 17 nükleer santralden 8’ine Japonya’da 11 Mart’ta meydana gelen Fukuşima felaketinin hemen ardından kilit vuruldu. Geriye 9 nükleer santral kaldı. Merkel Hükümeti’nin belirlediği takvime göre, bu 9 santralden 6’sı 2021’de, 3’ü de 2022’de faaliyetlerini durduracak.
İyi hoş da, nükleer santrallerin devre dışı kalmasından sonra elektrik üretimindeki açık nasıl ve nereden kapatılacak?
Alman yetkililer „Öncelikle yeni kuşak elektrikli aletler sayesinde enerji tasarrufu sağlanacak“ diyorlar.
Yetmez. Doğalgaza başvursa hem dışa bağımlılık artacak, hem de atmosfere karbondioksit salımı artacak. Petrol, kömür, bitümlü kayalar gibi diğer fosil kaynaklar da hava kirliliğini, dolayısıyla küresel ısınmayı kamçılayacak.
Hidroelektrik santralleri deseniz, Almanya su zengini değil. Geriye ne kaldı? „Yenilenebilir enerji kaynakları“. Yani, rüzgâr, dalga gibi, ki zaten bugün bile toplam elektrik üretiminde yüzde 18 gibi önemli bir paya sahipler.
Ama hem yenilenebilir, hem de sınırsız bir kaynak daha var. Onu da „Süddeutsche Zeitung“dan aktaralım: „Nükleer enerjiden çıkmakla güneş enerjisi çağının kapıları ardına kadar açılmış oluyor.“
Ama Almanya’da yılın kaç günü güneşli ki?
365 gün güneş başka diyarlarda, başka kıtalarda… Nerede? Cevap: Afrika’da.
Nice zamandır masamda duran bir dosyanın kapağını açtım. İlk sayfasında tek sözcük yazılı: „Desertec“. Hiç duydunuz mu?
Bir projenin adı bu. Kuzey Afrika’nın ve Ortadoğu’nun çöllerine kurulacak santrallerle güneş enerjisini elektriğe dönüştürmeyi ve o elektriği Avrupa’ya taşımayı amaçlıyor. En az 400 milyar euro’luk bir proje.
Önümdeki dosyanın bir sayfasını daha çevirdim, karşıma bir harita çıktı. Haritadaki işaretleri saydım: Afrika ve Ortadoğu’ya kurulması öngörülen toplam 21 güneş enerjisi sitesinden 12’si Libya topraklarında yer alıyor.
Ama sorun şu: Libya lideri Kaddafi, „Emperyalistlerin yeni sömürü planı“ diyerek „Desertec“ projesine karşı çıkıyor. Hem de şiddetle.
Oysa daha iki gün önce „Deutsche Welle“, Sahra çölüne kurulacak güneş enerjisi santrallerinin başta Almanya, İtalya ve Fransa olmak üzere Avrupa’nın enerji oburlarının ihtiyacının yarısını karşılayabileceğini duyuran bir haber yayınladı. Ne zaman karşılayacak ihtiyacın yarısını? Cevap: 20 yıl sonra. Yani, Almanya’nın nükleer santrallerine kilit vuracağı yıllarda.
O tarihte o hedefe ulaşabilmek için şimdiden Afrika çöllerinde altyapıyı hazırlamaya başlamak gerek. Ne var ki, Kaddafi engeli duruyor.
O zaman ne yapılacak? Engel ortadan kaldırılacak. Devrilinceye kadar bombardımana devam! Devam!
Devam! NATO’nun Libya operasyonunu neden sadece Avrupalılar’ın yürüttüğünü anladınız mı?