Home , Köşe Yazıları , Taksim’de Direniş Amed’te Sessizlik! Ne Anlama Geliyor?

Taksim’de Direniş Amed’te Sessizlik! Ne Anlama Geliyor?

gaz taksimHASAN AKSU |18-06-2013 |Eğer ki; ezilen halklar ve uluslar faşizme karşı ortak hareket edemiyorsa bu özgürlük ve demokrasinin ne olduğunu henüz kavramamışız demektir.

‚Ben varken sen neredeydin‘ ve veya ‚biz savaşırken, insanlarımız öldürülürken siz bize sahip çıkmadınız, o halde bizde size sahip çıkmıyoruz. Meydanlara çıkmıyoruz. Hatta Gezi ve Taksim direnişinin altında barış sürecini sekteye uğratma planları olabilir‘.

Bu şüpheci yaklaşım, her eylemde bir komplo teorisi üretmek; Türkiye ve Kürdistan halkları arasında birbirine güvene zarar vermektedir. Bilimsel sosyalizm bize öyle öğretmiyor. Dün ben senin yanında olmamış olabilirim, ama bu demek değil ki asla birlikte hareket edemeyiz. Ezenlerle-ezilenler arasında süren savasımda egolara yer verilemez. Kısasa-kısas denerek halklarımızın yakaladığı devrim potansiyeli çarçur edilemez.

Bugün her zamankinden daha çok birliğe, birlikte hareket etmeye ihtiyaç var. Kürd hareketi Türkiye’de gelişen demokrasi ve özgürlük mücadelesine bu kadar duyarsız, vurdumduymaz davranmamalı, kendinden de bu hakkı görmemelidir. Eğer ki; demokrasi ve özgürlükler için savaşım yürütülüyorsa, Kürd hareketi kendini bundan ayıramaz, muaf tutamaz böyle bir ‚lüks‘ tavır takınma hakkına da sahip değildir. Kazanacaksak birlikte özgürlüklerimizi, bağımsızlığımızı kazanacağız. Kaybedersek birlikte kaybedeceğiz. Kürdistan halkı bunu bilmeli bilince çıkarmalıdır.

Her sessizlik ölüme davetiye çıkarmaktır. Halkların haklı savaşlarının yanında yer almazsak, ‚barış süreci‘ altında faşizmin katliamları karşısında ölü sessizliğine bürünürsek büyük yanlışlara düşeriz. Tarihin önünde hesap veremeyiz. Bugüne kadar ödediğimiz bedellerin daha ağırını halklarımız öder.

Şunu bilince çıkarmalıyız: Türkiye ve Kürdistan devrimci hareketlerinin ezici bölümü Kemalizm kabuğunu yeni yeni bedenlerinden kırıp kendi gerçeğiyle yüzleşiyor. Hâlâ Kemalizm’in ideolojik etkisini bedenlerde atmış değiller. Onun ciddi etkisini taşımaktalar. Bir asırlık bir süre bedenimize şırınga edilen Kemalizm’in etkisinden arınmak kolay olmasa gerek. Türkiyeli devrimciler, aydınlar, demokratlar daha çok Kemalizm’in etkisinde kalmıştır. Bu doğru, ancak; Kürtlerde Kemalizm’in etkisinde hâlâ kurtulmuş değiller. Bakmayın keskin söylemlere, yeri geldi mi Kemalizm’i savunmakta tereddüt etmediler. Halen de bu gerçek günümüz için geçerlidir. Ulusal hareketlerin bu oynaklığı, kıvraklığı her zaman olmuştur olacak da. Bizim için bu anlaşılır bir şey; anlaşılmayan faşizme, faşist diktatörlüğe karşı gelişen halk hareketinin yanında aktif olarak yer almaması, olmaması… Ezilenlerin kaderleri birlikte, kendileri tarafından belirlenir. Bu gerçek Kürd ulusu için de geçerlidir. Sınıf savaşında, ulusal kurtuluş savasında dur-bekle olmaz. Mademki zalime, zulüm edene karşısın; mademki ezilenden yanaşın, mazlumdan haklıdan yanaşın daha ne beklersin? Faşist diktatörlüğün yaptığı zulüm, katliam, şiddet ortada. Türk faşist diktatörlüğünün ayrımsız yaptığı zulme sessiz kalmakta ne oluyor.

Önce biz kimin yanındayız. Dostlarımız kimler, düşmanlarımız kimler bunu net ortaya koyalım. Tereddütsüz bir şekilde birleşip baş düşmanlarımıza karşı yönelmeliyiz. Dostlarımız, devrimin dostu Kürdler neredeler, neden hâlâ tereddüt taşıyorlar anlaşılır değil. Kürdler şu anda bizlerle olmayacaksa ne zaman olacaklar? Türkiye devriminin gezide başlayıp, Taksim’de odaklandı. Türkiye’de tavını aldı. Kendiliğinden gelişen halk hareketi, ezilen, baskı görenlerin tüm halkın siyasal, toplumsal, örgütlü hareketine dönüştü.

Türkiye ve Kürdistan halklarının devrimci, demokratik birliğini pekiştirdi ve güçlendirdi. Bugüne kadar uyuyan, hiç sayılan, çapulcu görülenler isçiler, gençler, aydınlar, köylüler bir anda uyandılar. Ölü toprağı yırtarak meydan muharebelerine, mücadele alanlarına çıkarak faşizme karşı savaşarak başarılar kazandılar, dünyanın dört bir yanında destek ve aktif dayanışma aldılar. Bir tek Kürdistan ulusal kurtuluş hareketinden aktif destek ve dayanışma göremediler. Bu Kürdler için ciddi bir olumsuzluk, zafiyettir. Neyin hesapları yapılıyor? Her şey ortada. Dostlarımız Kürdlerin yanımızda aktif kitlesiyle yer almaması çok üzücü ve acıdır. Kürdler bu mücadelede sınıfta kaldılar. Gösterdikleri duyarsızlık, pasiflik halkların birbirine güvenini zedelemiştir. Ama her şey yeni başlıyor. Hiçbir şey bitmiş değil. Kürdistanlı dostlarımız AKP’nin yanında olmamalı. AKP’ye kesinlikle güvenmemeli, aksi halde kendi halkına zarar vermiş olur. Bunun tarihimizde örnekleri çoktur. Kürdistanlı dostlarımız devrimcilerin, halkın, halkların yanında olmalıdır. Sahte ‚barış süreci‘ oyunlarını görmelidir. Ya özgürlük, bağımsızlık savaşında taraf olacaksın ve/ veya emperyalistlerin, işbirlikçilerinin maşası olarak tarihimizde kara leke olarak anılacaksın. Tercih sizlerin! Zaman geçmiş değil. İstanbul faşizme karşı direniyor, ya Amed-Kürdistan nerede! Bu sitem size yıkın artık ölüm sessizliğini.