Home , Köşe Yazıları , Yeni Polis Yasaları Demokrasiyi Rafa Kaldırmaktır! – UFUK BERDAN

Yeni Polis Yasaları Demokrasiyi Rafa Kaldırmaktır! – UFUK BERDAN

KÖŞE YAZISI | 05.06.2019 | Yeni Polis Yasaları Demokrasiyi Rafa Kaldırmaktır! – UFUK BERDAN

Almanya’da 2018 yılından beri, Avrupa Birliği’nin yeni güvenlik düzenlemeleri çerçevesinde ve devlet güvenliği eksenli bir Yüksek Mahkeme Kararı’na bağlı olarak; bütün eyaletlerde ‘Yeni Polis Yasası’ gündemdedir. Bu yasa, açıktır ki; Hitler Faşizmi’nin ‘Polis Devleti’ yasalarını ve uygulamalarını çağrıştıran yeni tipte bir demokrasi düşmanlığıdır. Bayern eyaleti öncülüğünde başlatılan bu süreç şimdiye kadar Rheinland-Pfalz, Hessen, Sachsen, NRW, Brandenburg eyaletlerinde yasalaşmayla sonuçlandı. Diğer eyaletlerde ise yasama süreci halihazırda işlemektedir. Sadece Thüringen eyaletinde henüz bir açıklama yapılmadı. Ancak bu yıl ve en geç önümüzdeki yıl içinde bütün eyaletlerin parlamentosundan geçirilerek yasalaşması ve sonrasında federal bir güvenlik planı ile güçlendirilmesi planlanmaktadır.

Henüz Faşizmin iktidar olduğu süreçte olduğu gibi; bütünlüklü ‘Polis Devleti’ aşamasında olunmasa bile, yasa tasarlayıcıların düşünce istikameti çok bariz anti-demokrasi istikametlidir. Faşist iktidar olmadan da faşizmi çağrıştıran faşizan kanunlar yasalaşabilir! Örneğin Bayern eyaletinde geçerli olan yeni polis yasası, 1945 sonrası en sert yasa olarak tabir edilmekte ve temel hak ve özgürlük savunucuları tararfından sert bir dille eleştirilmektedir.

Bu yasalara göre ifade özgürlüğü, yürüyüş, örgütlenme ve eyleme geçme hakları önleyici tedbirlerle ve yasaklarla kullanılmadan yasaklanabilecektir. Online takibat ve gizli izleme proğramları olan ‘trojaner’ ile internet, compüter, online ilişkiler yasal olarak takip edilebilecek. Eyalet Kriminal Daireleri, Federal Kriminal Dairesi ve Siyasi Polisin tespitlerine göre  ‘’Tehlikeli şahıs-Gefährder” diye nitelelen insanlar neredeyse bütün burjuva demokratik haklarından mahrum edilerek şimdiye kadarki yasa-dışılık yasalaştırılmaktadır. Her polis memuru omuzundaki kamera ile her türlü çekimi yapabilecektir. Yine örgüt, dernek, bayrak, eylem yasaklamaları daha çok basitleştirilmektedir. Polise mahkeme kararı dahi olmadan kanıtsız, belgesiz, sadece şüpheye dayandırılan bir anlayışla operasyon yapma, her türlü arama yapma, aylarca tutuklama, takip etme hakkı verilmektedir.

Ekonomik krizlerin, mali buhranların, ticari savaşların, siyasi bunalımların ve özellikle lokal sladırganlık savaşlarının yeniden daha fazla gündem olduğu bir süreçteyiz. Emperyalizminin bu krizler içinde debelendiği bu verili koşullarında; siyaset bilimcilerin ‘’demokrasi aşınması’’ diye tarif ettikleri böylesine gerici politik fenomenler, aslında uluslararası bir görüngüdür. Bu dönemde, burjuva siyasette gözlemlenen gericleşme trendine başlı olarak; öne çıkan başlıca olgular şunlardır.

  • Ekonomik, mali, ticari krizlerin küresel çapta siyasal yönetim krizlerini tetiklemesi
  • İç ve dış politikalardaki militaristleşme ve daha çok gündemleşen savaş gerçekliği
  • Sosyal, siyasal ve hukuksal hak gaspları üzerinden demokrasi aşınması
  • İktidarların gericileşmesine bağlı olarak yükselen politik faşizm
  • Toplumsal çözülmeler/çözümsüzlükler sayesinde kitlelerin yeni politik arayışları
  • Kimlik arayışlarına bağlı hızlı bir kutuplaşma, kamplaşma ve ayrışmaların oluşması
  • Bütün bunlara bağlı olarak burjuva demokrasilerin aşınması ve demontajı

Mussolini ve Hitler Faşizmi’nin, yasadışı fiili-pratik terörden yasal statü çıkartan gelenekleri Alman burjuva iktidar aklı ve yasa yapıcıları tarafındanda neredeyse bire bir devralınmaktadır. Dolayısıyla ‘yasa yapıcılar’ın yeni bir polis yasası tasarımındaki bu gerici zihniyetleri, önermeleri veya gişişimleri; burjuva egemen sınıfların toplumsal muhalefetten ne kadar çekindiklerini göstermesi, içinde bulundukları politik çaresizlikleri ele vermesi bakımından çok manidardır.

Bir çok Avrupa ülkesinde olduğu gibi, Almanya’da da, burjuvazinin politika üretme ve toplumsal sorun çözme kabiliyetinde ve tarzında ciddi bir sağa savruluş gözlemlenmektedir. Bu durum, hızla derinleşmekte olan emperyalist sisteme içkin ekonomik, mali, ticari ve politik nüfuz krizleri ve buna mukabil artan saldırganlık savaşları gerçeği ile direk alakalıdır. Bununla birlikte; geleneksel burjuva sağcılığın açtığı politik manevra zemininden beslenerek hızla gelişmekte olan radikal sağcı, protofaşist politik hareketlerin ve partilerin gelinen aşamalardaki siyasal etkileri ortadadır. Sistem içinde hızla yükselen böylesine sosyal şöven ve ırkçı partiler; özellikle neoliberalist, merkez sağcı, konservatif, merkez solcu, sosyal demokrat gibi klasik burjuva politik partilerin ve iktidarların yarattığı toplumsal çözümsüzlüklerden ve çözülüşlerinden beslenerek yükselmekteler. Bu durum henüz devam etmektedir.

Dolayısıyla, geleneksel burjuva sağ politikaların ortaya çıkardığı toplumsal çözümsüzlüklerden fışkıran, sosyal-siyasal çözülüşlerle yükselme ivmesi kazanan büyük burjuva, orta burjuva, küçük burjuva radikal sağcılığına karşı, ciddi bir sol, demokratik ve devrimci muhalefette gelişmektedir. Doğa’da ve toplumda her şey zıttıyla birlikte var olduğuna göre, yükselmekte olan her türden sağcılığa karşı; bir başka tepki olarakta, işçi, emekçi, aydınların ve ilerici kesimlerin toplumsal muhalefeti de gelişim göstermektedir. Özellikle genç ve eğitimli kuşaklar nezdinde kayda değer bir devrimci, demokrat, sol muhalefet yükselmektedir. Bu tehlikelerin farkında olan burjuva hakim güçler yasa yapıcılar üzerinden gidişata kendi cephelerinden müdahale etmektedirler.

Dolayısıyla yeni polis yasaları, sadece yükselen iç muhalefetin önünü almak, onu büyümeden bastırabilmek için değil, aynı zamanda uluslararası arenada kızışan emperyalist rekabete de yön verebilmek için yürürülüğe sokulmaktadır. Bu anlamda hem dış politik gelişmelerin-kapışmaların hem de içteki toplumsal muhalefetin ykselme ihtimaline karşı önleyici bir güvenlik konzepti olarak gündemdedir.

İktisadi, mali, ticari krizler derken siyasal hükmetme ve eskisi gibi yönetememe krizleriyle karşı karşıya kalan burjuva egemen sınıflar ve onların siyasal uzantıları olan burjuva partilerden oluşan iktidarlar, çareyi gerici polis yasalarını ‘yeniden keşfederek’ bulmaktadır. Terörizmle savaş konsepti, nasıl ki, emperyalist haksız savaşların, işgallaerin ve saldırganlıkların gerekçesi yapıldıysa, şimdi de sözde bir ‘ulusal güvenlik tehdidi’ algısı yaratılarak demokratik-politik haklar budanarak, toplumsal muhalefet gelişme ihtimaline dahi sahip olmadan bastırılmak isteniyor.

Alman vatandaşı veya göçmen insanların politik görüşlerini açıklama, bunları örgütleme, eyleme geçirme hakkını kısıtlayan, bu hakları kullanmak isteyen bireyleri veya demokrat örgütlenmeleri terörize ve krizminalize eden bu düzenlemeler açıktır ki; suskun, itiraz etmeyen, hayır demeyen bir toplum mühendisliğinin bir ürünü olabilir. Bu zihniyet dikensiz gül bahçesi istiyor olsa da, doğa ve toplum gerçekliği buna müsade etmeyecektir. Dünya tarihi ne tiralar, ne zulumdarlar, ne faşist diktatörler görmüştür ve bunların hiç birisinin saltanatı, hükümranlığı ve hakimiyeti halkların, emekçilerin ve işçi sınıfının eşitlik, bağımsızlık ve özgürlük arayışlarını durduramamıştır. Hiç bir baskı, hi. bir sömürü, hiç bir talan tarihsel-toplumsal direnişler karşısında yok olmaktan kurtulamamıştır.

Dolayısıyla bu polis yasaları da, yasa yapıcıları ve savunucuları da yükselen toplumsal muhalefeti bütünlüklü bastıramayacaklar. Ancak, biz demokratlara, devrimcilere ve sosyalistlere düşen tarihsel ve güncel görev; toplumsal mücadeleyi birleşik direniş  ve enternasyonal dayanışma ile güçlendirmektir.