Anasayfa , Avrupa , YENİ KADIN: Gezi Yargılanamaz, Hepimiz Gezideydik!

YENİ KADIN: Gezi Yargılanamaz, Hepimiz Gezideydik!

8 çocuğun yaşamının yanında,                                                                                                                                                        

benim 18 yıl yatmamın ne anlamı var?”                                                                                                                                                                                                                                                                                                                        – Mücella Yapıcı-

2013 Mayıs ‘ının son günlerinde başlayan bir kıvılcım tüm ülkeye yayılmıştı. AKP’nin,  Gezi Parkı‘nda kesilen ağaçların yerine Topçu Kışlası yaptırmak istemesine yönelik az sayıda insanın protesto etmesiyle çakılmıştı kıvılcım. Barışçıl protesto eylemine polisin saldırısıyla, eylem giderek direnişe dönüşmüş, 81 ilde yankı bulmuştu. İlk polis saldırılarını göğüsleyenler kadınlar olmuş, cinsiyetçi yazılamaları kadınlar protesto alanlarından temizleyerek, talepleri içeren politik sloganlara öncülük etmişlerdi. TOMA’lara karşı cesurca duran kadınlara yönelik “Kadın mıdır, kız mıdır?”diyen o sürecin başbakanı, şimdinin cumhurbaşkanı RTE kadınları hedef almış, göz altına alınan insanların ezici çoğunluğunu kadınlar oluşturmuştu. Biber gazını suratına yiyen ama bir adım geri durmayan kırmızı elbiseli kadın Ceyda, yine kırmızı elbisesiyle polisin ablukasına karşı dansını sürdüren Gonca, daha sonra kanserden ölen Olcay Senem, çocuklarını alandan çıkartmaları için polisin çağırdığı annelerin, “biz çapulcu anneleriyiz” deyip, çocuklarıyla direnişe katılmaları hala hafızalarımızda yerini korumaktadır.

8 gencecik fidan bu direniş sürecinde bilerek infaz edildi ve katilleri hala devlet memurları olarak aramızda dolaşıyorlar. 64 yaşındaki Elif Çermik ve Mehmet Dil maruz kaldıkları yoğun gazlar sonucunda hayatlarını kaybetmiş, binlerce insan göz altına alınmış, yüzlerce kişiye davalar açılmış, beraat edenler yeniden yargılama talebiyle mahkemelere çağrılmışlardı.

Gezi Davası Kararı, Erdoğan’ın Siyasi İntikamıdır!

Osman Kavala ve Gezi davasından 2014’ten beri yargılalanan sanıkların hepsi 2020’de beraat etmişti. Beraat kararının mahkeme tarafından açıklandığı gün, Osman Kavala casusluk suçlamasıyla hapishane kapısından çevrilerek tekrar mahkum edildi. 25 Nisan’da sonuçlanan karar duruşmasında ise; “casusluk” suçlamasından beraat ederek, Gezi direnişininde “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya engellemeye teşebbüs” ve direnişi finanse etmekle suçlanarak ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edildi. Diğer tutuksuz yargılanan Mücella Yapıcı, Can Atalay, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi’ye ise 18’er yıl ağır hapis cezası verildi. Tutuksuz yargılananlar mahkeme sonunda tutuklanarak hapishaneye götürüldüler.

Tutuklama kararı, hiçbir delile, hiçbir ıspata dayanmaksızın, diktatör Erdoğan’ın siyasi intikam hevesiyle aldırdığı bir karardır. Bu karar, Türkiye’de adaletin nasıl katledildiğinin, ayaklar altına alındığının, diktatörün iki dudağının arasına sıkıştırıldığının, adaletsizliğin geldiği boyutun göstergesidir. Erdoğan’ın bu saldırılardaki hedefi, haksız, hukuksuz tutuklamalarla seçim öncesi muhalif olan kesimin önemli bir kısmını hapishanelere doldurup muhalif kesimi zayıflatmak iken, geride kalan halkın üzerinde de korku fırtınasını estirerek sessiz, biat eden bir toplum yaratmaktır.  

Böylece R.T.Erdoğan bu kararla seçim stratejisini açıklamış oldu. Ülke de seçim tarihi yaklaştıkça, toplumu ayrıştırarak, kışkırtarak ve karşı tepkileri tetiklemek amacıyla verdirtti bu hukuksuz kararı. Çünkü Türkiye ve T.Kürdistanı’nın her yerinde yükselen yoksulluk, işsizlik, ardı ardına gelen zamlar, adaletsizlik, kadınlara ve LGBTİ+’lara yönelik şiddet ve katliamlar, Kürt halkına ve azınlık halklara yönelik imha ve inkâr politikaları, sosyal medya paylaşımlarının/adaletsizliğe yönelik en ufak bir itirazın dahi tutuklanıp işkencelerden geçirilme nedeni olduğu, hatta insanların intiharlara sürüklendiği bir gerçeklik içinde, artık iktidarda kalmanın mümkün olmadığının, bu seçimlerde hukuk işlerse asla kazanamayacağının farkında… Erdoğan’ın iktidardan düşmesinin ise; ailesi ve çevresiyle birlikte yargılanması, hesap vermesi ve sonu anlamına geleceğinin de farkında… Bu nedenle her geçen gün içerde ve dışarda daha fazla saldırganlaşmakta, saldırıda sınır tanımamakta.  

Gezi Direnişi Milyonların, Kadınların, LGBTİ+’lerin, Hepimizindir; Yargılanamaz!

Gezi direnişi, çeşitli milliyetlerden Türkiye halkının ayağa kalktığında nelere muktedir olduğunun, zulme boyun eğmeyeceğinin göstergesidir… Gezi; önce Gezi Parkı’nı ve doğayı korumak için direnişe geçildiği, ama saldırı arttıkça isyanın büyüyerek toplumun her kesiminin kendi talepleriyle katıldığı haklı bir direniştir.  

Kadınların, LGBTİ+’ların, toplumda yok sayılanların ayağa kalkışının cüretidir. Bugün Gezi Parkı yerinde duruyorsa, Gezi’deki ve 81 ildeki kadınlar  başta olmak üzere, on milyonlar sayesindedir. İşte bu başarıdır iktidarı korkutan ve intikam hırsıyla gözünü döndüren… Bu nedenle de, hiçbir hukuksal dayanağı olmadan Gezi direnişçilerine verilen cezalar/ tutuklamalar, iktidarın siyasi intikamıdır…

Kararın açıklanmasının ardından Taksim Dayanışması’nın, “Gezi’yi savunuyoruz. Adalet istiyoruz. Çağlayan’da Adliye önünde adalet nöbetindeyiz!” diyerek herkesi bu adalet nöbetine katılmaya çağırmasıyla toplanan binlerce insan, iktidarın korkutma ve sindirme politikalarının ne kadar boş bir çaba olduğunun göstergesidir. Bütün saldırılara rağmen iktidar kaybedecek, haklı olan halk kazanacaktır. Bu tarhsel döngüyü geri çevirmeye hiçbir diktatörün gücü yetmedi, Tayyip’in ve şürekası AKP+MHP faşizminin de yetmeyecektir.

● Taksim Direnişi Hepimizin, Yargılanamaz!

●  Bu daha Başlangç, Mücadeleye Devam!