Home , Haberler , Yeni Kadın Almanya Ülke Kadın Komitesinden Açıklama

Yeni Kadın Almanya Ülke Kadın Komitesinden Açıklama

Yeni Kadın Almanya Ülke Kadın Komitesinin yaptığı açıklamayı haber değeri taşıdığı için aynen yayınlıyoruz.

Açıklama şöyle „Haklı olan her şey için savaşmaya devam edeceğiz! -Maria MİRABEL

Avrupa Haber sitesinde çıkan; „ATİK Konseyi, tasfiyeci, dağıtıcı, hizipçi, parçalayıcı çizgide demirlemiştir…“  başlıklı yazıya dair, başlı başına değerlendirme yapma ihtiyacı duymuyoruz. Sadece belli noktalara açıklık getirmeyi ve tavrımızı açıklamayı gerekli görüyoruz. Yeni Kadın Almanya ÛKK’sına bağlı bazı faaliyet alanlarında, çalışma yürütmemelerine, üyelik vasıflarını yerine getirmemelerine rağmen hala üyelerimiz olduğu manipulasyonuyla, çıkartılan yazının altındaki kalabalık imza furyasının içinde bir temsilciliğimizin imzası da atılmıştır. Bu duruma zorunlu bir açıklama yaparak kamuoyunu yanlış yönlendirmeye karşı doğruları ifade etme gereği duyduk.

Çünkü, yalanın küçüğü-büyüğü olmaz gerçeğiyle hareket edilmesi gerektiğini biliyor, yalana, manipülasyona karşı durmanın da devrimci sorumluluk bilinciyle hareket etmeyi gerekli kıldığına inanıyoruz. Devrimciler asla yalan söylemezler. Manipülasyondan uzak durur, çarpıtmaya gitmezler. Yıkıcı değil, yapıcı olurlar. Bölünmeyi değil, farklılıklarıyla da olsa bir arada ve dayanışma duygusuyla mücadelede yol alırlar. Farklı yollardan özgür ve bağımsız bir dünya yaratma mücadelesinde yol alınsa da, farklılıklarımıza karşı siyasi-politik ve ideolojik olarak eleştiri-özeleştiri ilkesi göz ardı edilemeden ve yapıcı, ikna edici temelde ve ama özellikle de eril dil-üslup kullanmaktan uzak duran bir tartışma kültürünü prensip edinirler. Bir arada kalınamıyorsa, yarın mücadelenin çeşitli alanlarında yan yana, omuz omuza siper yoldaşlığı yapabileceğimiz unutulmadan, dayanışma ve dostluk duygularıyla hareket edebilme enginliğini göstermek de devrimci kriterlerdendir. Tersi tavırlara karşı tutum sergilemek ise, başta biz kadınlar olmak üzere, şiddetsiz, savaşsız, özgür bir dünya yaratma mücadelesine gönül vermiş herkesin sorumluluğu olmalıdır.
Kurum, örgüt vb. yapılanmalarda ne yazık ki, değişik nedenlerden dolayı ayrılıklar vuku bulabiliyor. Önemli olan böylesi durumlarda sağduyuyu elden bırakmamak, neden ve niçinlerini iyi analiz etmek, kendinle ve yaşananlarla ciddi bir şekilde yüzleşebilmek, tecrübeler çıkarmak ve bu tecrübeler ışığında yola devam etmektir. Ne yazık ki genel olarak bakıldığında farklılıklarımızla bir arada kalma becerisini gösterme kültüründen henüz çok uzak olduğumuzu yayınlanan bu yazıda da görmek mümkün. Ayrılıklarda; birlikte yol alınan ve ortaklaşa verilen emekler dâhi göz ardı edilerek, kin, öfke ve ‚düşmanca‘ tavırlar içine girilebilmekte, eril dil, yöntem ve uygulamalar da dahil, zaten dört yanımızda var olan cinsiyetçi bakış açısının sosyal pratiğe de yansıtılması, dille boca edilmesi, kötü bir yöntem olarak kullanılabiliyor.
ATİK Konseyi’ne (ve dolayısıyla Yeni Kadın ve YDG MYK’larına) yönelik yazıda bunlara ne yazık ki bolca rastlanmakta yine. Hırçın, saldırgan, kin ve öfke dolu satırlar, dil ve üslup erkek egemen zihniyetin tehditkar yansımaları, devrimcilik adına politik belirlemelerin zorla aralara sıkıştırılması da yapılarak, içinde saldırı, argo ve en önemlisi yalanları da serpiştirerek yapılan bir açıklama örneği olmuştur. Tek başına “süprüntü” tabirinin kullanılması dahi buna kötü bir örnektir.
“En değersiz, en kötü, hiç bir işe yaramayan, niteliksiz şey, bayağı, aşağılık” gibi anlamları olan “süprüntü” tabirini, demokrasi mücadelesinin 31 yıllık onurlu mevzisi olan ve ciddi değerler yaratan, yaratmaya devam eden, bir çok badireler atlatıp, bedeller ödemek zorunda kalmış göçmenlerin sesi, nefesi, örgütlü mevzisi olan ATİK, Yeni Kadın ve YDG için söyleme gafletinde bulunmak ve bunun altına da imza atmak ancak siyasi, politik ve ideolojik olarak açmazda olanların ve de dostu- düşmanı ayırt edemeyen zavallıların tavrı olabilirdi. Yazık. ‚Eleştiri‘ bu kadar ucuz yapılmamalı, kurumlarımız sistemin- devletin diliyle teşhir edilmemeliydi.
Gelelim bu yazının Yeni Kadın Almanya ÜKK olarak bizi ilgilendiren yanına:
Almanya Yeni Kadın ÜKK olarak bugüne kadar önümüze koyduğumuz çalışmalara yoğunlaşma perspektifiyle hareket ettik. Alanlarımızın, faaliyetçilerimizin bu süreçte birlik ve beraberlik içinde olmasına, kadın dayanışmasının pekiştirilmesine özel önem vererek, kendi gündemimizde yoğunlaşmayı esas aldık. Almanya örgütlülüğümüzü daha ileriye taşımaya, politik ve pratik alanda etkinleşme, daha fazla kadının mücadelenin özne, öncü ve önderi olması hedefiyle, kadınların sesi- kulağı- gücü olmaya çalıştık. Farklılıklarımızla bir arada kalmaya özen gösterdik ve bunda da önemli yol kat ettik. Ezilen sınıfa mensup kadınlar olarak, üretimden gelen gücümüzle, örgütlü kadın potansiyelini büyütmeyi, sisteme, devlete ve erk’e ve erkek şovenizmine karşı duruşu geliştirerek, birlik, dayanışma ve mücadele ruhunu ortak sorunlarımızın ortak çözümleri noktasında birleştirerek yol almayı baz aldık.
Başardıklarımız ama eksik bıraktıklarımız da oldu. Kimi zaman deneme- yanılmayla yol aldık, kimi zaman hatalar da yaptık. “İş yapan, hata da yapar.” özlü sözünde olduğu gibi, bunlardan ders çıkarmasını bilerek, bunun sosyal pratikteki tecrübesini de deneyimledik. Ama bir şeye öncelikle ve özellikle hep özen ve itina gösterdik. „Kadın kadının kurdu değil,yurdudur.“ doğrusunu, sistemin tüm yanlış yönlendirmesine ve kadınları böl- parçala- yönet politikasıyla karşı karşıya getirmeye çalıştığı bu durumu tersine çevirme mücadelesi içinde olduk. Kadın dayanışması ve sahiplenmesiyle, daha çok yolumuzun olduğu bilinciyle hareket ettik, bunda da önemli oranda başarılı olduk.
Ama yazının altına bize ait olmayan atılmış imzalardan da anlaşılacağı gibi, bazı kadın arkadaşlarımızda aynı dayanışma ve sahiplenme duygusunu geliştirememiş, yüreklerinde yer ettirememişiz. Bu da bizim eksikliğimiz olsun.
Kadın örgütleri çok renkli ve bu sistemle en fazla sorunu olan anti- faşist kadınların, LBGTİ+ kimliklerin kendilerini bulabildikleri, sistemi de zorlayarak kendi hak ve özgürlükleri doğrultusunda kadın ve demokrasi mücadelesini yürütebildikleri en önemli mevzilerdir. Yeni Kadın`da 27 yıllık mücadele tarihiyle bu mevziyi yaratmış demokratik kadın kitle örgütüdür. Bir çok badirelere göğüs germiş, kâh erkek şovenizminin erilliğine karşı durmaya çalışmış, kâh sistemin kadınlara biçtiği cinsiyetçi rollere ve baskı- sömürü- şiddet ağına karşı mücadele etmiş onurlu bir mücadele tarihine sahiptir. Dolayısıyla nereden gelirse gelsin, her türlü şiddete karşı duruşu ve buna karşı mücadeleyi kuşkusuz en iyi şekilde ve ilkelice bugüne kadar sürdüren Yeni Kadın, böylesi bir yazının altına adımızı da kullanarak ve doğru olmayan bilgi kirliliğiyle imzalayan bu arkadaşlarımıza cevabımız, kendilerinin hala üyelerimiz olduklarını hatırlatmak olacaktır.

“Erk’ektir ne yapsa yeridir..” toplumsal imtiyazlarını kullananlar, her yol mubahtır gerici mantığı ile hareket ederler. Bu yazıda bu refleks de var ama kadın arkadaşlarımızın kadın örgütümüze, kadın örgütümüzün yöneticilerine, temsilcilerine karşı teşhir kampanyalarına dahil olmalarını ne anlayabilmek, ne de kadın duruşu, dayanışması ve mücadelesiyle bağdaştırabilmek mümkün değildir.

Kongremizin bize vermiş olduğu yetkiyle, bırakalım komiteleri dağıtmayı temsilciliklerimizin önüne komiteleşme görevi koymuş, bazı alanlarımız ise kuruluş toplantılarını yaparak komiteleşmişlerdir.
Ulm alanımızın ise; bugünkü gelişmelerle hiç bir alakası olmayan, tamamen önceli olan, o alanın özgünlüğüne dair sorunlarından ve orada çalışma yürüten arkadaşımızın da eksikliklerinden kaynaklı örgütsel problemlere dayalı sorundu. Bir türlü oturtulamayan ve feodal değer yargılarının yıkılamadığı, çalışmalarımızda bizi en fazla zorlayan alanlarımızdan biri olduğu yıllardır bilinmektedir. Bu nedenle alanda defalarca toplantı yapılmıştır. Önüne yeni bir komiteleşme görevi konulan bu alana dair yazılan çizilenler gerçeği yansıtmadığı gibi, altını çizerek belirtelim ki yalan ve bilgi kirliliğiyle doğruları kamufle etme çabasıdır.

İşlemeyen bir örgüt, işletilmeye çalışılır. Burada yapılan da, ileriye yönelik sağlıklı çalışmaların yürütülebilmesi için yeniden ve kalıcı bir kurumsallaşmaya gitmekti. Orada işleyen bir komitemizin olmadığı, yeniden bir komite kurulma çalışması içinde olunduğu, dolayısıyla yeni bir komite seçilene kadar işlerliğini yitirmiş komitenin dondurulmasına karar verildiği, ortak belirlenen tarihte komite seçiminin yapılacağı bilgisi, tutanaklarda mevcut iken ve toplantı günü bilinçli olarak toplantıya gelmeyen arkadaşlar, yalan, yanlı ve yanlış raporlarıyla, ‚kendilerine yakın olanlarla komite kurdular..“ diyebilecek kadar ileriye gitmişlerdir.
Toplantıya katılan üye arkadaşlarla, faaliyetlerin devamının sağlanması için önerilen temsilcinin seçilmesine bu toplantıda karar verilmesine rağmen farklı ve bilgi kirliliği şeklinde kamuoyuna lanse edilmesi ne etiktir, ne de devrimci…

Dolayısıyla bu yazının altındaki ‚Ulm Yeni Kadın temsilcisi‘ imzası, temsilcimizin iradesi dışında, bilgisi olmadan atıldığı için de ayrıca ahlaki değildir ve derhal geri çekilmelidir.

Hayali örgüt kurma sevdası hızını alamayarak, “Hollanda, İngiltere ATİK – YDG – Yeni Kadın Üyeleri” imzasını da kullanmış.
Tüm aktivistlerimiz bilir ki; Hollanda’da önceleri var olan ama gerektiği gibi işlemeyen Yeni Kadın örgütlülüğü, dört yıl önce dağılmış ve sonrasında da oturtulamamıştır. Bu dönem bu noktada bazı çabalar olsa da henüz ülkede Yeni Kadın üyemiz oldukça azdır ve bu kadın arkadaşların da bu yazının altına imza atmadıklarını biliyoruz. Aynı şekilde İngiltere daha doğrusu Londra’da uzun zamandan sonra birkaç ay öncesi bir komite oluşturulmuş bu komiteye bağlı çalışma yürüten üyelerimizin de bu yazının altına imza atmadıklarını biliyoruz.

Almanya’daki üye listemiz belli. Ve hiç bir üyemiz bu yazının altına imza atabilecek kadar örgütlerine, kadınca duruşlarına ve de emeklerine “süprüntü” olmayacak durumdadır.Tek tek kişilerden hayalî örgütler yaratma mantığı ve algısı, ne size ne de bu mücadeleye inanın hiç bir şey kazandırmayacaktır.
Dolayısıyla Almanya Yeni Kadın ÜKK’sını, bağlı komite ve temsilciliklerini dar grupçu, dağıtıcı tavırlara alet etmek, kitleyi ama özellikle de kadınları da karşı karşıya getirmeye çalışan eril zihniyet ve yaklaşımdan vazgeçilmeli.

Su akar yatağını bulur; sadece gölge etmeyin başka ihsan istemiyoruz.

Almanya Yeni Kadın/ Ülke Kadın Komitesi
04.01.2018