Home , Köşe Yazıları , Umuda Haykırış: KAPIKULU SANATÇILIĞINA İNAT, YAŞASIN DEVRİMCİ SANAT

Umuda Haykırış: KAPIKULU SANATÇILIĞINA İNAT, YAŞASIN DEVRİMCİ SANAT

Uzunca bir süredir gündemi meşgul eden, siyaset ve sanat çatışması sanatçıya, akademisyene, gazeteciye, aydına, siyasetçiye, öğrenciye mevcut iktidara kayıtsız şartsız biat etme ve etmeyeni de hizaya getirme dayatmasıyla daha da yoğunlaştı.

AKP hükümeti ve Erdoğan saray egemenliğini devam ettirebilmek için, “Kapıkulu Sanatçılarını” devreye sokmuş görünüyor. Afrin İşgali sürecinde sınır boylarına dizdiği bir kısım saray soytarısıyla, işgale methiyeler dizdiren Erdoğan, diğer taraftan kendine muhalif tüm sanatçıları baskı altında tutmaya çalışıyor.

Kısa bir süre önce Türkiye Musiki Eser Sahipleri Meslek Birliği’ne (MESAM) kayyum atandı. Kültür Bakanlığı tarafından yapılan açıklamayla Arif Sağ’ın yerine, Erdoğan hükümetinin sadık uşağı Yavuz Bingöl kayyum olarak atandı. AKP hükümeti devletin hiçbir kurumunda Kürt, Alevi, ilerici, aydın ve sol düşünen bir tek çalışan bırakmayana kadar atamalara devam edecek gibi görünüyor.

AKP iktidarının yaratmak istediği karanlık düzene karşı çıkan her düşünce, devlet aygıtı eliyle ezilmeye, ehlileştirilmeye ve ötekileştirilmeye devam ediyor. Boğaziçi öğrencilerine uygulanan polis saldırısı ve ardından gelen tutuklama terörü iktidarın vardığı tahammülsüzlüğü göstermeye yetiyor aslında.

Sahne konuşmalarını, yazılı basını ve sosyal medyayı takibe alan iktidar, bilişim polisi aracılığıyla, yürüttüğü soruşturmalarla kişi ve kurumlara cezalar yağdırmaya devam ediyor. Konserlerinde söylediği türküler ve konuşmalar suç sayılan sanatçı Pınar Aydınlar birkaç gün önce havaalanında gözaltına alınarak, tutuklandı. Akabinde Saray Ajanı Ahmet Hakan’ın ihbarı ile harekete geçen güvenlik güçleri tiyatro sanatçısı Barış Atay’ı yaptığı açıklamalar nedeniyle gözaltına aldılar.

Bu Ahmet Hakan’ın ilk ihbarı değil aslında. Aynı ihbarı Tahir Elçi içinde yapmış ve Elçi kısa bir süre sonra sokak ortasında infaz edilmişti. Kral Dionysos’un sadık uşağı Demokles’liğe soyunan Ahmet Hakan, tepesinde sallanan ve at kılına bağlı Demoklesin keskin kılıcını görmemekte ısrar ediyor aslında.

İktidara göre sanat ve siyaset sarayın emrinde, devletin icazetinde olmak zorundadır. Çünkü AKP iktidarı için sarayın saltanatı vazgeçilmezdir, bunun için darbe yapmak dahi mübahtır. Ve şimdi AKP tarafından Erdoğan’a özel hale getirilmiş yargı sistemiyle, toplumun en küçük hücresi dahi yargılanabilir, mahkûm edilebilinir.

Nasıl ki nehirler bir gecede donmuyorsa, faşizmde bir seçimle yıkılmayacaktır bunun farkındayız. Bildiğimiz şu ki hayatın her alanına müdahale eden, insanı tepkizleştiren, yaşamı tek tipleştiren faşizmin baskı ve zulmünden kurtulmanın tek yolu örgütlü direniştir. #TAMAM’larımızı, faşizan ablukaya karşı itirazlarımızı ortaklaştırmak ve sesimizi ezilen emekçi halkların gür sesiyle buluşturmak için mücadele alanlarını genişletmek zorundayız. İşte bu yüzden 24 Haziran seçimlerinde oyumuzu emek ve demokrasi bloğundan yana kullanarak, sınıfın ve ezilenlerin yeniyi yaratan gücünü bir kez daha umutla haykıralım.

Reddediyoruz. Sarayın kapıkulu sanatçılığınıda, devletin otoriter baskı erkini‘ de reddediyoruz. Sonucu her ne olursa olsun düzenin ve iktidarın sanatçısı olmayacağımızı bir kez daha ilan ediyoruz. Pir Sultanlardan, Nazımlardan, Ciğerxunlardan, Yılmaz Güneylerden, Ruhi Sulardan, Hasret Gültekinlerden, Musa Anterlerden ve Yetiş Yalnızlardan aldığımız devrimci iradeyle, halkın ve haklının sanatını halkın savaşıyla bütünleştirme umuduyla yürüyeceğimize söz veriyoruz.

UMUDA HAYKIRIŞ
17.05.2018