Anasayfa , Köşe Yazıları , Paralel Devlet ve Darbe Paranoyası

Paralel Devlet ve Darbe Paranoyası

metin-aycicek2_bMETİN AYÇİÇEK-Aslında AKP’ye bir özür borcum var. Cizre olaylarının “Paralel devletin bir darbe girişimi olduğunu” fark edemeden ver yansın ettim suçsuz devletimize. Şanslıyım ki barış sürecinin yakın takipçisi olan büyüklerimiz bu gerçeği söylediler de ben de yanlışımı anlayıverdim. Roboski’nin de paralel devlet işi olduğunu ve paralel olmayan devletimizin olayı çözmek istediğini ama buna engel olunduğunu biliyorum. Paris katliamı demeyin sakın: Onu da MİT’i kullanarak paraleller yapmadı mı zaten?  MİT’e karşı girişim de paralelin darbe girişimi idi, hepimiz biliyoruz. IŞİD’e TIR’larla giden insani amaçlı silah yardımını hangi devlet yaptı bilmiyorum ama, olayı deşifre eden MİT’çilerin paralel devletçi ve amaçlarınınsa darbe yapmak olduğunu biliyoruz.

Gezi’yi düzenleyenler de paralel devlet idi ve amaç darbe yapmaktı. Ya para sayma makinaları, ayakkabı kutuları, hediye kol saatleri? Elbette paralel devletin bir oyunu idi.

İddiamı saçma bulmayın lütfen ama biliyorum ki Roma’yı da paralel devlet yaktı ve suçu Neron’un üzerine attı.

Politik deneyimlerine büyük değer vererek saygı duyduğum kocaman isimler böyle söyledikçe şaşırıyorum. Bir paralel devlet lafıdır aldı başını gidiyor. Cumhurbaşkanlığını, meclis çoğunluğunu, yürütmeyi, yargıyı, orduyu, elinde tutan bir iktidar, çözemediği ya da çözmek istemediği her sorunu paralel devlet ve darbe iddiasıyla kendi üzerinden atıyor, bir hayalete havale ediyor.

Derin devlet aldatmacasına inanan kafalar, Ergenekon örgütlerinin, bizatihi devletin tam da kendisi olduğunu gördükten sonra, sanırım alışkanlıklarını terk etmemek için yarattılar paralel devleti. AKP ile ilişkileri koruyarak bir gün mutlaka çözüme gidilebileceğini düşünen anlayışlar ise, çabaları sonuçsuz  kaldıkça, çıtayı daha da düşürmekten beis görmediler. AKP, yakın tarihte çıkmasını beklediği ya da gerekirse kendi askerlerinden üç beşini kurban verip

Süleyman Şah Türbesi’ni bombalatarak başlatmayı planladığı bölgesel bir savaşın hazırlığı içerisindeyken, bu iktidardan bölgesel bir barışın mimarlığına soyunmasını beklemek fazla iyimser olmak bile değil, burnunun ucunu görmekten aciz olmak demektir.

Şu Cizre olayına tekrar dönelim: Cumhurbaşkanın Tayyip, başbakanın Davutoğlu olduğu bu ülkede, Hrant Dink’in katilini 2014 sonunda emniyet müdürü olarak Cizre’ye tayin eden paralel devlet miydi?  Plakasız dolaşarak Kürt halkına karşı savaşan zırhlı saldırı araçları TC Devletinin komutasında değil miydi? Envanterde kayıtlı olmayan silahları halka karşı kullanan emniyet teşkilatı TC Devleti’nin envanterine kayıtlı değil miydi? Türkiye’yi bütünüyle sansürleyen AKP Devleti, NAZI iktidarlarını hatırlatan güvenlik yasalarını çoğunluk oldukları Meclis’ten çıkaran bildiğimiz geleneksel sömürgeci TC Devleti değil midir?

AKP, tam da onu tanımladığımız gibi davranıyor aslında. Ama büyüklerimizi anlamakta zorlanıyorum. Cizre bir paralel oyunu değil, öz be öz AKP Devleti’nin sahnelediği bir gelecek provasıdır. Cizre olayları, uzun zamandır Kürtlere karşı Rojava’da başlayarak bütün Kürdistan’ı kapsayacak bir savaşa hazırlanan sömürgecilerin gerçekleştirdiği savaş tatbikatlarından biridir. Şanlı Kobanê Direnişi’nde başta Suruç olmak üzere kardeş topraklardan gelen büyük desteğin yarattığı zafer, sömürgeciler için Cizre’nin stratejik önemini daha da artırdı.

Unutmayalım ki Rojava’ya müdahale Cizre’siz düşünülemez. Ve Cizre düşmeden Rojava düşmez.

Taş atan yüzü maskeli gençlerin ölüm kusan plakası maskeli araçlara karşı onurla direnişi, gerçekte Rojava devrimine yönelik muhtemel her saldırı olasılığına yönelik bir ön ihtardır.