TÜRKİYE | 03 – 06 – 2010 | Demek ki göçtü usta
Kaldı yürek sızısı geride kalanlara…
Yıllar var ki ter içinde
Taşıdım ben bu yükü
Bıraktım acının alkışlarına…
3 HAZİRAN 63’ü…
Uy anam anam
Haziranda ölmek zor
Şair Hasan Hüseyin Korkmazgil, “Haziran’da ölmek zor” adlı şiirinde, bu sözleriyle büyük usta Nazım Hikmete olan sevgisini anlatıyor. Bugün, 3 Haziran 1963’te hayatını yitiren şair Nazım Hikmet’in ölüm yıldönümü. Yıllarca boş yere hapis yatırılan, 50 yaşında askere alınmak istenen Nazım Hikmet’in 47. ölüm yıldönümü.
Nazım Hikmet Ran’ı ölmeyen anısı şiirleriyle, saygıyla anıyoruz.
—
Nazım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hala
Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet.
Nazım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hala
Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla,
Bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında amiral Vilyamson’un
66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali
Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
„Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet
Nazım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.“
Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse,
Kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
Vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
Vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
Fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
Vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
Vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
Ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
Vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
Vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
Ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla :
Nazım hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.“
————————————————————–
PİRAYE İÇİN YAZILMIŞ SAAT 21-22 ŞİİRLERİ’NDEN
Ne güzel şey hatırlamak seni
Ölüm ve zafer haberleri içinden
hapiste ve yaşım kırkı geçmiş iken…
Ne güzel şey hatırlamak seni
bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin Ve saçlarında
Vakur yumuşaklığı canımın içi istanbul toprağının…
İçimde ikinci bir insan gibidir seni sevmek saadeti…
YORULDUN AĞIRLIĞIMI TAŞIMAKTAN
Yoruldun ağırlığımı taşımaktan
Ellerimden yoruldun
Gözlerimden, gölgemden
Sözlerim yangınlardı
Kuyulardı sözlerim
Bir gün gelecek, ansızın gelecek bir gün
Ayak izlerimin ağırlığını duyacaksın içinde
Uzaklaşan ayak izlerimin
Ve hepsinden dayanılmazı
Bu ağırlık olacak.
Sevdiğin müddetçe
ve sevebildiğin kadar,
Sevdiğine herşeyini verdiğin müddetçe
ve verebildiğin kadar gençsin!
PİRAYE İÇİN YAZILMIŞ SAAT 21-22 ŞİİRLERİ’NDEN
En güzel deniz
Henüz gidilmemiş olandır.
En güzel çocuk
Henüz büyümedi.
En güzel günlerimiz
Henüz yaşamadıklarımız
Ve sana söylemek istediğim en güzel söz
Henüz söylememiş olduğum sözdür.
DAVET
Dört nala gelip Uzak Asya’dan
Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan
Bu memleket bizim
Bilekler kan içinde
Dişler kenetli
Ayaklar çıplak
Ve bir ipek halıya benzeyen toprak
Bu cehennem bu cennet bizim…
… Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşçesine
Bu hasret bizim“
Sen esirligim ve hurriyetimsin
Çıplak bir yaz gecesi gibi yanan etimsin
Sen memleketimsin
Sen ela gözlerinde yeşil hareler
Sen büyük, güzel ve muzaffer
Ve ulaşıldıkça ulaşılmaz olan hasretimsin
MEMLEKETİMİ SEVİYORUM
Memleketimi seviyorum
Çınarlarında kolan vurdum, hapisanelerinde yattım
Hiçbir şey gidermez iç sıkıntımı
memleketimin şarkıları ve tütünü gibi
Memleketim
Bedreddin, Sinan, Yunus Emre ve Sakarya,
Kurşun kubbeler ve fabrika bacaları
Benim o kendi kendinden bile gizleyerek sarkık bıyıkları altından gülen halkımın eseridir.
Seviyorum seni
Ekmeği tuza banıp yer gibi
Geceleyin ateşler içinde uyanarak
Ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi
Ağır posta paketini
Neyin nesi belirsiz
Telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi
Seviyorum seni
Denizi ilk defa uçakla geçer gibi
İstanbul’da yumuşacık kararırken ortalık
İçimde kımıldayan birşeyler gibi
Seviyorum seni, yaşıyoruz çok şükür der gibi.“