Anasayfa , Haberler , Mercedes İşçi Eylemleri ve Gözlemlerim İSMAİL S.

Mercedes İşçi Eylemleri ve Gözlemlerim İSMAİL S.

İşçi sınıfı için özgürlüğe giden yol, açıkça bellidir. Üretim araçlarının özel mülkiyeti yerine kollektif mülkiyeti koymak, kapitalizmin yerine sosyalizmi kurmak.„ Leo Hubermann

Mercedes Firması’nın Almanya çapında 20 bin kişinin işine son vereceğini açıklamasının ardından IGM sendikası ve Mercedes`in açıklamalarına tanık oluyor Kamuoyu. Doğaldır ki sosyalist devrimcilerin bu sürecinde dışında kalması düşünülmez bir gerçekliliktir. Bu anlamıyla emeğin gaspına en radikal perdeden karşı çıkan devrimci sosyalistler, varoluş gerekçesi olduğu, Emeğin kurtuluşu ve her türden baskının yaşanacağı bu süreçte Mercedes işçisi ile dayanışmayı büyütüp, direnişi örmenin birincil görevi ile karşı karşıya olduğunun bilincindedir.

Bu gerçekliğin ışığında, bölgemizde bulunan tüm güçlerle Mercedes işçisinin yanında olma hali, mücadelelerini destekleme ve örgütlemeyi esas alan pratik ve taktiksel mücadele şeklini oluşturma durumu, bu kavgada esas olanı kavramamızda en gerçekçi durumdur.

Esas olarak çıkışlara ve baskıya maruz kalanların, (yani Mercedes işçilerinin) düşünüş tarzını bilmemizin bu direnişi örgütlemek isteyen sosyalist devrimciler tarafından açığa çıkartılma gerçeği esas yanını oluşturuyor bu mücadelenin. Diğer bir yanı önderlik çizgisinin olayları dogmatik değil, şeylerin detaylarına kadar inen, analiz eden, stratejik ve taktik politikaların kafalarda netleşmesi, kavganın seyrini değiştirecek en önemli etken olarak karşımızda durmakta. Bu gerçekliği kavrayan Aktivistler sistemin yaratmış olduğu bencil, ben merkezli kişiliği, sınıf mücadelesinin bu alanında yılmadan, usanmadan bir derviş sabrı ile ilmek ilmek örmek gerektiğini kavramamız gerekliliğinin gerçekliğidir. Nitekim tarih tanıktır onlarca, böylesi mücadelelere.

Biraz detaylara inerek, konunun anlaşılması bakımından Mercedes işçisinin duruşunu, tavrını, düşünüş biçimini genel anlamda işçi sınıfı içindeki düşünüş tarzını anlamaya çalışalım.

Özünde üretim fazlası bir krizin, görünürde Korona’nın tetiklediği bu kriz ortaya çıktığında 30-40 bin çalışanın olduğu işletmelerdeki ruh hali, orta ve küçük ölçekli işletmelere nazaran farklılık gösterir.

 

Büyük İşletmelerin Avantajları

– Makine ile üretime ve kitle üretimine kolayca imkân verir. Böylece hem geniş bir tüketici alanına hitap eder hem de birim maliyetler düşer.

– Ürünlerde normlaşma ve standartlaşma kolayca temin edilir, iş gücünü ve makineleri daha verimli kullanma imkânı doğar.

– Ar-Ge faaliyetleri için harcamada bulunmak, buluş ve yeniliklerden daha fazla yararlanmak mümkündür. Böylece yeni ürünler geliştirilir.

– Modern işletmecilik uygulamalarına daha sık rastlanır. Daha etkin organizasyon kurulup, uzman personel ile etkin işbölümü yapılır.

– Uzmanlaşma olgusu bütün üretim faaliyetlerinde uygulanabilir. Daha iyi eğitim, yetişme ve yükselme imkânı sağlanır.

Üretimde atık maddeler daha iyi değerlendirilebilir, hatta tekrar kullanılabilir.

– Riskler daha kolay dağıtılır; zira çeşitli sektörlere girilebilir ve dünyadaki gelişmeler her an takip edilebilir.

– Yüksek finans gücü sayesinde, daha kolay ve düşük maliyetle para ve kredi sağlanır.

– Satın almada, üretimde, pazarlamada artan pazarlık gücü, iskontolar gibi nedenlerle büyüklükten kaynaklanan tasarruflar sağlanır.

En önemlisi de

_Ne kadar Üretirsen, okadar fazla sömürürsün espirisi,(maximum artı değer yaratma gerçekliği)

 

Bütün bu olgular büyük sanayi Proleteryasına hem ruhen, hem de pratik olarak işletme yöneticileri tarafından durmadan, usanmadan propaganda edilir. Küçük işletmelere nazaran verilmiş birtakım küçük kırıntılar işçilerin ruhunda birlik ve dayanışmayı yok edecek ruhi şekilleniş yaratmıştır bile.

Bu şekilleniş kendilerini ruhsal olarak bütün tehlikelerin dışında tutmaya yeter de artar bile.

Büyük işletmelerdeki ruhsal şekilleniş, öyle ileri gitmiştirki devrimci demokrat kesimlerde bile bir ayrıcalık olarak görülmektedir böylesi işletmelerde çalışmak.

Mercedes işçilerine dönersek eğer, üstte saydığımız ruhi şekillenişi, pratikde birebir yaşadığımızı söylemek abartı olmayacaktır sanırım.

İşçilerin düşünce sistematiğinde bu düşünüş tarzı hakim olsada, devrimci demokratik çıkışların olmayacağı anlamına gelmeyecektir. İçerden ve dışarıdan müdahalelerle bu durum avantaja çevrilebilir, büyük çoğunluğu aydınlatmada ciddi olanaklar yaratılınabilinir.

Yeterki, planlı,programlı ve disiplinli bir çalışmayı devrimci bir partinin hücrelerine kadar yayalım.

 

Devrimci bir partisi bulunmayan işçi sınıfı, korumasız bir ordudur. Vladimir Lenin

 

İsmail S.

 

04.12.2020