Home , Avrupa , KORKMUYORUZ, SUSMUYORUZ, SOKAKLARI TERK ETMİYORUZ!

KORKMUYORUZ, SUSMUYORUZ, SOKAKLARI TERK ETMİYORUZ!

Covid 19 pandemisi nedeniyle, önlem adı altında “evde kal” çağrıları, daha çok kadınları eve kapatınca, kadının zaten görünmeyen ev içi emeği daha fazla görünmez hale gelirken, ekonomik olarak zaten zayıf olan kadınlar çok daha fazla yoksullaşarak erkeğe daha çok bağımlı hale geldiler. Zaten yükselişte olan kadına yönelik şiddet ve kadın katliamları ise, ürkütücü boyutlara ulaştı.

Avusturya’da 2021’in henüz ilk dört ayını geride bırakmışken, erkekler tarafından katledilen kadın sayısı 12’ye yükseldi. 5 kadın ise tesadüfen, şans eseri ölmekten kurtuldular. “Demokrasinin beşiği” diye adlandırılan 8 milyonluk bir Avrupa ülkesinde neredeyse ayda ortalama üç kadın katledildi. Kimisi diri diri yakılarak, kimisi kesici bir aletle, kimisi ateşli silahla, kimisi boğularak, kimisi araba ile ezilerek vahşice katlediliyor kadınlar… Sadece kadın oldukları için, erkeklerin istediği gibi yaşamlarını organize etmedikleri için, erkeğe itaat etmedikleri, boyun eğmedikleri için, kısacası kendi yaşamlarını kendileri yönlendirmek istedikleri için katlediyorlar…

Katledilen Kadınlar İsyanımızdır;

Bu durum diğer Avrupa ülkelerinde de çok farklı değil maalesef.. Son veriler, 2020’de erkek şiddetinin önceki yıllara kıyasla arttığını ortaya koyarken, Avrupa Birliği ülkeleri içinde Almanya, 2020 kadın cinayetleri sıralamasında 189 kadın cinayeti ile ilk sırada yer aldı. Ardından ikinci sırayı 123 kadın cinayeti ile Fransa aldı.

6 Mayıs Perşembe günü sabaha karşı Avusturya Salzburg şehrinde Wals-Siezenheim’da 51 yaşındaki kadın, 76 yaşındaki annesiyle birlikte, eski eşi tarafından evinde katledilirken, aynı gün yine sabahın erken saatlerinde Almanya’da Stuttgart – Backnang’da 25 yaşındaki bir kadın, 29 yaşındaki eski partneri tarafından yine evinde katledildi. Biz bu bildiriyi hazırlarken, 4 Mayıs Salı günü Fransa Bordo’da, üç çocuk annesi 31 yaşındaki bir kadının eski eşi tarafından önce silahla yaralanıp, sonra da üzerine dökülen benzinle yakılarak katledildiği haberi verildi medyada.

Bütün coğrafyalarda kadınlar, kadın oldukları için erkekler tarafından hep benzer gerekçelerle katlediliyorlar. Ama bu katliamlar bütün coğrafyalarda çoğunlukla yabancılar tarafından, sokaklarda veya parklarda gece karanlığında değil, genellikle en güvenli yer olarak bilinen evlerde, en yakın bilinen erkekler tarafından gerçekleştirilmekte.

Kadın Cinayetleri Politiktir; Çünkü Özü Sistem Sorunudur…

Özellikle pandemi koşullarında tavan yapan kadın katliamları, yasalar, toplumsal cinsiyet ayrımcılığı, dinsel inançlar ve medya kanalıyla toplumlarda meşrulaştırılmaktadır. Toplumda kadın meta, cinsel obje, ikinci cins gösterilip, yaşamın her alanında emeği yok sayılıp, değersiz kabul edilirken, basın ve medya; genelde „aşk trajedisi“, „aile dramı“ veya “cinnet geçirme” gibi ifadelerle kadın cinayetlerini, erkek egemen kapitalist sistemin bir parçası olmaktan çıkarıp, iki kişi arasındaki özel bir mesele veya tekil bir vakaya indirgeyip meşrulaştırarak görünmez kılıyor. Yasalarda toplumsal cinsiyet eşitliğine gereken önem, mahkemede katil erkeğe gereken ceza verilmeyerek, kadınların haklarını uluslararası anlaşmayla koruma altına alan İstanbul Sözleşmesi uygulanmayarak veya Sözleşme’den imzalar geri çekilerek, devletlerin hükümetleri tarafından da kadın katliamına göz yumulmakta, ortak olunmaktadır.

Yeni Kadın olarak; kadın katliamını lanetlerken, bir kez daha haykırıyoruz; “Korkmuyoruz, Susmuyoruz, İtaat Etmiyoruz; Şiddete Maruz Kalan, Katledilen Tek Bir Kadın Kalmayıncaya Kadar, Sokakları Terk Etmiyoruz!” Ve diyoruz ki; “Yarın çok geç olabilir, aramızdan bir kişi daha eksilmeden, hemen bugün bütün kadınları, örgütlü mücadelemizi ortaklaştırarak büyütmeye çağırıyoruz.”

İmzacı ülkeler, İstanbul Sözleşmesi’ni eksiksiz uygulasın; Kadın Katliamları Durdurulsun!

Jin, Jiyan, Azadî! Kadın Yaşam, Özgürlük!