KOLOMBİYA | 23 – 02 – 2010 | Birkaç gün önce Kolombiya’da dünya ve Kolombiya medya tekelleri tarafından neredeyse yokmuş gibi gösterilen, Amerika modern tarihinin en büyük ve korkunç toplu mezarlarından biri ortaya çıkarıldı. Meta eyaletine bağlı La Macarena bölgesinde ortaya çıkarılan bu toplu mezarda en az 2 bin kişinin cesedi bulunuyor. 2005 yılından bu yana bölgede operasyonlarını yoğunlaştıran Kolombiya ordusu binlerce kişiyi isimsiz bir şekilde gömdü.
İçme sularına çürüyen ceset parçalarının karışmasından ve artan kaçırma ve öldürme olaylarından dolayı harekete geçen bölge halkı özellikle 2009 yılında defalarca bu toplu mezarların varlığını gündeme getirmişti. Ancak savcılık harekete geçmemişti. Sonunda yakınları kaybolan ailelerin ısrarları ve Kolombiya’daki insan hakları ihlallerini araştıran İngiliz sendikacı ve parlamenterlerden oluşan bir delegasyonun bölgeyi ziyareti ve araştırmaları sonucu, 2009 Aralık ayında her türlü dokunulmazlığa sahip ordu mensupları tarafından işlenen bu vahşi katliam açığa çıkarıldı.
Söz konusu olan kıtanın bu zamana kadar bulunan en büyük toplu mezarı… 2000 kişilik bir mezar, bu Kolombiya devleti için çok ciddi bir mesele, ancak bu jenositin suçortağı tekelci ve uluslarası medya nazi toplu mezarlarını aratacak denli bir vahşet ortaya çıktığında bunu büyük bir sessizlikle geçiştirme görevini üsleniyorlar. Bu sessiz medyanın, bu katliamlar temelinde büyüyen devasa sermaye ve Kolombiya’nın sınırsız doğal kaynaklarının sömürüsüyle ilişkili olduğu hiç şüphe götürmez.
Kolombiya’yı Ocak 2010’da (mezarın ortaya çıkışından bir ay sonra) ziyaret eden Avusturya’lı bir insan hakları komisyonu bu olay üzerine yetkililerle defalarca görüştü ve bütün yetkili kurumlar –savcılık, adalet ve içişleri bakanlığı ve hatta Birleşmiş Milletler- son derece endişeli bir şekilde sorumluluğu üzerlerinden atmaya çalıştılar ve bu arada zaman kazanarak, mezardaki ceset sayısını minimize etme ‘operasyonları’ düzenlediler. Ancak buna rağmen resmi rakam olarak en az 2 bin cesedi kabul etmek zorunda kaldılar. Avusturyalı delegasyonun verdiği bilgiye göre ‘ceset çıkarma çalışmalarını denetleyen yoktu, istedikleri gibi cesetleri çıkarıp başka yerlere taşıyıp oralara gömüyorlardı ya da yakıyorlardı ve bunu şikayet eden kayıp yakınları da evlerinden zorla göçettiriliyorlardı’.
Kolombiya’da polisin ve ordunun eylemleriyle birlikte organize edilen paramiliter devlet stratejisi, ‘büyük toprak sahipliği’nin hakimiyetinin gelişmesinin bir aracı olagelmiştir. Kolombiya devleti kendi açık aparatları (polis,ordu) ve kapalı aparatı (paramiliterler) aracılığıyla 50 binden fazla kişiyi kaybetti. Kolombiya devlet aygıtı göze batar bir şekilde oligarşinin ve uluslararası sermayenin halka karşı sınıf savaşındaki aracıdır: yağmanın garantisi olan paramiliter strateji bu ekonomik mantık içinde yazılmıştır.
La Macarena örneği boyutundaki bir toplu mezarın üstünün örtülmeye çalışılması, uluslararası sermayenin ve Kolombiya oligarşisinin yaptığı ticaretin bu dehşet üzerine kurulduğunu gösteriyor; bu cinayetler sadece Kolombiya ordusu ve Başkan Uribe’nin uyuşturucu tacirleri ile olan ilişkisi nedeniyle işlenmiyor, bundan çok daha derin bir nokta olan Kolombiya devletinin soykırımcı yapısıyla alakası vardır. Ayrıca ulusal ve uluslararası medyanın suç ortaklığı da son derece belirleyicidir. Bu noktada tek çare halklar olarak bu tür soykırımların üstünü örtme çalışmalarını engellemek bize düşüyor.
Kolombiya için uluslarası dayanışma acildir: Kolombiya kuşkusuz gezegenimizde kapitalizmin kaçınılmaz mutlak hastalığındaki en vahşi halinin gözler önüne serildiği bir dönemi yaşıyor…
Azalea Robles – www.rebelion.org adlı internet sitesindeki ispanyolca orjinalinden Canan Ateş tarafından türkçeye çevrilmiştir.