Anasayfa , Haberler , KESK'te yaşananlar üzerine – Devrimci Kamu Çalışanları –

KESK'te yaşananlar üzerine – Devrimci Kamu Çalışanları –

TÜRKİYE | 01 – 12 – 2010 | Kamuoyuna,

20 yıllık mücadele örgütümüz KESK’te son dönemde yaşananlar bir açıklama yapma ihtiyacını ortaya çıkarmıştır. Elbette bu süreçle ilgili daha kapsamlı değerlendirmeler tarafımızca yakında yapılacaktır.

Kamu çalışanları sendikal hareketi, 1980 ve 1990’lı yılarda emek hareketinin bütünü açısından yeni ve yenileyici bir dinamik olarak ortaya çıkmıştır. Bu dönemde gündeme getirilen neoliberal dönüşüm programı, dünyada ve ülkemizde emekçilere dönük yoksullaştırma ve güvencesizleştirme temelinde yoğun bir örgütsüzleştirme ve sendikasızlaştırma politikalarını dayatmıştır. Bütün bu saldırılara karşı fiili-meşru-demokratik temelde örgütlenen kamu çalışanları sendikal hareketi zengin mücadele deneyimleri üretmiştir. Hareketimizin yirmi yılı aşkın mücadele tarihi örgütlenme çizgisinden mücadele araçlarına, ortak mücadele perspektifinden Kürt sorununa ilişkin tutum alışına ve kadın hareketine kadar birçok konuda özgün ve öğretici birikimlerle doludur.

Ne var ki, zamanla, sermayenin ve siyasal iktidarların kamu çalışanları hareketini yasanın sınırları içine çekerek “memur” sendikası haline getirmesi, fiili ve meşru temelden ve dolayısıyla yenileyici dinamiklerinden uzaklaştırma girişimleri karşısında KESK etkisiz kalarak hızla geleneksel kulvara sürüklenmiştir.

KESK’i uzunca bir dönemdir saldırılar karşısında savunmasız bırakan, işyerlerinde kadrolaşma ve baskılar karşısında üyelerinin azalmasına ve güdümlü sendikaların palazlanmasına olanak sağlayan, ilerici bir toplumsal muhalefet örgütü olarak gücünü sınırlandıran ve kendi dışından her türlü öznel etkiye açık hale getiren bu süreç olmuştur.

Bugün KESK, değerleri, geçmişi ve geleneği ile bağdaşmayacak bir şekilde gündeme getirilmiştir. Gerekçesi her ne olursa olsun, bu sonucun ortaya çıkmasında doğrudan ya da dolaylı olarak, bilerek ya da bilmeyerek mevcut yönetimin içinde veya dışında olan tüm politik gruplar sorumludur ve tarih önünde hesap verilmelidir.

Biz Devrimci Kamu Çalışanları olarak, haberdar olduğumuz andan itibaren taciz iddialarını ciddiye aldık. Bu nedenle Yurtsever emekçilerle görüşerek, bu konuda kadının beyanının esas olduğu yönündeki kadın hareketinin ilke ve yaklaşımlarına uygun davranılması gerektiğini, örgüte ve kadın hareketinin kazanımlarına zarar verecek, “KESK ve taciz”in yan yana anılabileceği her türlü durumdan kaçınılması ve en kısa sürede bir açıklama yaparak konuyu sonuçlandırmalarını istedik.

KESK MYK’sında da yaptığımız görüşmelerde bu sürecin KESK’e ve kadın hareketine en az zarar verecek biçimde iddianın da açıklıkla soruşturularak sonuçlandırılması gerektiğini ifade ettik. Konunun sonuçlandırmadan yaygınlaşması, KESK’e zarar verecek bir noktaya taşınmasından özenle kaçındık. Duyduğumuz ilk anda durumu kamuoyuna açıklayarak yönetimden istifa etmek ve “kendimizi temize çıkarmak” en kolay yol olurdu; ama bu örgütü korumak olmazdı.

Ancak aradan geçen süreçte, bilindiği gibi konu çeşitli biçimlerde kamuoyuna ve basına taşınarak içinde bulunduğumuz tablo oluştu. Bu noktadan sonra artık örgütü ve mücadelenin birikimini korumak ve yeni bir yol haritası belirlemek öncelikle bu duruma sebep olanların çekilmesini gerektirir. Bu nedenle 29 Kasım 2010 pazartesi günü yapılan MYK toplantısında:

-Genel Sekreter’in bu koşullar altında görevinde kalmasının mümkün olmadığı, Genel Sekreter’in istifası sonrasında örgütün yetkili kurullarının çalıştırılarak KESK’i yıpratmaya dönük girişimlere birlikte göğüs gerileceğini;

-Bu süreçte çözücü bir insiyatif alması, kamu çalışanları hareketinin tüm tecrübesi ve birikimiyle sorunun örgüt içinde çözülmesi yönünde adım atması gerekirken; çözümsüzlüğe zemin hazırlayan, taciz iddiasını örgüt kanallarında değerlendirmeye açmak ve gereken tutumun alınmasını sağlamak yerine siyasi malzeme olarak kullanan Genel Başkan’ın da görevde kalmasının doğru olmadığı ve istifa etmesi gerektiğini;

-KESK’i önümüzdeki genel kurul sürecine taşıyacak bir bileşimin oluşturularak adım atılmasını önerdik.

Merkez Yönetim Kuruluna sunulan önerilerimiz bir karar haline dönüşebilecek zemini dahi bulamamıştır.

Bu noktada KESK’in içinde çözülmesi için bugüne kadar sunduğumuz önerilerimizi kamuoyu ile paylaşıyoruz. KESK MYK’sı bu sorun devam ederken sorun çözme, adım atma yetisini büyük ölçüde yitirmiştir. Yapılması gereken KESK’li kadınların yıllardır özgürleşme mücadelesi içinde savunduğu ilkelerin bundan sonra da zafiyete uğratılmadan korunacağına dair güvenin tesis edilmesi, genel sekreterin istifası ve örgütü olağanüstü genel kurula götürecek yeni bir sürecin başlatılmasıdır.

Devrimci Kamu Çalışanları olarak böylesi bir iradenin oluşabilmesi için yönetim görevlerinden istifa etmek dâhil her türlü adımı atacağımızı, bu iradenin parçası olacağımızı ve bu süreçte üzerimize düşen tarihsel görevleri yerine getireceğimizi duyuruyoruz.

DEVRİMCİ KAMU ÇALIŞANLARI