İBRAHİM VARLI | 01 – 12 – 2010 | Fransızların efsane futbolcusu Eric Cantona’nın ortaya attığı „yeni devrim modeli“ bir hayli ses getirdi. Sokaklara çıkmak yerine banka hesaplarını boşaltarak devrime gitme perspektifi „Cantonaizm“ şimdiden devrimler tarihinde kendisine yer ayartmış oldu. Fakat yalnızca parası olanın katılabileceği bir devrim fikri gerçekten devrim teorilerine bir katkı sunabilir mi tartışılır. Tartışılıyor da. Bir haftadır gazete manşetlerini ve köşe yazılarını süslüyor.
Cantona’nın sokak eylemlerini yadsıyan „devrim modeli“ tam da sokak eylemlerinin ve kitlesel gösterilerin doruğa çıktığı bir dönemde denk geldi. Cantona’nın işaret ettiği 7 Aralık’taki devrim anına az bir süre kaldı. Sosyal forumlar üzerinden örgütlenen Cantonaistler büyük güne hazırlanıyor. Cantonaistler ellerindeki hesap cüzdanlarıyla bankalara hücum edecek mi hep birlikte göreceğiz.
Cantonaist devrimde rol alacak aktörler ve izlenecek olan yol haritası önceki devrim modellerinden bir hayli farklı. Zincirlerinden başka kaybedecek şeyi olmayan işçilerin yerini bankalarda hesabı olan küçük burjuvazi aldı. Devrime iştirak edebilmek için bir bankada hatırı sayılır bir hesabın olması lazım. Bu haliyle kapitalist kölelik düzeninin yoksulluğa ve açlığa mahkum ettiği emekçilerin devrime katkı sunması bir hayli zor görünüyor.
Futbolculuğu döneminde de endüstriyel futbola kafa tutan isyankar yapısıyla tanınan Cantona, haftalardır meydanları sloganlarıyla inleten Avrupalı emekçilere çağrıda bulunarak sokaklara çıkmanın modası geçmiş bir eylem olduğunu belirtip, kansız devrime giden yolun bankaları çökertmek geçtiğini ileri sürüyor.
Ne diyor Cantona „Sokaklara çıkmak yerine bankalardaki tüm hesaplar boşaltılarak devrim gerçekleştirilebilir. Sokaklarda olmanın gösteri yapmanın anlamı yok! Böyle ancak kendinizi kandırırsınız. Devrimi başlatmak için elimize silah alıp öldürmeye başlayamayız. Oysa devrim gerçekten çok kolay bugünlerde. Sistem ne. Sistem bankaların iktidarı üzerine kurulmuş, o zaman bu sistem bankalar üzerinden imha edilmeli. Bu da üç milyon insanın ellerinde pankartlarla sokağa çıkıp, doğruca bankaya gidip parasını çekmesi, bankaların da çökmesidir. Bankalar çöker ortada bir tehditte yok, kan da. Alın size devrim.“
Bu kadar basit mi şüpheli. Bakınız Lenin Devrim Yazıları’nda Cantona’ya nasıl bir cevap veriyor: Yüzyıllara yayılan bir gelişim içinde kapitalist ekonominin işleyişinden doğan bankalar gibi böylesine karmaşık ve çetrefilli bir aygıtın birkaç gün içinde yıkılabileceğini ya da dönüştürülebileceğini düşünen tek bir kişi bile yoktur aramızda..
Yine de kapitalist düzeninin yıkılması için tüm önerilere açık olunmalı. Cantona’nın dediği gibi olsun. „O büyük gün“ geldiğinde bankalara hücum edilsin! Asi futbolcunun futbolculuk dönemini aratmazcasına uzattığı bu enfes devrim pası bakalım nasıl değerlendirilecek.
Fakat biz yinede ihtiyatı elden bırakmayalım. Sokaklarda da bağırmaya devam edelim. Finans kapitalin Cantona’nın teorize ettiği şekilde kolayca yıkılması bir hayli şüpheli. O nedenle Cantonaistler içerden sosyalistler dışarıdan yüklenmeli egemenlerin üstüne.