Home , Köşe Yazıları , İtalya’da 3 Kuruşluk Opera Sahnede – Mücadele Okuru

İtalya’da 3 Kuruşluk Opera Sahnede – Mücadele Okuru

İtalya’da 3 Kuruşluk Opera Sahnede!

Dünya emperyalist sisteminin sancılı bir doğum sürecinin son dönemine girdiği şu günlerde özellikle Avrupa’da siyasi yönetimler dikiş tutmuyor ve tek tek atıyorlar. Son birkaç yılda, meşru seçimler  ve milyonlarca yoksul kitle nin oylarıyla  peşpeşe iktidara gelen Tsipras Yunanistan’da, Trump ABD’de, Macron Fransa’da, Cameron İngiltere’de, Merkel Almanya’da, Mariano Rajoy  İspanya’da ve son olarak  “İyi niyetli“ Die Maio ile kara gömlek  Salvini  tekellerin ihtiyaçlarına yanıt olmak için vitrin ve gerisinde tüm performanslarını sergiliyorlar.

Seçimlerden hemen sonra Tsipras ve seçildiği an dan itibaren kendisi kriz unsuru olan Trump ne derece hizmetine soyundukları sistemin ihtiyacına yanıt olabilmişlerse Brexit altında kalan Cameron ve göçmen krizi süreçlerinde popülist söylemle seçilen Macron hemen ardından sözüm ona “değişim“ misyonu ile Mart seçimlerinde parlamento çoğunluğunu yakalasalarda , hem egemen sistem içinde ki pazarlıklar hemde kendi aralarında uzlaşma sorunlarından dolayı Di Maio/Salvini kabinesi ile haziranda hükümete ancak kavuşabildi italya.

Dünyada gerçekleşen siyasi değişim. Bu acıların taban malzemesi kapitalizm sermayenin genişlemesi denk kriz (ki verili ekonomik sistem tekelci kapitalistlerin elinde olduğu gibi her tekelci kapitalist ve her tekelci kapitalist grup, sermayelerini geliştirmek ve mevcut toplumsal düzen yapısını korumak için tırnakları ve dişleriyle mücadele ederler ve bu durum toplumun her alanına yansır. Uluslararası düzeyde birbirlerinin çıkarları ile çelişen ve kendi lehlerine uygun çözümler beklentisi bunu gerçekleştirecek araçlar nezdinde emperyalist ülkelerin siyasal sisteminin krizine yol açar ve her ülkede ki varyantı ile bu (ungovernability) politik krizdir. 2016’dan itibaren, krizin akut ve terminal aşamasının başlamasından sekiz yıl sonra, tüm ana emperyalist ülkelerde politik bir değişim yaşanıyor. Bu partiler ve temelde sistemin temsilcileri geçen kırk yıl içinde emperyalist burjuvazinin medeniyet ve refah üretme“ortak programı“ uygulanmasının ne kadar  başarmış olduğu gerçeğine dayanmaktadır. Emperyalistler; ezilen ülkelerin ve halkların yeniden kolonizasyonu; savaşlar, yıkım ve nüfusun sürülmesi, halk kitlelerin direniş hareketinin bastırılması, hatta yok edilmesi gibi büyük dertleri halletmesi için ya Trump ve maceraperest hükümeti gibileri tarafından  açıktan kötü veya Di Maio ve Tsipras gibi „iyi niyetli“ kişilerden vitrin düzenlenmektedir

Dünya ticaretinde denk olmayan açık yada fazlalıklar, sermaye ihracında ve meta dolaşımında  avantaj/dezavantaj , silah satışı gibi karlı alanların doğabilmesi için yaratılan savaşların  yan sonuçları olan kitlesel göçler karşısında en az fatura ile sıyrılma becerisi, öncelikle kendi  pazarı ve tekeline yeni alanlar açma yada yeni alanlar açma inisiyatifi ve yeteneği iktidar koltuğundakilerin  ömrünü tayin eden gerçeklerdir. İtalya bu gerçekliğin içinde Avrupanın 5. Büyük ekonomisi ve silah ticaretinde son iki yılda %10 kar marjı ile ilginç bir yerde dururken siyasi istikrarsızlığı; önemli ölçüde iç nedenlere dayanıyor.Siyasi iktidarın üzerinde yükseldiği çok parçalı güçler ve klikler ile GSMH ve GŞYI gelirlerinin kitabına uydurularak  karapara ile ilişki içersinde hortumlanmasındaki aç gözlülüklere ve açıklara dayalı yıpranmalar bir önceki Renzi hükümetinin düşmesindeki ana etkendir. Daha Haziranda oluşturdukları kabine mutabakatının mürekkebi kurumadan “seçim fonları“ olarak Benetton gibi tekellerden aldıkları rüşvetler ve son İtalya Cenova daki Morandı köprüsünün çkuşu ve ağır can kayıbı üzerine açılan teknik soruşturma sürerken köprü ve otoyol pazarı üzerinden hem bir önceki Renzi hükümetinin hemde koalisyon ortağı 5 yıldız hareketi lideri Di Maio ve Lega Nordcu Salvini lerin panikle şimdiden birbirine yıkmaya çalıştıkları pis kokular ve yeni bir hükümet iflası ufukta görünüyor.

Peki artan kar marjları, yeni pazarlar ve güçlü ekonomileri ile bu sömürü cennetlerinde bile yönetme sorunu taşıyan krizlerle çalkalanan sistemin karşısında alternatif güçlerin durumu ne? Öncelikle örgütlü işçi sınıfının yine kendi öz örgütleriolan CGİL, CİSL ve UIl sendika konfederasyonlarının son 2 yıl içinde uğradıkları daralmaya ilişkin verdikleri rakamlar düşündürücüdür. Toplamda 450 bin işçi sendikalı işyerlerinde sendikalarını terketmişler. Bunda 285 bin ile CGIL; 188 bin ile ÇİŞL ve 26 bin ile UIL kendine düşen payı vurgulamaktadırlar. Ençok kayıplar en yoksul alanlarda yaşanmıştır.  Ve yine En zengin 5 kuzey bölgesi özellikle Lombardiya ve Veneto bölgeleri  vergi gelirleri ve diğer rusumların kendi bölgelerinde kalması talebiyle merkezi hükümetle 20 kalem de görüşmeler gerçekleştireceklerini açıklamaları işçi sınıfındanda önemli yedekleri hem seçimde oy hemde sendikal hareketin ve mücadelenin aleyhine kuzey eyaletlerinin ırkçılığın şampiyonu egemenlerinin yanına çektiğini göstermektedir.

İşçi sınıfının örgütsel yapılanmasındaki daralma ve popülist ırkçı söylemlerle gerici faşist partilerin yükselmesi; sol ve reformist programlarla seçimlere katılan ana akım ve radikal partilerin bu panoramada ki yerlerinin gerilemesi yada yok hükmünde seyretmesi durumun pek iç açıcı olmadığının göstergesidir. Çözümün henüz tüm ihtişamı ile ortaya çıkmadığı dönemler devrimci durumun mayalandığı yada büyük toplumsal çürümenin egemenler içi dalaşa ve manevralarına zemin sunduğu tarihsel dönemeçlerdir.

Görünen o ki İtalya da çanlar şimdilik yoksul kitlelerin aleyhine çalıyor ve egemenlerin 3 kuruşluk gösterisi sahnelenmeye devam ediyor.