İstanbul Havalimanı katliamının sorumlusu İŞİD barbarlığını besleyen, kollayan Faşist Türk devleti ve AKP iktidarıdır
28 Haziran 2016 günü Atatürk havaalanında İŞİD, sivil ve masum halkı hedefleyen bir saldırı gerçekleştirdi. Bu saldırıda 41 kişi yaşamını yitirirken yüzlercesi yaralandı.
Ortadoğu’da vahşet ve barbarlığın sembolü olan, kendi ideolojik ve politik yaklaşımına uymayan farklı milliyet, inanç, mezhep ve siyasi düşünceye sahip her kesimi düşman belleyen ve imha etmeyi amaçlayan İŞİD kör şiddetini tüm dünyaya yayma ve korkuyu büyütmeye yeminli bir şekilde hareket ediyor. Emperyalistlerle ya da yerli egemen devletlerle yaşadığı her çelişki ezilen halkın katledilmesi için gerekçe haline getiriliyor. Özellikle anti-komünist, faşist çizgisiyle Türk ve Kürt halkını Faşist TC’nin dümeninde ki AKP’nin yönlendirmesiyle uzun süredir hedef haline getirmiştir.
Seçim döneminde Adana, Mersin, Amed başta olmak üzere onlarca HDP mitingini ve parti bürolarını hedeflemiş ve devletin para-militer gücü olarak rol üstlenmiştir. Devamında Suruç’ta, Ankara’da doğrudan devrimci ve demokratları hedefleyen bombalı saldırılarla yüzlerce insanı katletmekten geri durmadı. Yine Sultanahmet’te Alman turist kafilesini hedefleyen saldırıyla sivilleri katlederek halk düşmanı ideolojisini kemikleştirmeye devam etti.
Bu saldırıların her biri AKP’nin korku ve sindirmeye yönelik faşist politikasının sonucu olduğunu biliyoruz. MİT’in her bir saldırıda parmağı olduğu en iyimser yaklaşımla yapılacak katliamlara yol verdiğini biliyoruz. Ortadoğu politikasında TC kullanışlı bir aygıt olarak İŞİD’i kullanmaya çalışmıştır. Bununla yetinmemiş iç politikada da militer bir güce yer yer çevirmiştir. Bu politikanın emperyalizmin icazetinden, örtülü ve açık desteğinden bağımsız olmadığı da açıktır.
Ancak bu türden örgütler belli bir aşamadan sonra ortaya çıkacak çelişkide, birlikte hareket ettiklerinin politik çıkarlarına hızla yönelir. Şimdi düne kadar önü açılan, politik zemin sunulan İŞİD emperyalistler ve başta TC olmak üzere bölgesel devletler için öfkeli ve tehlikeli bir örgüt konumuna demirlemiştir.
Atatürk havaalanında dış hatlara yönelik saldırı, İŞİD’in TC ile yaşadığı çelişkinin yine sivil halkı katlederek mesaj verilmesini içermektedir. Ancak bu saldırıda da TC istihbaratı, polis ve bürokrasisinin ön açtığı, müdahale etmediği hızla açığa çıkmıştır. TC’nin Turizm’de yaşanacak kayıpları göze alarak düne kadar vurucu güç olarak kullandığı İŞİD’i şimdide Suriye politikası için “terörle mücadele” adı altında bir araca çevirme hevesi dikkat çekmektedir. Demokratik Kürt Ulusal mücadelesini de aynı torbaya koyacak şekilde bu vesileyle “terörle mücadele” kampanyası için denemeyeceği yol yoktur TC için. Bu noktada binlerce sivilin katledilmesine göz yumacağı gibi, her türlü kirli yol ve yöntemi denemeye hazırdır.
Faşist Türk devleti Atatürk havaalanında 41 kişinin katledilmesinden çok kendine “terörle mücadelede” emperyalistlerin açık çek vermesiyle ilgilenmektedir. Bu saldırıyı derhal bu desteği almaya yönelik bir kampanyaya çevirmiştir.
Bu saldırıyı TC’den destek almaksızın İŞİD gerçekleştirmiş olsa dahi politik sorumluluk Türk devleti ve onun dümenindeki AKP’ye aittir. Bu katil sürüleriyle kol kola, aynı hedefe kilitlenmiş bir yürüyüş ve paydaşlık vardır. Suruç, Ankara, Sultanahmet’te nasıl doğrudan parmağı varsa TC’nin, bu saldırıdan da parmağı vardır.
İŞİD barbarlığını kınamak, ona karşı mücadele etmek kadar Türk devletinin bu saldırı ve katliamlardaki arka plan politik çıkarlarıyla da mücadele etmek zorunlu ve birleşik bir görevdir. Yaşanan saldırı vahşi, gaddar, acımasız bir katliamdır. Bu katliamı kınıyoruz, telin ediyoruz. Katliamların ve saldırıların önüne geçmek için, çeşitli milliyetlerden işçi, emekçi tüm ezilen kesimleri birlikte karşı koymaya, zulme, katliamlara ve hak gasplarına karşı demokratik halk iktidarı için birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.