Anasayfa , Köşe Yazıları , Gün Gelir Yargıçlar Da İnsanlığa Karşı Suçlardan Yargılanır – Ercan Kanar

Gün Gelir Yargıçlar Da İnsanlığa Karşı Suçlardan Yargılanır – Ercan Kanar

“Kımıldamazsan zincirlerini hissetmezsin”

Arjantin’de dört eski yargıç 1976-1983 yıllarındaki diktatörlük döneminde yaşanan insan kaçırma, işkence ve cinayetlerin üstünü örtmek suçlarından dolayı Mendoze mahkemesinde 2014 yılında sanık olarak yargılanmaya başladılar. Yargılama kısa bir süre önce neticelendi ve Mendoze mahkemesi dört eski yargıcı “insanlığa karşı suç”lara karıştıkları gerekçesiyle müebbet hapis cezasına çarptırdı.

“İnsanlığa karşı suç” ulusalüstü insan hakları hukukunda soykırımla aynı derecede vahim bir suç olarak kabul edilir. Her iki suça da ‘suçların suçu’ denir. Her iki suç da, barışa karşı işlenen suçlardan ve savaş suçlarından daha ağır suçlar olarak kabul edilir. İnsanlığa karşı suç nerede, hangi sivil gruba işlenirse işlensin tüm insanlığa karşı işlenmiş suç olarak kabul edilir. Roma Statüsünü temel alan Uluslararası Ceza Mahkemesi bu suçun kapsamını genişleterek; göçe zorlamayı, sürgün etmeyi, gözaltında kaybı, seyahat ve yerleşim özgürlüğünü ihlal etmeyi, ekolojik değerlere yönelik ihlalleri de insanlığa karşı suç fiilleri kapsamında değerlendiriyor.

Yargıçların ve savcıların; Bangalor Yargı Etik Kurallarına ve Budapeşte Savcılık Meslek Etik kurallarına harfiyen uymaları gerekir. Peki bu nasıl olacak? Siyasi otoritenin emriyle idari birimler gibi çalışılmayacak. Bağımsızlık ve tarafsızlık ilkelerine uyulacak. Düşmanla savaş hukuku üretilmeyecek. Zihin taraması yapılmayacak. Muhaliflere karşı operasyonel faaliyet yapılmayacak. Hukukta zehirli ot kabul edilen siyasi otoritenin emirlerine, sahte delillere, gizli kara delillere itibar edilmeyecek. Gözaltı kayıplarında, işkencelerde, yargısız infazlarda, sivillere yönelik insanlığa karşı suç fiillerinde; görevi ve otoritesi ne olursa olsun, kim olursa olsun suçlular korunmayacak. Yargı adına yapılan faaliyette etnik köken, siyasi görüş, felsefi, ideolojik görüş, inanç, cins ayrımcılığı yapılmayacak. Tüm bu evrensel ilkelere uyulmazsa ne olur? Arjantin’deki dört yargıç gibi gün gelir “insanlığa karşı suç”lara karışıldığı gerekçesiyle yargı önünde hesap verilir.

DÜŞMANLA SAVAŞ HUKUKU

24-28 Temmuz’da Cumhuriyet gazetesi mensupları ve avukatları “sanık” kürsüsündeydiler. Yaptıkları savunmalarla sanık değil yargılayan oldular. İddianameye hakim olan zihniyetin “düşmanla savaş hukuku” olduğunu statükocu Dönmezer ekolünden gelen Prof. Duygun Yarsuvat dahi itiraf etmek durumunda kaldı.

2009-2010-2011 yıllarında KCK davalarında “düşmanla savaş hukuku uygulanıyor” dediğimizde hakkımızda suç duyurusunda bulunuluyordu. Birçok meslektaş dahi siyasi davalarda egemen olan zihniyetin düşmanla savaş hukuku anlayışı olduğu saptamamıza çekimser bakıyordu. HDP milletvekillerine, belediye eşbaşkanlarına ve HDP siyasetçilerine açılan davalarda da aynı zihniyet çok daha katı bir şekilde egemen oldu. CHP milletvekiline verilen ceza da HDP milletvekillerine verilen cezalar gibi düşmanla savaş hukukunun tipik bir yansımasıdır.

KIMILDAMALIYIZ

İsrail’in Gazze’de işlediği savaş suçları için savaş mağduru 500 Filistinli ve 50 sendika adına Uluslararası Ceza Mahkemesine başvuru yapıldı.

Jacgues Chirac’dan sonra, Fransa’nın yeni başkanı Macron’da geçmiş dönemde Fransa’nın Nazilerle işbirliği yaptığını kabul etti.

Kadına yönelik erkek egemen baskıyı daha da katlayacak olan müftülere de nikah kıyma yetkisi veren tasarı hazırlığını AKP iktidarı dillendirirken, Tunus’ta tersi yönde kadın hakları açısından olumlu bir gelişme oldu. Kadınlara yönelik her türlü şiddetin cezalandırılması yasası kabul edildi. Evlilik içi tecavüz de yeni düzenlemeyle suç sayıldı.

Kürdistan coğrafyasında yerli halkların yerleşim alanlarındaki kültürel, tarihi, toplumsal hafıza açısından, inanç özgürlüğü açısından değerlere ve tarihi yapılara kültürel soykırım zihniyetiyle 80’li 90’lı yıllardaki saldırılar hızlandı. Güney Afrika ise Anayasa gözden geçirme komitesinin önerisiyle engellilerin kullandığı işaret dilini 12. resmi dil olarak kabul etmeye hazırlanıyor. Biz de ise iktidar sadece halkın değil muhalif milletvekillerinin de ifade özgürlüğünü ortadan kaldıran meclis içtüzük değişiklikleri yapıyor.

Vicdan ve adalet yolumuzdaki engelleri aşmak için kımıldamalıyız.