Home , Köşe Yazıları , DÜŞÜRÜLEN RUS UÇAĞI, NEDENLERİ VE SONUÇLARI!- Marko KARAKAYA

DÜŞÜRÜLEN RUS UÇAĞI, NEDENLERİ VE SONUÇLARI!- Marko KARAKAYA

koseyazisi_yenisiteicin

Marko KARAKAYA

24 Kasım’da Türkiye, Suriye sınırında Rus uçağını angajman kurallarını ihlal ettiği gerekçesiyle vurdu. Bu durum öyle büyük yankı uyandırdı ki bir süredir kurulması beklenen hükümet ve hükümete kimin damga vuracağı tartışmalarını iç siyasette bir anda gündem dışı bırakırken, dünya genelinde baş gündem oldu. Emperyalist güçlerin uzun zamandır ana gündemlerinden olan Suriye meselesini, özellikle Rusya’nın 30 Eylül’den itibaren Esat’la yaptığı güvenlik anlaşması ekseninde  doğrudan askeri müdahaleyle sürece dahil olması daha fazla esas eksen haline geltirdi. Şimdi NATO üyesi Türkiye’nin Rus emperyalizminin aynı bölgede uçağını düşürmesiyle gerginliğin tüm odağı buraya kaydı.

Emperyalist Kapışmada Üstlenilen Rol: Tetikçilik!

Türkiye’nin Rus uçağını düşürmesinin nedenlerinün büyüklüğü kadar sonuçları da büyük olacaktır. Zira bu uçak düşürme hadisesi spontane, basit bir sınır ihlali gerekçesiyle gerçekleşmiş falan değildir. Bu bilerek, kasten, organizeli bir eylemdir. Ki Rus dış işleri bakanı S.Lavrov’da “önceden planlanmış bir saldırı” diyerek gerçek nedenlerin ciddiyetinin altını çizmiştir.

Gerçek nedenler diyoruz, çünkü şuan piyasaya sürülmüş tüm gerekçeler, bu eksende yapılan tüm tartışmalar gerçeğin üstünü örtmeye yöneliktir. Türkiye “angajman kuralı” gerekçesini son tahlilde ifade ederken, “Bayır-bucak Türkmenlerinin” bombalanması gerekçesi ise saldırının alt metni yapılmaktadır. Türk devletinin ne bayır bucak Türkmenlerini önemsemesinden kaynaklı bir misillemesi, ne de sınır ihlaline yönelik hassasiyetinşn sonucudur bu saldırı. Bunlar uydurulması gereken gerekçelerdir. Türk devletinin bu nedenlerle Rusya’yı karşısına alacak bir askeri saldırganlığa girmeye ne cesareti, ne bugünlerde kaybetmişte olsa da “devlet aklı” ne de çıkarları müsaade etmez.

Türkiye’nin bu askeri hamlesini ABD ve NATO’dan bağımsız, bir bütün Suriye ve Ortadoğu siyasetinde emperyalist kapışmalardan azade düşünmek mümkün değildir. Kuşkusuz Türk devletinin iştahlı ve kendinde özgünleşmiş politik çıkarlarıda bu hamleye güçlü bir zemin sunmuştur. Ancak şunun altını kalın çizgilerle çizmek gerekir Türk devletinin iştahlı ve saldırgan Suriye politikasıda tek başına bu hamleyi yapmasına olanak vermez. Güç dengeleri bunun mümkün olamayacağının en güçlü kanıtıdır. Türk devleti aklını yitirmiş olsa bile başka bir emperyalist odağa yaslanmaksızın Ruslarla karşı karşıya gelmeyi göze alamaz, almaz. Bu hamlenin ABD ve NATO ile birlikte kotarılmış bir hamle olduğunu, bu bağlamda Türkiye’nin sadece tetikçi rolü oynadığını, yani kendi heves ve ihtirasları için bu görevi üstlenmek için biçilmiş kaftan olduğunu belirtmeliyiz.

Rus Emperyalizmini Türk Gücü İle Test Etmek, Tartıya Çekmek!

Rusya Esat’la yaptığı güvenlik anlaşması ve bu anlaşmaya dayanarak emperyalist askeri saldırganlık politikası ile Ortadoğu’da stratejik bir hamle gerçekleştirdi. Suriye’de içinden çıkılmaz hale gelen politik ve toplumsal karmaşa, gerek emperyalist odakların gerek bölgesel güçlerin ve gereksede tüm dünya halklarının bu sorun karşısında nasıl bir politik konumlanış alacağını ciddi bir belirsizliğe ve tıpkı Suriye iç savaşının yarattığı karmaşaya benzer bir duruma iteledi. Herkesin herkesle ilişki geliştirdiği, herkesin herkesle çelişki yaşadığı bir kaos ve belirsizlik süreci yaşanmaktadır. Her ana gücün ve tali gücün karşılıklı taktik ilişkilere girdiği, geçici ittifaklar yaptığı ancak herkesin birbirine şüpheyle baktığı bir kaostan bahsediyoruz. Bu durumda belli olan tek bir şey vardır: Emperyalist güçler arasında ki keskin rekabet ve karşıtlık. Rusya, dünyada yaratılan İŞİD ve Cihadist umacasına dayanarak askeri-politik anlamda stratejik hamlesini gerçekleştirmiştir. İlk andan itibaren diğer emperyalist güçler ve Esat karşıtı bölgesel devletler bu hamleyi hızla kınamış, kaygı ve endişelerini dile getirmişlerdir. Ancak bu adım karşısında daha ötesine geçecek bir karşıtlık yerine bunu kendi politik hamlelerini gerçekleştirmenin aracına dönüştürmeyi yeğlemişlerdir. Ki bu anlamda bugün bomba yüklü uçağını Suriye semalarında rahatça uçurmayan emperyalist güç kalmamıştır. Suriye topraklarında emperyalistlerin askeri varlığı tam anlamıyla tesis edilmiş ve kamuoyu nezdinde normalleştirilmiş durumdadır. Bu normalleştirme operasyonunun tesis edilmesiyle birlikte, sürecin sert politik çarpışmaya ve askeri düzeyde elenselere evrilmesi ise uzun sürmeyecektir.

Türkiye’nin Rus ucağına yönelik hamlesi tam anlamıyla emperyalist güçlerin bir birine yönelik devletler düzeyinde ilk ciddi elensesi niteliğindedir. Suriye’de vekalet savaşı dediğimiz iç savaş, şimdi arka plandaki güçlerin doğrudan devreye girdiği daha ileri bir noktaya evrilmektedir. Rusların stratejik hamlesine karşı ABD ve NATO’nun boş durmayacağı, Rusya’yı belli testlere tabi tutarak nabız alarak tartmaya çalışacağı görülmektedir. Türk devleti bu bağlamda gönüllü bir tetikçi olmuştur. Ki Rus uçağını düşürdükleri dakikada NATO’yu toplantıya çağırarak koruma şemsiyesi talep etmiştir. Yaramazlık yapmaya razı bir çocuğun dükkan camını kırıp babasının arkasına saklanması gibi, uçağı düşürüp NATO’nun arkasına gizlenmiştir. Bu saldırıda ateşi eliyle tutmaya razı olan Türkiye’dir, ancak asıl saldırgan ABD ve NATO’dur. Gerçek neden ise Rusları tartmak, nabız almaktır. Bu durumda yapacağı hamleyi görme isteğidir.

ABD Emperyalizminin Bir Taşla Vurduğu Kuşlar!

Kuşkusuz TC’nin bir oyuna gelme durumu da söz konusudur. ABD emperyalizminin burada bir taşla birkaç kuş vurduğunu belirtmek gerekir. Birincisi, Türk devletinin bir süredir emperyalistler arası çelişkiye oynayan politik yaklaşımını berhava etmiştir. Bu bağlamda TC’yi mutlak şekilde kendi yönelim ve politikasına sadık hale getirecek, politik bağımlılığını derinleştirip pekiştirecek koşullara mahkum kılmıştır. Ki gelişmeler artık saflaşmaların billurlaşmasını dayatmaktadır. İkincisi, Türkiye’nin izlediği Suriye politikasında kendisiylede çelişen yanlarını kullanarak bu hamlenin kendisinden bağımsız atıldığı izlenimi verecek ve bir nevi Rusya ve Türkiye arasında dolaylı arabulucu rolü üstlenme görüntüsü oluşturacaktır. Üçüncüsü, Rusya’ya bu şekilde anlayacağı dilde net bir mesaj iletmiş olacaktır. Bunların hepsi hasıl olmuştur. Rusya’nın atacağı adıma bağlı olarak ABD konumlanacaktır. Bu noktada kendini zorlayacak ve hazır olmadığı gerginliklere ve çatışmalara girmeyeceği bilinmelidir. Bu durumda Rusya’nın çıkaracağı faturanın bir parçası olmak yerine, bunu Türkiye’ye kesmek büyük emperyalist güç için hiç sorun değildir. Yani Türkiye çıkacak fatura karşısında “satıldığı” duygusunu acı bir şekilde yaşama durumu ile karşı karşıya kalabilir. Mevcut dengeler ve emperyalist güçler arasındaki çelişkinin olgunluğu buna işaret etmektedir. Hemde olabildiğince mahkum olduğu ağababasına tarafından.

Düşen Uçağın Yaratacağı Sonuçlar Ve Olası Faturanın Adresi!

Türkiye üzerinden yapılan bu hamlenin üreteceği sonuçlar ise nedenler kadar önemlidir. Zira Türk devletinin karşısına aldığı güç nükleer silahlarıyla, askeri donanımıyla, ekonomik gücüyle, enerji kartlarıyla dünyadaki dengeleri değiştirme yeteneğine sahip emperyalist bir güçtür. Eski deyimle hala “süper güç” olan bir Rus emperyalizminden bahsediyoruz. Ki Rusya Putin-Lavrov ve Medvedev gibi en üst düzey devlet yetkileleri nezdinde yaşanan müdahaleye tavır almıştır. Açık bir düşmanlık ifadeleri kullanılarak uçaklarının düşürülmesi kınanmıştır. Artık “komşu ve dost ülke Rusya” ve “aile dostu Putin” yoktur. O cephe, verili politik konumlanışla tümüyle kaybedilmiştir. Böyle bir emperyalist gücün özelde Türkiye’ye çıkaracağı fatura olacaktır. Ki enerjide yaşanan bağımlılık, ticari faaliyetler ve bilhassa mütahitlik sektöründeki ilişkiler, Ortaasya üzerinden kotarılmaya çalışılan kolaylaştırıcı olanaklar gibi TC açısından can damarı olan açık ve gedikler söz konusudur. Buna kuşkusuz Suriye politikasını, Kürt meselesinide eklemek gerekir. Buraların her birinde Rusya, TC’yi zora düşürecek, politikasını gerçekleştirmesini hatta berhava olmasını sağlayacak güç ve olanaklara sahiptir.

Ama bundan öte Rusya’nın yapacağı hamlenin ABD ve NATO’ya vereceği mesajlar önemlidir. Rusya’nın bu mesele üzerinden aldığı mesajı nasıl iade edeceği emperyalist güç dengelerinin nasıl seyredeceğini, gerginliğin hangi noktalara taşınacağınında verisi olacaktır. Özellikle Suriye üzerinden Rusların elini olabildiğince serbest tutacağı şimdiden belli olmuştur. Yardım tırları adı altında gerçekleşen silah sevkiyatlarını, hatta Türk devleti menşeili gerçekten yardım içeren tırları vurmaya kadar işi götürecek elini serbest bırakma durumu söz konusudur. Yine Türk ve NATO uçaklarını hedefleyecek şekilde S-400 modern füzeleri Suriye’de konuşlandırma kararı almıştır. Bu hamleler Suriye üzerinden egemenliğini genişletme adımları olarak okunmalıdır. Viyana ve Moskova’da Suriye üzerine yapılacak toplantılarda da inisiyatifin ve yönlendirmenin kimin elinde olacağına dair bir süreç bu aşamada hızla örgütlenecektir. Rusya Suriye’de özellikle Türk devletini dengeleme ve daha fazla tarafsızlaştırma adına belirlediği politikayı terk ederek muhaliflere karşı daha sert bir konumlanış belirleyecektir. Esat’ın devam edip etmeyeceğine dair örtülü ve diplomatik dili terk edip Esat’ın varlığını pekiştirecek şekilde açık bir mücadeleyi tercih etme olanaklarıda bu vesileyle eline geçmiştir. Bu bağlamda kendi hamlelerini daha serbest ve meşru bir şekilde yapmayı son gerginliği kullanarak yaşama geçirme olasılığı fazladır. Türkiye üzerinden ABD ve NATO’nun askeri hamleyle test edilmeside yabana atılmayacak şeçeneklerdendir. Bu bağlamda benzer bir yöntemle Türk devletinin cezalandırılması beklenebilir. Ancak bu seçeneğin uygun koşul, iklim ve şartlarda kendi belirlediği zamanlama da yapılacağıda açıktır.

TC’nin Gözünü Karartan İhtirası Ve Algılama Sorunu!

Türk devletinin uçak düşürme meselesinde bir kez daha ne kadar uşak ruhlu ve kullanışlı bir aparat olduğunu görme fırsatımız oldu. Bir yandan planlanmış bir hamle yaparken diğer yandan bu hamleye karşı Rusya’nın gösterdiği sert tepki ve ABD-NATO’dan bu sertliğe karşılık gelecek sertlikte destek açıklamaması ve hiçbir bölge devletinden yanında olacak beyanların gelmemesi ile birlikte durumu yumşatmaya yönelik geri attığı geri adımlar, içler açısı zavallılığınıda göstermiştir. Cumhurbaşkanı ve başbakan nezdinde NATO üyesi olup yardım talep etmedikleri, arayıp izah vermedikleri tek bir emperyalist ülke kalmamıştır.  “Gerginliği tırmandırmayacağız”, “Rusya düşman değildir”, “Uçağın milliyetini tespit edemedik” açıklamalarına paralel olarak, Dışilerinden Genelkurmayına kadar Rusya ile kurulmaya çalışılan ve verilmeye çalışılan izahlar ön görülmemiş endişe ve korkunun ürünüdür. Kendi stratejik müttefiklerine “Ey AB, Ey BM, Ey Obama” diye kendini pazarlarken dayak yemeyeceğini nazının çekileceğini bilerek yalandan “efelenmeye” hiç benzemediğini, verilen tepkileri algıladıktan sonra fark etmişe benziyorlar.

Bu gelişme ciddi askeri ve politik sonuçların tetiklenmesine neden olabilecek bir gelişme olarak okunmalıdır. Burada en fazla zararı yine her zaman olduğu gibi tetikçilerin göreceğinede şüphe yoktur. Ancak meselenin Türkiye-Rusya gerginliği ile sınırlanmayacak bir emperyalist güç ve kapışmanın uzantısı olduğuda unutulmamalıdır. Aksi yaklaşım Türkiye’ye aşırı bir güç vehmetmeye gideceği gibi, bu da gerçeklikten kopuk bir değerlendirmeye ve tek yanlılığa neden olur.