ATİK Online Birlik Mücadele Zafer!
İsveç’te yürürlüğe girmek üzere olan yeni Anti-terör yasalarına karşı tüm duyarlı kesimleri tepki koymaya ve bu yasaya karşı açık mücadele etmeye, kamuoyu oluşturmaya çağrıda bulunuyoruz. Çünkü bu yeni yasayla birlikte; siyasi mültecilerin gelen talep üzerine iade edilmeleri, tutuklanmaları ve en temel demokratik haklarının ellerinden alınması sözkonusudur. Çünkü bu yasayla birlikte; faşizme ve gericiliğe karşı mücadele etmiş ve etmekte olan insanların İsveç’te veya herhangi bir AB ülkesinde suçları olmamasına rağmen tutuklanması ve ceza alması söz konusudur. Çünkü bu yasayla birlikte; Ortadoğu’da DAİŞ terörizmine karşı savaşanların İsveç’e gelmeleri veya dönmeleri sonucunda, örneğin ‘’başka bir ülkede silahlı örgüt elemanı olmak’’ gibi bir gerekçeyle tutuklanması sözkonusudur.
Yürürlüğe konulmak istenen yeni Anti-terör yasasının, İslamcı-faşist terör örgütlerine yönelik olacağı söylenıyor. Oysa bu tamamen bir uydurmadır. Bu terör örgütleri içinden bazıları bizzat AB ve ABD tarafından beslenen, destek alan örgütlerdir. DAİŞ ile TC Cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan’ın arasında gelişen ilişki de hepimizin bildiği bir gerçektir. Aynı şekilde Türkiye ve T. Kürdistan’ı topraklarında ‘’eğit-donat’’ proğramıyla eğitilen sözde ‘’muhaliflerin’’ nerede olduğu, neler yaptığı da bilinmektedir. Dahası bu terör örgütlerinin büyük sermaye sahiplerinin sınıfsal çıkarlarına darbe vurmayacağı, tam tersine sol ve sosyalist hareketlerin darbe vuracağı göz önüne alındığında yasanın çoğunlukla ve yoğun olarak kime karşı kullanılacağı da görünmektedir.
Yeni Anti-terör yasasının içeriğinde ayrıca, emniyet güçlerinin yetersiz kaldığı toplumsal olaylarda, kitlesel etkinlikler ve yürüyüşlerde askeriyenin güvenliği sağlayacak olması yer almaktadır. Bu yasa daha önce İsveç’te kullanılmaktaydı fakat 1931 yılında Almedalen’de grev yapan işçilerle dayanışmak için dönemin Komünist Partisi’nin düzenlediği yürüyüşe silah açılıp insanlar katledildikten sonra kaldırılmıştı.
Dostlar, yoldaşlar, duyarlı İsveç halkı,
Biz ATİK olarak bu yasanın hangi anlama geldiğini çok iyi biliyoruz, kime karşı ne için çıkarıldığının bilincindeyiz. Biz bu yasanın tecrübesini, Almanya devletinin faşist Türk devletiyle yaptığı gizli anlaşmanın sonucunda yaşadık. 15-16 Nisan tarihlerinde kurumumuzun aktivistlerine ve TKP/ML’li devrimcilere yönelik, Almanya’da yürürlüğe giren 129 a/b yasasının gerektirdiği gibi davranan Almanya savcılığının çağrısı üzerine beş ülkenin ortaklaşa ve eşzamanlı yaptığ anti-demokratik ve hukuksuz operasyonun sonucunda tutuklanan ve halen tutuklulukları devam eden 10 yoldaşımızın dava sürecinde edindiğimiz tecrübeyi demokratik kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz.
Bu anlamda hepinize çağrımızdır; gelin bu saldırıyı birlikte püskürtelim!
1 Ekim 2015
