ATİK Online Birlik Mücadele Zafer!
HOLLANDA | 21-03-2014 | 20 mart tarihinde yapmış olduğumuz habere ilişkin gelişmelerin öneminden dolayı haberimizi güncellenmiş haliylye tekrar sunuyoruz.
19 mart şecim konuşmasından sonra Hollanda’da gelişen toplumsal tepki öylesi bir boyut almıştırki, Wilders’ın parlamento fraksiyonundan iki milletvekili, Wilders tarafından ifade edilen bu ötekleştirici ırkçı söylemlerden dolayı, perşembe 20 ve 21 martta istifa etmişlerdir. Aynı zamanda 2010 yılından itibaren Den Haag şehri PVVmeclis üyesi ve yeni yerel seçimlerde tekrar seçilen bir üye’de istifasını vermiştir. Flevoland eyalet meclisin’den 4 PVV meclis üyesi ve Almere belediye meclisinden 8 PVV meclis üyeside cuma akşamı istifa etmiş ve PVV ile ilişkilerini kesmişlerdir. Avrupa Parlamentosu PVV vekili de istifa etmiştir. Yaklaşık 48 saat içersinde 4 Milletvekil, 9 belediye meclis üyesini ve bir AB parlementerini kaybetmiş olan PVV henüz bu gelişmeler hakkında hiçbir açıklama yapmamıştır!
Aynı zamanda Hollanda başbakanı Mark Rutte, Wilders tarafından Hollanda’da yaşayan Faslı’lar hakkında ifade ettiklerinin kabul edilemecek yanı olmadığını ve bu söylemlerin anayasaya aykırı olduğunu söylerken, cuma günü bakanlar kurululu toplantısından çıkan karar olarak tüm kabine adına konuşan Başbakan yardımcısı Asscher, bu olayın Hollanda siyasi tarihinde kara bir sayfa olduğunu belirterek böylesi söylemlere ve eğilimlerin toplumda yer edinemeyeceğini vurgularken, bu işin takibinin artık mahkemed olduğunu belirtirken, ilk defa bu denli taraf olmuştur Hollanda kabinesi.
Hollanda Başsavcılığı ülke çapında yapılan suçduyuru sayılarının binleri aştığını ve henüz sayısının tam ne kadar olduğunu hesaplayamadıklarını açıkladı.
Diğer yandan, siyasi partiler parlamentoda PVV hakkında toplantı isteminde bulunmuşlardır ve bütün siyasi parti liderleri topyekün tavır almışlardır. Sosyal medyada yapılan kampanyalar 70bileri aşmıştır. Birçok kurum ve kuruluşunda Wilders hakkında ırkçılık suçduyurusunda bulunmuş olduğu duyurulurken, Hollanda’da bulunan Merkezi Yahudi Kurulu Wilders’ın her nekadar Yahudi dostu olarak bilinmiş olsada, bu söylemleri asla kabüllenilmeyeceğini vurgularken, bunların tarihsel olarak başka kötü anıları canlandırdığını duyurdular.
Yapılan şuçduyuruların sayımı bittikten sonra savcılığın dava açması beklenilmekte.
Hollanda Türkiyeli İşçiler Federasyonu’nun (HTİF) tarafından yapılan Hollandaca açıklamada toplumsal dayanışma, duyarlılığa ve tepkisiz kalmamaya çağrı yaparken, ırkçılığa karşı mücadelenin yükseltilmesi çağrısını yapmıştır.
*************
19 mart yerel seçim akşamında partilileri ile seçim sonuçlarını bekleyen PVV başkanı Wilders yaptığı konuşmada kitlesine “Daha az mı yoksa daha çokmu Faslı istiyorsunuz Hollandada?” sorusuna var güçleriyle bağırarak partililerince “Daha az, daha az, daha az” yanıtı almasına ve bunun üzerine “Tamam halledeceğiz” yanıtı vermesi Hollanda’da hem yerel halk hemde göçmenler tarafından büyük öfkeyle karşılandı.
Twitter ve Facebook gibi sosyal medya’da kampanyalar açılmış ve şuana kadar 14bin insan Wilders hakkında suçduyursunda bulunacağını beyan etmiştir. Aynı zamanda Faslılar Ulusal Konseyi (LBM) ve Hollandalı Faslılar Ittifakı (SMN) Wilders hakkında ırkçılık suçduyurusunda bulunacağını bildirmişlerdir.
Yabancı basına’da yansıyan bu söylemler tepkilere yol açarken, kendini ifade hakkının sınırlarının nereye kadar olduğu tartışmaları tekrardan ele alınmıştır. Alman gazetesi Frankfurter Allgemeine Zeitung, Wilders’ın bu konuşmasını nazi Almanyasının propaganda bakanı Goebbels’ın 1943 de yapmış olduğu “Wollt Ihr den totalen Krieg?” sorusunu sorduğu konuşmaya benzetirken, Ispanyol El Pais gazetesi ise Wilders’ı xenofob ve anti-islamcı olarak değerlendirmekte.
Wilders aşırı sağcı, ırkçı PVV partisinin başkanıdır. Parti’nin tek bir üyesi vardır o da Wildersdır. Hiçbir şekilde demoktratik bir işleyişi olmayan PVV Islam ve Faslılar nezdinde tüm göçmenlere düşman tavır ve söylemleri ile tanınmakta. Her fırsatta bu ırkçılığı körüklemektedir. Parlamentodaki yaptıkları önerilerin çoğunluğu göçmenlerin haklarının kısıtlanmasına yöneliktir. Despot bir yönetici olduğu partisinden ayrılanlar tarafından bildirilen Wilders büyük bir Israel savunucu olduğu ve Amerikan İsrael lobisinden önemli düzeyde maddi yardımlar aldığıda bilinmektedir.
