ATİK Online Birlik Mücadele Zafer!
29 Temmuz’da, İngiltere’nin Merseyside şehrine bağlı Southport kasabasında bulunan bir dans stüdyosunda 3 kız çocuğunun, Ruanda asıllı, Cardiff doğumlu Axel Rudakubana tarafından bıçaklı saldırı sonucu öldürülmesi ülke gündemine oturdu.
Polisin, yaşı küçük olduğu için saldırganın ismini açıklamamasını fırsat olarak değerlendiren ırkçı ve faşist yapılanmalar, sosyal medya üzerinden göçmenleri ve Müslümanları hedef aldılar.
Faşist İngiliz Savunma Ligi’nin (EDL) göçmen ve Müslüman karşıtı eylem çağrısına uyan yüzlerce kişi, Southport’ta başlattıkları ırkçı eylemleri İngiltere geneline yaymaya çalışıyor. Rotherham şehrinde, göçmenlerin kaldığı bir otele taşla saldıran faşistler, oteli kundaklamaya çalıştılar. Farklı şehirlerde ise göçmenlik bürolarına ve göçmenlerin işyerlerine yönelik saldırılar artarak devam ediyor.
Göçmen düşmanlığı Southport saldırısından sonra başlamadı. Irkçı, faşist saldırılar yıllardır siyasi iktidarın hazırladığı siyasi iklimin ürünüdür. 14 yıllık iktidarında Muhafazakâr Parti hükümeti uygulanan yanlış ekonomi ve dış politikaların biletini göçmenlere kesmeye çalışmış, göçmenleri hedef tahtasına oturtmuştur. Hükümetin başta Ruanda Planı gelmek üzere süreç boyunca geliştirdiği yasal düzenlemeler ve kullandığı dil ile kışkırttığı göçmen ve mülteci düşmanlığı, bugünün yeni faşist paramiliter çetelerinin gelişim zeminini yaratmıştır. Yoksulluk, yoksunluk ve giderek ağırlaşan yaşam koşullarının sorumluluğunu göçmen ve mültecilere atan siyasi iktidar, bu saldırılardan doğrudan sorumludur.
Göçmen işçi ve emekçiler, kadınlar ve gençler!
Irkçılık ve faşist saldırılar giderek artıyor ve pervasızlaşıyor. Başkaca ülkelerden faşistler İngiltere’ye göçmen avına geliyorlar. Gençler ve yoksullar, bu demagojiden etkileniyor, emekçiler birbirlerine düşmanlaştırılıyor. Bugün yaşanan olayların sorumlusu devleti yönetenlerdir ve kullandıkları faşist parti ve örgütlerdir.
-Ancak tüm bu yaşananlara karşın İngiliz işçi ve gençleri antifaşist hareket içerisinde yer alarak, saldırılara karşı barikat olmaya çalışıyor. İşçi sendikaları üyelerine saldırılara karşı fiilen hareket geçme çağrısı yapıyor, faşistlerin toplanacağı yerlerde karşı eylem örgütlüyor. Bu çağrılar yerli toplumda karşılık buluyor ve birçok alanda anti faşist eylemler düzenleniyor.
– Bizler Türkiye ve Kürdistanlı göçmen işçiler, emekçiler, kadınlar ve gençler olmak üzere bütün göçmen ve mültecilere sesleniyoruz; Bugün yerli sınıf kardeşlerimizle, bütün uluslardan göçmenlerle anti-faşist birleşik mücadeleyi büyütmezsek, bu yeni faşist dalgayı kıramayız.
-DGB-Britanya olarak halkımızı duyarlı olmaya çağırıyoruz, bireysel eylemlerden uzak durmanızı ve toplumun örgütlü güçleriyle birlikte hareket etmeye, antifaşist eylemlere katılmaya ve göçmenlerin yanında durmaya çağırıyoruz.
Faşist partiler kapatılmalı.
Halkı kin be düşmanlığa sürükleyenler yargılanmalıdır.
Kahrolsun faşizm!
Yaşasın Halkların Kardeşliği!
Demokratik Güç Birliği Britanya
