Hükümetin çıkmazlarını meşrulaştırmıyoruz!
Emperyalist şantajları meşrulaştırmıyoruz!
Referandumu boykot ediyoruz!
IMF-AB-Hükümetin halk karşıtı politikalarının püskürtülmesi için!
Kapitalist egemenliğe ve emperyalizme bağımlılığın yıkılması için!
Halk mücadelesi ile sözünü söyleyecek!
SİRİZA-ANEL hükümeti “Batıya aitiz” seçim programına dayanarak halkı beş ay boyunca, müzakereler kapsamında sosyal ve çalışma hayatında var olan ortaçağ düzeninden “çıkış umudu” beklentisine soktu. Yani, halkın ve ülkenin soyulmasına neden olan, ABD ve AB emperyalistleri ile yapılan girişimlerle, halkların katili ve soyguncularını “müttefik”, halkın ve ülkenin atılımının, demokrasinin “garantörleri” olarak sunduklarıyla bunu yapmaya çalıştı.
Süreç içinde hükümetin hedefleri, çok hızlı biçimde boyun eğen bir çizgiye kaydı; Selanik programından ve halk dostu değişimlerden, “karşılıklı kazandıran anlaşmaya”, “onurlu uzlaşmaya” oradan “sancılı uzlaşmaya” buradan ise son günlerde bizatihi başbakanın güvence verdiği (ekim ayında hayata geçirilecek olan sosyal güvenlik kesintileri gibi) yeni halk karşıtı önlemleri içeren 47 sayfalık hükümet memorandumuna kadar ulaştık.
Bunlara paralel, hükümet önceki hükümetlerin Amerikan-Nato karşısında ki hükümlülüklerini yerine getirmenin ötesinde ABD’nin bölgede ki emperyalist savaş planlarına katkı düzeyini arttıran bir çaba içine girdi.
Çıkmaz içindeki bu politikanın bir sonucu olarak, halkı bütünlüklü karşısına alacağı kesin olan, aynı zamanda ise saldırıyı hayata geçirecek araç olma noktasında, emperyalistlerin beklentisini karşılayamayan hükümet, referandum ile halka gitme girişiminde bulunmaktadır. Bununla amaçlanan, kendi çıkmazını halka yüklemektir. Halkı barbar politikaların, yeni saldırıları ileri sürerek ve sistemin geleneksel güçlerinin güçlenmesine yol açan bir tuzak içine çekerek, halkı kurtarmaya gelen “sol hükümet” in rolünü kotarmaya çalışmaktadır. “Müzakere güçlerinin önerileri” ret edecek ve belli ölçüde meşrulaştıracak olan referandum önerisi kabul edilse dahi, hükümet kaynaklarına göre müzakereler, 30 Haziran Salı gününe kadar devam edecektir.
Müzakere süreci her ne kadar emperyalizme ve sermayeye bağımlı ve çıkmaz içinde olsa dahi, hükümetin çare olarak sunduğu referandum, bu güçler ve sistem partileri için de bir o kadar değerli ve kullanışlıdır. Hali hazırda ülke dışında ve içindeki güçler gerici gelişmeler için harekete geçirilmiştir. SİRİZA-ANEL hükümetinin başardığı, halkın elinin kolunun bağlanarak kızağa çekilmesi, yeni emperyalist bağların dayatılması ve toplumsal yaşamda ki faşist uygulamaların
yaygınlaştırılması için, korku derinleştirilerek “kurtarıcın” gösterilmesi çabaları yoğunlaştırılmasıdır.
YKP (M-L); halkı, hükümetin şantajlarına sırt çevirmeye çağırıyor. Referandum çerçevesinde, SİRİZA-ANEL hükümetinin arkasına takılmak direniş ve savunma hattı değildir. En iyi durumda olacak olan, hükümet memorandumunun, yani yeni saldırıların onaylanmasıdır. Bununla, saldırıların devamcısı olma arzusunda ki gerici güçlerin desteklenmesi sağlanacaktır.
YKP (M-L); halkı, ilk icraatı bağımlılık düzenine ve emperyalist ittifaka imanını ifade eden, halk dostu görünmeye çalışan çıkmaz politikaları meşrulaştırmamaya, aldatmacalara gelmemeye çağırıyor.
YKP (M-L); halkı, referandumu boykot ederek saldırıları ve emperyalist bağımlılığı meşrulaştırmamaya çağırıyor.
İşçi ve emekçi halkın haklarının savunulması, emperyalist-kapitalist barbarlığın alaşağı edilmesi, ülkenin bağımsızlığı, ülke işçisinin ve halkının kendi toprağının efendisi olması, halk ve gençlikle koparak onları bir kenara koyan “akıllılar” hükümetin sorunu değildir. Hele hele, koştura koştura, faşist Altın Şafak, aşırı sağcı milliyetçiler ile “hayır” cephesinde yer almaya çalışan “solun” sorunu hiç değildir.
Elbette, halkın çıkarı kara “evet” bloğu ile yani, barbar memorandum politikalarına hizmet edenlerle; halkı açlığa, işsizliğe, yoksunluğa ve çaresizliğe itenlerle, bütünlüklü bir çelişki ve çatışma içindedir. Halkımız için, SİRİZA’nın trajik çıkmaz politikalarının sonucu etkisizleştirilen halk hareketidir. Silahsızlandırılıp kenara itilen halkımız için, omurgasızların tekrar kendisine karşı birleşmesi öfkelendiricidir.
Gelecek günler halkımız için kritiktir. Halkımız her iki taraftan da devasa baskıya maruz kalacaktır.
Nihayetinde referandum olursa eğer, bugüne kadar bağımlılık düzenine hizmet edip, emperyalistleri “müttefik” ilan edenler, “ulusal onur” çığırtkanlığı ile halkı bombardımana tutacaklardır. “Hayır” çığırtkanlığı yapanlar referandum sonucunu, emperyalistler ile müzakerelere yeniden dönüşün ve yeni memorandum anlaşmasının imzalanmasında bir bilet olarak kullanacaklardır.
Emperyalistlerin ve yerli gericilerin bloğu da elleri bağlı beklemeyecektir. Halkı korku ikilemleriyle bombalayarak, korku ve endişeleri sömüreceklerdir. Bağımlılık ilişkisini ve ekonomik zorlukları kullanarak, yıllarca var olan egemenlikleri sonucu baskılarını yoğunlaştıracaklardır. Ellerinde tuttukları ve kontrol ettikleri bütün araçları kullanacaklardır.
Bunun için halkımız hazır olmalıdır. Gerek emperyalistlere ve araçlarına karşı gerekse de emperyalist politikaların yerli uygulayıcısı rolünü üstlenen hükümete karşı kararlılıkla ve mücadeleyle yanıt olmalıdır.
Halkımız ancak bu şekilde gücünü gösterebilir. Sokaklarda, hak talep eden kitlesel mücadelesi ile! Sahte referandum sandıklarında değil! Kendi çıkmazlarını aşmak dışında halkı hatırlamayanlara karşı, emperyalist bağımlılığa ve kapitalist egemenliğe karşı kendi mücadelesi ile kazanabilir.
YKP (M-L) Merkez Komitesi, Siyasi Bürosu
28 Haziran 2015