Home , Haberler , Suzan Zengin: 'Muhalif-Sosyalist Basın Susturulamaz!'

Suzan Zengin: 'Muhalif-Sosyalist Basın Susturulamaz!'

 İSTANBUL | 19 – 05 – 2010 | Bakırköy Kadın Hapishanesi’nde 9 aydır tutuklu olduğu halde mahkemeye çıkarılmayan ve hakkında somut hiçbir suçlama bulunmaya İşçi-Köylü gazetesi Kartal temsilcisi Suzan Zengin bir mektup yayımladı. Kendisine yönelik bilinçli bir komplonun devam ettirildiğini belirten Suzan Zengin, bu mektupla amacının komployu teşhir etmek olduğunu belirtti.

Mektubun tümü ise şöyle;

„Merhaba,

Mektubum sizlere ulaştığında bir komplo sonucu tutuklanmamın üzerinden yaklaşık 9 ay geçmiş olacak. Bu süre içinde henüz mahkemeye çıkartılmadığımı da hemen belirteyim. İddianame ve ilk duruşma tarihi açıklanalı da henüz birkaç hafta oldu.

 İlk duruşmanın tarihi 26 Ağustos 2010! Yani tutuklanmanın üzerinden tam bir yıl geçmiş olacak. Bunun, sorgusuz-sualsiz, peşin cezalandırma mantığının ürünü olduğu çok açık.

İnsanların bir yıl gibi uzun bir süre hiç mahkemeye çıkarılmadan hapiste tutulması bile tek başına, devletin kendi hukuku içinde dahi, açık bir hukuksuzluk örneği oluşturmaktadır. Ancak duruşma tarihine ilişkin sorun sadece bununla bitmiyor. Duruşmanın adli tatile denk gelmesi, bunun için de duruşmaya, görevli değil, nöbetçi heyetin bakacak olması gibi dezavantajlı bir durumda cabası!

 Duruşmaya ilişkin bu durumun yanı sıra, esas olarak iddianame üzerinde durmak istiyorum. İddianameye bakacak olursak, Umut Yayımcılık ve bünyesinde çıkan İşçi-köylü Gazetesi, Partizan Dergisi ve YDG “yasadışı” (ve haliyle) yani bu durumda çalışanları da “yasadışı” faaliyet yürütmüş oluyorlar! Çünkü bana yönelik olarak iddianamede gazete çalışmasının dışına çıkan, demokratik alan faaliyetlerini kapsamayan hiçbir “delil” yoktur.

 İddianameye “delil” olarak konulanlara birkaç örnek verecek olursam; Bunlar, yaşanan bir gözaltını haber vermek için arama ve buna karşılık –açıkça belirtilen şekilde- merkez büroya haber verilip-verilmediğini sorma vb. mahiyette yapılan –hem de gazetenin irtibat telefonundan- görüşmeler, büro kirası, elektrik, telefon faturaları gibi gazeteye ait olduğu açıkça belirtilen hesaplar ve gazetede yayınlanmış olan iki röportaj-haber! Ki bunlarda “suç unsuru” varsa zaten gazeteye dava açılmıştır, ikinci bir dava açılamaz, açılmamışsa zaten “sorun” da yok demektir, ayrıca kamuoyuna açık yayımlanabilecek röportaj-haberlerdir, böyle de yapılmıştır.

 Bunlar dışında bana dönük ne bir “kanıt” ne bir tanık ne de bir ifadenin yer almadığı bir iddianame ile, “yasadışı örgüt üyeliği” ile suçlanmaktayım.

 Buradaki niyet açıktır ki, muhalif basını ve çalışmalarını susturmak-etkisizleştirmektir!

Halka sistemin gerçek yüzünü göstermeyi-teşhir etmeyi kendine görev edinen muhalif (sosyalist) basının ve çalışanlarının meşruluğuna-haklılığına gölge düşürmektir!

 Ezilen işçi ve emekçilerden soyutlama, yalnızlaştırmak ve böylelikle sistemin gerçekliğinin geniş yığınlar tarafından anlaşılmasının-kavranmasının önünü kesmektir!

Ve bunu yaparken de, kendi hukukunu çiğnemekten bile çekinmemektir!

 Bu hukuksuzluk ise sadece benim komplo ile tutuklanmamda ve bir yıl süreyle mahkemeye çıkarılmamla sınırlı değildir. Umut Yayımcılık bünyesinde çıkardığı İşçi-köylü, Partizan, YDG vd. yayınları, mevcut sistemin hukuk kuralları çerçevesinde çıkarmaktadır. Yine aynı hukuk kuralları içerisinde devlet tarafından vergilendirilmektedir. Yani devlet finansmanının bir bölümünü de “yasadışı” ilan etmeye çalıştığı bu yayınların gelirinden elde etmektedir!

Bu durumda ortada bir “yasa dışılık” varsa, bu da devletin kendi hukuk kuralları içerisinde, bilgisi-izni dahilinde gerçekleşiyor demektir.

Kısacası devlet bana dönük bu iddianame ile birlikte aynı zamanda kendi kendini de suçlu ilan etmektedir! Bu mektupla amacım, komplo ile başlayan ve devam eden hukuksuzluğu, başta İşçi-köylü Gazetesi okurları olmak üzere, geniş kamuoyunda teşhir etmektir.  Bunun yanı sıra da –ve esas olarak- hiçbir komplo ve hukuksuzluğun, haklılığımızı-meşruluğumuzu ortadan kaldıramayacağını, muhalif-özgün basının susturulamayacağını, bir kez daha buradan haykırmaktı.

Suzan Zengin

Bakırköy Kadın Hapishanesi

Mayıs 2010′