AFRİN |19.02.2018| Rojava kantonlarından birisi olan Afrin’e yönelik işgal devam edeerken, Türk ordusunun kimyasal silah kulllandığı iddaları artıyor. Salih Müslim Alman gazetesi Junge Welt’e verdiği bir demecinde “Türk devleti klor gazı kullanıyor” ifadesine yer verdi. Müslim devamında, “Klor gazı Shiye civarında ve Rajo yakınlarında kullanıldı. Onlar bu silahları kollanmaya devam ediyorlar. Daha önce Bilbile civarında da klor gazı kullanılmıştı” dedi.
Afrin Hastanesi doktoru Ciwan Afrin, “bize gelen sivil yaralılarda klor gazı zehirlenmesinin semptomlarına rastlanıldı. Adı geçen yörelerde örnekler alınarak kimyasal gaz kullanımı kanıtlamak istiyoruz” dedi. 6 kişinin gazdan etkilendiğini ifade eden yerel yetkililer, görgü tanıklarının ifadelerine başvurduklarını, klor gazının Türkiye tarafından yapılan bombardıman sonrası yayıldığı bilgisini paylaştılar. Demokratik Birlik Partisi (PYD) temsilcisi Salih Müslim, klor gazının kullanıldığı bölgelerin bağımsız araştırmacılara açık olduğunu dile getirdi. Müslim verdiği demecinde Alman ve Amerikan hükümetleri başta olmak üzere batılı güçlerin kimyasal silah kullanımı konusuna ilgili olmadıklarını vurguladı. TC devletinin 1999 yılında PKK’ye karşı klor gazı kullandığı ispatlanmış, bu olaya enternasyonal alanda tepkilere yol açmıştı.
TC, Afrin’i işgal girişimlerini ÖSO adı altında cihadist ve gerici güçlerle devam ettirirken, bu gruplardan İslam Devleti veya Hai’at Tahrir Al-Scham’ın kimyasal silahlara sahip oldukları basına yansımıştı.
Savaş uzmanları TC devletinin işgal girişimlerinde savunma stratejisine geçiş yaptıklarına vurgu yapıyorlar. Bir aylık bir zaman dilimini geride bırakan TC’nin işgal girişimi askeri anlamda başarı elde edemediğine dikkat çekiliyor. Basına yansıyan haberlere göre Suriye Rejimi ve YPG güçleri arasında belli anlayış birliğinin oluştuğu ve Suriye güçlerinin Afrin’e gireceği yönünde gelişmeler yaşanıyor. Salih Müslim, Suriye Rejimi ile görüşmelerin olduğunu ancak belli bir antlaşmanın henüz sonuçlanmadığını dile getirdi. Müslim demecinde Suriye hava sahasının Rejim tarafından korunması gerektiğini ifade etti ve “ancak 2010 yılı öncesi şartlarıda kabul etmemiz mümkün değil, kendi kendine yönetim anlayışımızdan vazgeçmeyeceğiz. Rejim hala despot ve otoriter bir devlet amacında, burdaki halk bunu kabul etmiyor” dedi.