Home , Köşe Yazıları , Roboskî ve Paris neyse, Reyhanlı da odur!

Roboskî ve Paris neyse, Reyhanlı da odur!

metin aycicekMETİN AYÇİÇEK | 18 – 05 – 2013 |Psikolojik savaş, olağanüstü bir hız kazandı ve Reyhanlı katliamının sunumu taziyelerden de evvel tetikçi arayışlarıyla gündeme geldi. Parist e katledilen üç devrimci Kürt kadınının katlinde olduğu gibi, tetikçinin ayakkabı sayısına varana kadar ayrıntıda dolaşan devlet medyası olayın politik analizine hiç girmemiştir. Merkez medyada hükümetten önce potansiyel katiller teşhir edilmeye başlandı. Kimler yoktu ki listede: Esad yönetimi, Esad muhalifleri, İsrail, İran, hükümetin attığı barış adımını  engellemek isteyen iç ve dış güçler vb. Oysa merkez medyayı okuyarak listeye dahil edilmeyen ismi ortaya çıkarınca gerçek katile ulaşmak mümkündü: Hükümet.
Reyhanlı katliamının gerçek sorumlusu, tetikçiden bağımsız olarak AKP Devletidir. Önce hatırlayalım: Yıllarca Kürt halkının en doğal haklarına karşı acımasız bir savaş sürdüren AKP Devleti, Ortadoğu ya yönelik  büyük Türkiye olma sapık idealinin güdümünde Suriye ye karşı açtığı kanlı savaşta zaten benzeri katliamları Suriye içinde sürekli gerçekleştirmekteydi.
Şimdi dönüp, neden Türkiye? sorusunu sorabiliriz.
Yapısal olarak çok parçalı ve bir özgürleştirme ve demokratikleşme programından uzak olan Suriye muhalefetinin daha işin başından iç çatışmalarla iyice zayıfladığı ve etkisini giderek kaybettiğini biliyoruz. Özgür Suriye Ordusu isimli çapulcu gurubu Türkiye nin etkisinden bir hayli uzaklaşarak iyiden iyiye Suudi Arabistan şemsiyesi altına girdi. ABD nin geçmişte Kuveyt konusunda Saddam a yaptığı hile bu kez Erdoğan da tekrarlandı. ABD, önce  Ortadoğu nun büyük Lideri  diyerek gaza getirdiği bu Osmanlı kalıntısı kabadayıyı Suriye ye yönelik saldırısında yalnız bıraktı. Suriye bunalımında Rusya, Çin ve İran ın eli iyice güçlenirken, ABD-Rusya ilişkilerinde de Suriye konusunda giderek bir yakınlaşma söz konusu oldu. AKP Devleti Suriye politikasında uluslararası alanda ciddi bir yenilgi alarak ilk kez bu derece rezil rüsva oldu. İsrail le şike One Minute küskünlüğü ise yine ABD nin  kardeş kardeşe küsmez Erdoğan  komutu ile son buldu. İsrail in Suriye yi bombalaması karşısında sesini çıkaramayan Türkiye, Arap Dünyası nda da itibarını hepten kaybetti.
Sonucu ne olursa olsun bölgede bu savaşta eli güçlenen iki güç vardır. İran ve Rojava ile birlikte Kürdistan.
İran, Suriye ye verdiği destekle elini fazlasıyla güçlendirmiştir. Üstelik bu süreçte Rusya ve Çin ile ilişkilerini de yenilemiş, daha da güçlenmiştir. Ne Afganistan da ne Irak ta bir başarı elde edemeyen ABD nin ise Rusya ile yakınlaşması giderek daha da artmıştır. Ortadoğu ve Asya olanaklarını birbiriyle çatışarak tükenmek yerine, birbiriyle uzlaşarak talan etmek bu güçlerin işine gelmektedir. Kaldı ki ABD, geçmişte tehlike olarak kabul ettiği Hizbullah gibi İslami örgütlerle de helalleşip işbirliğini  yoğunlaştırdı. Sürecin bütününden İran rejiminin karlı çıktığı aşikardır.
Sürecin yarattığı önemli bir başka olgu, Kürtlerin artık bir özne olarak fiilen Ortadoğu politikalarının merkezine yerleşmesidir. Kürt sorunu geçmişte de bu ülkelerin politikalarının merkezinde idi. Ama artık Kürtler dört parçanın bütününde fiziksel bir güç olarak da varlıklarını gösterdiler. Kerkükü de terk ederek koşar adım geri çekilen Irak Merkezi Devleti Güney Kürdistan ın gücünü fiilen kabul ederken, Kuzey Kürdistan da büyük oranda Türkiye sömürgeciliğinin kontrolü dışına çıktı. Rojava nın özgürleşmesi açıktır ki sürece yeni denge olasılıklarını ve projelerini katmıştır.
AKP Devletinin dış politikadaki bu hızlı çöküşü, bölge dengelerinin Kürtleri de kapsayarak hızla değişmesi, PKK ideolojisinin bölgede Kürt Baharı nın kapılarını açarak sömürgeciliği tarihin mezarlığına doğru itelemeye başlaması  İşte Reyhanlı katliamının altında yatan nesnel gerekçeleri bu karmaşık politik gelişimler ve ilişkiler içerisinden aramak gerekir.
Ben BDP nin ilk refleksinde yansıttığı düşüncede değilim: Reyhanlı katliamının birinci dereceden müsebbibi, azmettiricisi, tahrikçisi, yataklık edeni, besleyeni, büyüteni, doyuranı AKP Hükümeti dir.
Yarın bir tetikçi bulunabilir, bu hiç de zor değildir. Bir tetikçi üretmek bu ülkede en kolay ve  alışılmış devlet etkinliklerinden sayılır.
Kamuoyunu yönlendirmek için emre hazır bekleyen ama hükümet sansürüne karşı gıkını çıkarmayan bir basın ordusu; Reyhanlı katliamı sonrası eğlence programlarını iptal etmek bile akıllarına gelmeyen bir görsel medya boşa beslenmiyor elbette bu ülkede. Halkların eşitlenmiş koşullarda özgür yaşayabilecekleri yeni bir dünya için yola çıkan barış savaşçılarına  Cehenneme gidin! diyebilecek kadar gözü dönmüş bir iktidarın, aleyhine dönen bölge dengelerini yeniden kendi lehine döndürebilmek için arı kovanına çomak sokmaktan çekinmeyeceğini bizatihi kendi tarihindeki örneklerden biliyoruz.
Evet Roboskî de olduğu gibi Reyhanlı Katliamı nın da birinci sorumlusu bu devletten başka biri değildir. Roboskî de, Paris de, Reyhanlı da aynı iğrenç sömürgeci inadın ürünüdür.