Home , Haberler , Polis YDK Aktivisti Deniz Gülünay'ı Kaçırmak İstedi

Polis YDK Aktivisti Deniz Gülünay'ı Kaçırmak İstedi

İSTANBUL | 22 – 10 – 2010 | Türkiye’de siyasi kadınlara yönelik daha önceleri sıkça rastlanan ‚taciz, tecavüz, kaçırılma‘ gibi insanlık dışı yöntemler, yeniden uygulanmaya çalışılıyor.

Deniz Gülünay da, bu yöntemlerin uygulanmaya çalışıldığı son örneklerden. Gülünay, geçtiğimiz günlerde kendisini polis olarak tanıtan kişiler tarafından kaçırılmaya çalışıldı. 1992 yılında da babası (Hasan Gülünay) gözaltına alınan Gülünay, 18 yıldır babasından da haber alamıyor.

14 Ekim günü Alibeyköy’deki evine giderken takip edilen Yeni Demokrat Kadın Hareketi aktivisti Deniz Gülünay, polis tarafından kaçırılmak istendi.

Eyüp Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunan Gülünay’ın babası da 18 yıl önce Tarabya’daki evinden Sirkeci’ye giderken gözaltına alınmış ve o günden sonra bir daha kendisinden haber alınamamıştı. Deniz Gülünay iki olayı karşılaştırarak, „18 yıl önce babamı katlettiler şimdi sıra bana mı geldi?“ diye sordu.

‘ZORLA ARAÇA BİNDİRMEK İSTEDİLER’

İHD İstanbul Şubesi’nde, Yeni Demokrat Kadın Hareketi üyesi Rahime Karvar, İHD Yönetim Kurulu Üyesi Sevim Kalman’la birlikte basın toplantısı düzenleyen Deniz Gülünay, yaşadıklarını kamuoyu ile paylaştı.

Evine giderken arkasından yaklaşan siyah renkli ve 34 BH 1845 plakalı Fiat Doblo marka aracın kendisini takip ettiğini fark ettiğini, arkasını döndüğü sırada ise araçtan sarkan bir kişinin kendisini tutup kaçırmaya çalıştığını anlatan Gülünay, tepki gösterdiğini, bunun üzerine de gözlüklü bir şahısın araçtan inerek kendisine, „gideceğin yere bırakalım“ dediğini aktardı.

„Bunun üzerine beni zorla araca bindirmeye çalıştılar. Ben de etrafımdaki kişilerden yardım istedim. Oradan geçmekte olan bir kadın ’ne yapıyorsunuz siz, hep böylesiniz‘ dedi. Kaçırmaya çalışan kişilerden biri de kadına, ‚gel seni de götürelim istersen‘ dedi. Etrafımdaki kişilerin ve tepkilerim üzerine araca binerek uzaklaştılar“ bilgisini veren Gülünay, olayın ardından Eyüp Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Deniz Gülünay, başına gelecek herhangi bir olaydan Emniyet Müdürlüğü’nü ve İstanbul Valiliği’ni sorumlu tutacağını da açıkladı.

‘18 YIL ÖNCE BABASINI ÖLDÜRDÜLER’

Deniz Gülünay’ın 1992 yılında babası Hasan Gülünay’ın yaşadıklarına da dikkat çekti. Tarabya’daki evininin önünde polis olduğunu söyleyen kişiler tarafından gözaltına alınan Hasan Gülünay’dan, o tarihten itibaren bir daha haber alınamadı.

Gözaltına alındığı da tanıklar aracılığıyla ispatlanan Hasan Gülünay’ın ailesi için, Türkiye’deki insan hakları kuruluşları ve uluslararası insan hakları örgütleri birçok kez devlete Hasan Gülünay’ın akıbetini sormasına rağmen 18 yıldır cevap alınamadı. Deniz Gülünay da, basın toplantısında yaptığı konuşmada, „18 yıl önce babamı katlettiler şimdi sıra bana mı geldi?“ diye sordu ve „Hiçbirinden korkmuyorum, mücadelemi sürdüreceğim“ ifadelerini kullandı.

İHD: ESKİ YÖNTEMLER GÜNDEME GELDİ

İHD Yönetim Kurulu Üyesi Sevim Kalman, düzenlenen basın toplantısında söz alarak, son dönemlerde tecavüz, kaçırma gibi cezalandırma yöntemlerinin yeniden gündeme geldiğine vurgu yaparak, endişeli olduklarını kaydetti. „Eski dönemlerde çok sık yaşanırdı bu olaylar. Bu ülkede özgürlük mücadelesi veren kadınların sık yaşadığı bir şey“ diyen Kalman, aynı politikanın yeniden yürürlüğe konulduğunu ifade etti.

Bu arada Gülünay’ın yaşadığı kaçırılma girişimiyle ilgili olarak da 24 Ekim pazar günü 12.30’da Taksim Tramvay Durağı’nda protesto eylemi yapılacak.

HASAN GÜLÜNAY KİMDİR?

1963 yılında Erzincan ilinin Kemah ilçesinde yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Hasan GÜLÜNAY henüz dokuz yaşındayken, yaşamını sürdürebilmek için İstanbul’daki akrabalarını yanına gelir. Camcı çırağı olarak çalışmaya başlar. Çalışkanlığı ve dürüstlüğüyle çevresinde sevilen bir kişi olur kısa sürede. On üç yaşına geldiğinde abisiyle birlikte bir camcı dükkanı açar. Ekonomik olarak rahat bir yaşam sürmesine rağmen, çevresindeki yoksulluğu ve geçmişte çektiği yoksulluğun sürekli onu rahatsız etmesi sonucu çevresindekilere yardım ederek onların sorunlarını çözeceği düşüncesine kapılır. Böylece onlara maddi yardıma yönelir. Bu maddi yardım kıskacında boğuşma onun işlerinin bozulmasına ve iflasına neden olur.

İflas ettiği yıllarda yükselen sınıfsal kabarış ve devrimci muhalefet onun öncüyle tanışmasıyla aynı yıllara denk düşer. Sorunların sınıfsal olduğu ve ancak Demokratik Halk Devrimi ile çözülebileceğinin bilincine varır. 1978 yılında öncüyle tanışır ve onun bir sempatizanı olarak bildiri dağıtma, afiş asma vb. faaliyetlerde bulunur. 1980 AFC ’siyle birlikte bağı kopar. Yeni örgütlenmiş ve siyasi olarak geri bir insan olmasına rağmen tüm gayretiyle yeniden bağ kurma çabası içine girer. Tekrar kendi işini kurmuştur. Ekonomik olarak rahattır. Fakat onun tüm çabası mücadele edebilmek için yeniden bağ kurmaktır. Tüm çabasına rağmen bunu başaramaz. Kendini huzurlu hissetmenin yolu olarak aranan devrimcilere barınacak yerler ayarlamak vb. yardımlarda bulunur.

Siyasi yetersizliğine rağmen bildiriler yazıp, sağa-sola atarak bir şeyler yapmaya çalışır. Yerel ve genel seçimlerde kendi yazdığı bildirileri oy pusulası olarak kullanır. Bildirilere imza olarak “Devrimci Şiddet” imzasını atar. Neden TKP/ML değil de “Devrimci Şiddet” imzasını attığı sorulduğunda “Bu bir eylemdir. Ben partinin örgütlü bir neferi değilim. Parti adını kullandığımda doğru olmayacağını düşündüğümden bu yolu seçtim.” şeklinde açıklamasını yapardı.

1983 yılına gelindiğinde yeniden ilişki kurabilmiştir. Fakat işler bir türlü kendi istediği gibi gitmez. Şimdi daha farklı bir çaba içerisine girer. Askeri faaliyette yer alabilme çabasındadır. Bildiri dağıtma, afiş asma vb. faaliyetler ona yeterli gelmez. İktidarın namlunun ucunda olduğunu haykırır ve askeri faaliyet için talepte bulunur. 1987 yılında arzuladığı ilişki olan Halk Ordusu’nun şehir faaliyeti için ilk adımı atmıştır.

Dürüstlüğü ve alçakgönüllülüğüyle çevresinde sevilen ve sayılan Hasan, ailesine oldukça bağlı onları gözünün bebeği gibi koruyan bir devrimciydi.

Türkiye halklarının gelişen devrimci mücadelesini bastıramayan devlet gün geçtikçe daha da pervasızlaşarak yargılı-yargısız infazlar ve gözaltında kaybetmelerle devrimci mücadeleyi kanla boğmaya çalışıyordu.

Hasan, 20.07.1992 günü Tarabya’da ki evinden Sirkeci’ye giderken gözaltına alınır. Gözaltında olduğuna dair aynı dönemde gözaltında olan Erol Çam adlı şahsın Hasan Gülünay’ı Gayrettepe’de gördüğüne dair açıklamalar yapmasına rağmen gözaltında olduğu kabul edilmez.  Dürüst, kararlı ve paylaşımcıydı. Bu kararlılığını gözaltındayken de sürdürdü. Bedeller ödenmeden Türkiye halklarının kurtulamayacağının bilincinde olan Hasan yoldaş işkencecileri ininde yenmeyi bildi. Bu şekilde, “Gözaltında Kayıp”ların batıdaki ilklerinden biri olarak ölümsüzler kervanına katıldı. (ANF/Kaypakkaya Partizan)