PARİS | 25 – 02 – 2009 | Paris’te, 21 Şubat Cumartesi günü DEKÖP-F tarafından „Baskı Yasalarına Hayır“ konulu bir panel düzenlendi. Panele konuşmacı olarak Nils Andersson, Av. Faik Taverdin ve DEKÖP-F adına bir temsilci katıldı. İlk sözü alan DEKÖP-F temsilcisi, kampanyanın hangi ihtiyacın ürünü olduğunu ve bu kampanyayla hedeflenen amacı açıkladı. Platform tarafından şimdiye kadar yürütülen çalışmalara değinen temsilci, bundan sonra gerçekleştirilecek eylem takvimini açıklayarak kitleye bilgi verdi.
Nils Andersson ise konuşmasında öncelikle 11 Eylül 2001 sonrası dünyada çıkarılan anti-demokratik yasalara değindi. Konuşmasını bu yasalar kapsamında cezaevlerinde yaşanan insanlık dışı uygulamalara vurgu yaparak sürdüren Andersson,.Avrupa’da uygulanan kontrol sistemine de değindi. Bu uygulamanın daha çok fişleme şeklinde gerçekleştiğini ifade eden Andersson, bu fişleme metotlarının ülkeden ülkeye değiştiğini dile getirerek dinleyicileri bu konuda bilgilendirdi. İnsanların özel yaşamlarına doğrudan müdahale edildiğini ifade eden Nils Andersson, „bir göçmeni ırkına, geldiği üleye, inancına ve devlete karşı tutumuna göre“ fişlediklerinin altını çizdi. Başta DNA testi ile ilgili yasa olmak üzere Fransa’da çıkarılan çeşitli baskı yasalarının diğer Avrupa ülkelerince olumlu karşılandığını söylerek bu ülkelerin de aynı şekli uygulayabilecekleri hakkında görüşler olduğunu dile getirdi. Mevcut krize de değinen Andersson, bunun Avrupa genelinde aha çok göçmenleri etkileyeceğini savundu. Ayrıca NATO’nun „güvenlik önlemleri“ ve bunların anti-demokratik yönleri hakkında da kitleye bilgi verdi. Nils Andersson, işçiler ve halklar arası enternasyonalizmin ön plana çıkarılması gerektiğini ve „göçmen işçi ve halkların bulundukları ülkelerdeki işçilerin demokratik hak olarak insanca yaşama isteklerine katkı sunulmaları gerektiği“ni dile getirdi. Andersson konuşmasını, „onlarla birlikte hareket edildiği taktirde enternasyonalizmin yaratılabileceğini“ ifade ederek sonlandırdı.
Ardından söz Av. Faik Taverdin’e verildi. Taverdin konuşmasında daha çok Fransa’daki göçmenlerin maruz kaldıkları baskılara yer verdi. Öyle ki Fransa’da 2008 yılında devletin „25 bin sınırdışı“ hedefini aşarak yaklaşık 30 bin göçmenin sınırdışı edildiğini dile getirerek sınırdışılardaki artışa dikkat çekti. Ayrıca sınırdışı edilme sürecinde göçmenlerin yaşadıkları kötü muameleler hakkında da bilgi verdi. Yine sınırdışı edilmek üzere gözaltına alınanların gözaltı sürelerinin uzatıldığını ifade eden Taverdin, iltica başvurusunda bulunacaklar için transit kampların oluşturulacağını söyledi. Devamında 20 Kasım 2007’de göçmenlerin haklarını kısıtlayan nitelikteki yasa hakkında bilgi verdi. Bu yasaya göre, ilticaya başvurular zorlaşacak, vize almak neredeyse imkansız olacak, aile birleşimi için şartlar ağırlaşacak ve dil zorunlu olacak. Bunun yanında, aynı yasanın bir sonucu olarak DNA testi gibi göçmen aileleri rencide edecek uygulamalar çokça görülür halde olacak. Son olarak Av. Faik Taverdin, göçmenlerin sahip oldukları haklar konusunda ve polisin hangi şartlarda, kimleri ve nasıl kontrol etme yetkisinin olduğu konusunda dinleyicilere genel bilgi vererek konuşmasını bitirdi.
Daha sonra kurum temsilcileri ve ardından da kişiler söz alarak görüşlerini ve/veya sorularını dile getirdiler. Panel, sorulan sorulara cevapların da sunulduğu toparlama bölümü ile sona erdi. Toparlama bölümünde birlik ve beraberlik mesajları verildi ve birlikte hareket etmenin önemine vurgu yapıldı.
Ahmet Kaya Kürt Kültür Merkezi’nde (AKKKM’de) DEKÖP-F tarafından düzenlenen panele yaklaşık yüz elli kişi katıldı.