FRANKFURT | 18-05-2016| Almanya’nın Oberursel kenti Hochtaunus Alevi Kültür Merkezi’nde 14 Mayıs tarihinde ‘Geçmişten Geleceğe Mayıs Değerlerimizi Yaşatıyoruz!’ konulu bir panel gerçekleştirildi. Partizan ve Nav-Dem temsilcilerinin panelist olarak katıldıkları etkinğe saygı duruşu ile başlandı. Saygı duruşunda AKM dedesi tarafından çıra yakılarak, sömürüsüz, talansız, katliamsız ve savaşsız bir dünya umudedildi.
Panelde ilk sözü alan Partizan temsilcisi, 6 Mayıs günü şehit düşen TİKKO gerillaları Haydar Arğal ve Murat Tekgöz şahsında tüm şehitleri anarak konuşmasına başladı. Partizan temsilcis TC devletinin niteliği üzerine yaptığı sunumunda, Osmanlının son günlerinde çıkarılan tanzimat ve ıslahat fermanları ile, uluslaşma süreci hakkında bilgiler verdi. TC egemen sınıflarının sermaye gaspı üzerinde şekillendiklerini anlatan temsilci, Ermeni soykırımının TC’de uluslaşma sürecinin en önemli sonucu olduğunu dile getirdi. Sırasıyla Koçgiri, Ağrı ve Şeyh Sait isyanlarına değinen Partizan temsilcisi, Dersim’de esasen bir isyandan ziyade bir direnişin olduğunu dile getirdi ve planlı bir isyanın olmadığını, TC devletinin soykırımcı geleneğinin bir parçası olarak imha ve inar siyasetinin, assimilasyon politikasının sonucu olarak Dersim soykırımına girişildiğini, kararın 4 Mayıs 1936 tarihinde alındığı için Dersim Tertelesinin anma tarihi olarak 4 Mayıs’ın önemli bir gün olduğunu dile getirdi. Mustafa Suphilerin katledilmesine değinen Partizan temsilcisi, Kemalistlerin daha o dönemde emperyalistlerle işbirliğine giderek, emperyalist işgale karşı gelişen halk ayaklanmalarını kontrol altında tuttuklarını ve yeni oluşan SSCB’ye karşı bir tampon bölge olarak işlev kazandığını belirtti.
Soykırımcı bir geleneği olan TC devletinin bu politikalarına karşı ’71 devrimci çıkışının önemli bir dönemeç olduğunu, Denizlerin, Mahirlerin ve Kaypakkayaların o süreçte faşist rejime karşı önemli adımlar attıklarını vurgulayan Partizan temsilcisi, İbrahim Kaypakkkaya’nın Kemalizm, Kürt Ulusal sorunu ve Türkiyenin devrimi noktasında ki görüşleri hakkında bilgiler verdi. TC sistemini faşizm olarak niteleyen Kaypakkaya’nın bu anlamda sistemin karşısında konumlandığını belirten temsilci, Kürdistan’da süren direnişte ardıllarının yer almasının, Kaypakkaya’nın ortaya koyduğu idoloji ile örtüştüğünü ve Kaypakkaya geleneğinin tereddüt göstermeden Kobane ve Rojava’da gücü oranında yer almasını bir görev bildiğini belirtti. Partizan temsilcisi, görevlerinin Türkiye devrimi için durmaksızın yürünmesi gerektiği ve tüm kesimlerin ortak mücadelesi ile faşizmin altedilebileceğini dile getirdi ve devrim sonrası ulusal kimlilerin ve inançların özgürlüklerine kavuşacaklarını dile getirdi.
Partizan temsilcisinden sonra söz alan Nav-Dem temsilcisi verilen şehitlerin önemini ortaya koyduktan sonra, şehitlerin bu anlamda savaşın gelişimi npoktasında kendilerine görev verdiklerini belirtti. Kürdistan’da süren savaşta TC devletinin esasta yenildiğini belirten temsilci, Türkiye Devrimci Hareketinde oluşan mayanın Kürdistan direnişinde tuttuğunu ve buanlamda Halkların Birleşik Devrimci Hareketi’nin selamlanması gerektiğini, bu hareketin yeni bir umut olduğunu dile getirdi. Bugünkü süreçte kısır tartışamalara girmeden esasın pratikte birlikte mücadele olduğunu vurgulayan Nav-Dem temsilcisi, Haki Karer hakkında bilgiler verdi.
Hochtaunus AKM Yönetimi adına konuşan bir temsilci ise, paneli önemli gösdüklerini, Alevi ve Kürt kitlesinin ortak mücadelesinin belirleyici öneme sahip olduğunun altını çizdi. Panel soru ve cevapların ardından yapılan değerlendirmelerle son buldu.