TÜRKİYE | 30 – 07 – 2011 | İnanılır gibi değil; Tekirdağ F tipi Cezaevi’nde yatmakta olan Muzaffer Öztürk bu güne kadar hayatının 26 yılını çeşitli hapishanelerde yatarak geçirdi. Karşı karşıya olduğu hukuksuzluğun sürmesi halinde ölünceye kadar da hapishanede kalacak!
Mahpusluğunun sarsıcı kısa öyküsü şöyledir:
1979 yılında örgüt üyesi olmaktan gözaltına alınan Muzaffer Öztürk, 12 Eylül Sıkıyönetim Mahkemesi’nce “İDAM” cezasına çarptırıldı. 12 yıl boyunca değişik cezaevlerinde idam edilmeyi bekledi. İdam edileceği günleri sayarken, İnfaz Yasası’nda yapılan bir değişiklikle şartlı olarak tahliye edildi. Ama sonra tekrar örgüt üyesi olduğu iddiasıyla tutuklandı, iki yıla yakın bir süre tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakıldı. Gel gelelim sonra yine tutuklandı, dört yıl içeride kaldı ve yine salıverildi. Ama kısa bir süre sonra yakalandı, sıkıyönetim mahkemelerinin görevini devralan DGM’ ce infazı yakılarak İLK ALDIĞI İDAM CEZASI MÜEBBET AĞIR HAPİS CEZASINA çevrildi.
Ağır sağlık sorunları olan Muzaffer Öztürk yıllardır tek kişilik bir hücrede tutuluyor. Bir insanın bunca yıl tek kişilik bir hücrede ( tabutlukta) tutulması diri diri mezara gömülmesidir. Bu uygulama idam cezasının zamana yayılmış daha da eziyetli bir infazıdır.
Yaşamının 26 yılını cezaevinde geçiren Muzaffer Öztürk eğer son tutuklamada üzerine atılan suçun cezasıyla cezalandırılmış olsaydı şimdiye kadar çoktan özgürlüğüne olacaktı. Ama o, iddia edilen suçun cezasını değil infazı yakılan cezayı yatmaktadır. Bu haksızlık giderilmediği sürece de belki ölünceye kadar hapishanede kalacak.
Bu adaletsizlik sadece Muzaffer Öztürk’ü değil, aynı durumda olan yüzlerce insanı da mağdur etmiştir. Yüzlerce insan aynı hukuksuzluk nedeniyle hâlâ cezaevlerinde tutuluyor.
Muhaliflerden intikam alma amacı güden bu hukuksuzluk ilgili yasada yapılacak bir cümlelik değişikle pekâlâ ortadan kaldırılabilir. Gel gelelim insan hakları ve demokrasi nutukları atıp duran hükümet kılını kıpırdatmıyor.
Acil sağlık sorunları yaşayan Muzaffer Öztürk’ün karşı karşıya olduğu bu hukuksuzluğun giderilmesi için yurtdışındaki birçok aydın, bilim adımı ve yazar, bir imza kampanyası başlattı. 4890 kişinin imzaladığı dilekçe bugün Başbakanlığa ve Adalet Bakanlığı’na gönderildi.
12 Haziran milletvekili seçimlerinde halkın büyük çoğunluğunun desteğini alan hükümete bir iş düşmektedir: Hukuk dışı ve gayr-ı meşru ilan ettiği 12 Eylül rejiminden geriye kalan, insan hakları ve evrensel hukuk ilkelerine aykırılığı aşikar düzenlemelerin kaldırılması. Cuntacıların yargılanması, zamanaşımı gibi hukuki engellere takılsa bile, atılacak adımlar ve değiştirilecek yasalarla hukuksuz bir dönemin hukuksuz uygulama ve sonuçlarına “dur” denmesi mümkündür.
Son yapılan referandumda kabul edilen anayasa değişikliğiyle sivillerin askeri mahkemelerde yargılanmasının önü kesilmesine rağmen 12 eylül askeri mahkemelerince verilen cezalar varlığını hala sürdürmektedir. 1991 yılında çıkarılan kısmi afla birlikte şartlı salıverilen bu hükümlülerin önemli bir kısmı, bu yasadan kaynaklanan infazın yakılarak kalan sürenin de yatılması gerektiği hükmü nedeni ile mağdur edilmektedir.
Muzaffer Öztürk başka bir hukuksuzlukla daha karşı karşıyadır. Hükümlü olduğu için yasal haklarını kullanamıyor. Çünkü vasisi yok. Hükümlü kişiler garip bir yasa nedeniyle ancak vasileri aracılığı ile haklarını koruyabiliyor. Ama devlet Muzaffer Öztürk’e vasi tayin etmiyor. Vasilik dosyası İzmir’le Tekirdağ mahkemeleri arasında bu güne kadar görülmedik bürokratik sorunlar nedeniyle sürünüp duruyor ve sonuç alınamıyor. Vasi tayini çok basit bir işlem iken, Muzaffer Öztürk söz konusu olunca tam bir yılan hikâyesine döndü; ne zaman ve nasıl sonuçlanacağı da belli değil!
Kamuoyunu ve hukuk çevrelerini bu hukuksuzluğa karşı duyarlı olmaya, hükümeti bu adaletsizliği gidermeye çağırıyoruz. Saygılarımızla 27/7/2011
Av. Sennur Baybuğa
Mahmut Alınak