Anasayfa , Köşe Yazıları , İsrail Filistinlileri Yine Bombalıyor!

İsrail Filistinlileri Yine Bombalıyor!

gazze-gazMÜCADELE GAZETESI: İsrail Siyonist faşist diktatörlüğü Filistinlilerin  kanına doymuyor. Katliamlarda sınır tanımıyor.  Bugüne dek  sayısız saldırı ve katliamlar gerçekleştirdi ve buna devam ediyor. 1948’den bu yana 66 yıldır her vesileyle saldırıyor. Saldırıları için ciddi bir nedenin olması da gerekmiyor…..

Tarihsel olarak Filistin topraklarında yaşayan Yahudiler çok küçük bir nüfus oluştururken İngiliz ve ABD desteğiyle 1948 de devletleştirildi. İsrail devleti öylece ortaya çıktı. Dünyanın her tarafında Yahudileri ve Yahudileşenleri çekerek Filistin’in topraklarına yerleştirerek  giderek topraklarını büyüterek bugünkü sınırlara geldi. Filistin’lileri kendi ülkelerinde azınlık duruma getirerek emperyalistlerin  örgütü BM’ce özerk olarak kabul edilen iki yerleşim yerine sıkıştırdı: Gazze Şeridi ve Batı Şeria’a!

Tecrit edilmiş,  bir açık hapishaneye çevrilmiş ve bununla yetinmeyerek 70 yıla yakındır savaş halinde bırakılmış ve her vesileyle uçak ve tanklarla bombalanarak harabeye çevrilen, çocuk, kadın, genç yaşlı demeden en vahşice saldırılarla katledilerek bir nevi soykırıma uğratılan bir durumdadır Filistin….

Bu son saldırı da bu saldırıların bir başka halkasıdır. İsrail, Filistin topraklarında yeni yerleşim yerleri açmaya başladı.  Batı Şeria’da Filistin topraklarına yeni yerleşim açan İsrail’li 3 yahudi gencin 12 Haziran da kaçırılıp cenazelerinin bulunması üzerine İsrail devleti direk hamas’ı sorumlu tutarak tehditler savurmuştu. Ve Batı Şeria’da  baskınlar düzenleyip, aralarında Filistin Meclis Başkanı Aziz Duveyk, milletvekilleri, eski bakanlar ve Hamas üyelerinin de bulunduğu 580’in üzerinde kişiyi gözaltına almış, Gazze’de onlarca noktaya hava saldırıları düzenlemişti. Ardından 2 Temmuz’da Doğu Kudüs’te Yahudi yerleşimciler tarafından kaçırılan Filistinli 17 yaşındaki  Muhammed Ebu Hudayr adlı gençin  diri diri yakılarak batı Kudüs’te cesedinin bulunması Filistinliler arasında tepkileri arttırdı. İsrail devletinin bu saldırıları ve Filistinli çocuğun vahşice katledilmesine misilleme olarak Filistinlilerin fırlattığı iki füzenin İsrail’in güneyinde bir sanayi sitesine düşüp 4 kişinin yaralanmasının ardından İsrail faşist diktatörlüğü Hamas’ı suçlayıp 29 Haziran’da Gazze Şeridi’ne hava saldırısına başladı. “Koruyucu Sınır” adı altında başlattığı saldırısında önceden tespit ettiği muhtemel füze atma yerleri, Hamas üst düzey ve militanlarının da bulunduğu yerleşim yerleri ve altyapısına tonlarca bomba yağdırdı.  İsrail ordusunun kendi açıklamasına göre bir hafta içinde 1.320 hedefi vurduğunu ve 3 günde 400 ton bomba yağdırdığını belirtmektedir.   Bu ağır bombardımanlarda, kazan ve yangın bombalarında çoğu küçük çocuk ve kadınlar olmak üzere daha şimdiden 172 insan katledilmiş, 1.267 kişi de yaralanmış, 2 binin üzerinde ev kullanılamaz hale getirilmiştir.

Bununla yetinmeyen Siyonist İsrail faşist diktatörlüğü 20 bin askerle kara operasyonuna başlayacağını ilan etti, 40 bin yedek askeri de “görev”e çağırdığını belirtti. Açıktır ki her geçen gün, her saat, dakika ve saniye daha fazla Filistinlinin katledilmesi demektir. Katliam üstüne katliam yaşatılacağı  demektir. Bunu Siyonist İsrail faşist diktatörlüğü açıkça ve pervasızca dile getiriyor. Başbakan B.Netanyahu ve ordu yetkililerinin yanı sıra, bazı İsrail parlamenterleri katliam ve soykırımcı düşüncelerini gizleme gereği bile duymuyor.

 Örneğin  Ayelet Shaked adındaki bir kadın milletvekilleri kişisel Facebook sayfasında şunları diyor:  “Bütün teröristlerin arkasında onları destekleyen onlarca kadın ve erkek var. Onların desteği olmadan bu teröristler amaçlarına ulaşamaz. Onların hepsi bizim düşmanımız ve onların kanı bizim elimizde olmalı. Bu öldürülen teröristlerin anneleri içinde geçerli. Annelerin oğullarının peşinden gitmeleri adil olur. Ölmeliler ve evleri yıkılmalı ki bir daha terörist yetiştiremesinler.” Bu zihniyetin ve bugüne kadarki pratiklerinin kendisinin terörist olduğu açıktır ve TC den de bunu biliyoruz. Özellikle çocuk ve kadınları katletmeyi hedeflemelerinin hesabı bu söylemleriyle bir kez daha açıkça ortaya çıkıyor.   Ayı sınıfın öğeleri ve aynı ideolojik hat ve mayada olanlar benzer şeyler söylerler. Irkçı, Şoven,  soykırımcılar amaç ve hedeflerini gizleme gereği duymuyorlar ve  Gazze’yi kuşatarak, saldırmalarındaki hesap kendilerinin itiraflarıyla ortaya  çıkıyor.

Gazze saldırısının altında yatan bir başka faktör de Gazze’nin henüz çıkarılmamış doğalgaz kaynaklarını kontrol etme arzusudur. Bunun için de Hamas’ın belinin kırılması gerektiği hesapları yapılıyor. 2000 yılında Gazze açıklarında bulunan yaklaşık 38 milyar metreküplük ve 4 milyar dolarlık gazdan sonra İsrail-Filistin çatışmasının temel nedenlerinden biridir. İsrail artan doğalgaz ihtiyacı için buraya göz dikiyor.

Araştırmacılar İsrail’in son yıllarda Doğu Akdeniz’deki Levant sahasında ülkeyi enerji ithalatçısından, Avrupa, Ürdün ve Mısır’a gaz ihraç eden ülke haline getirecek doğalgaz keşifleri yaptığını, “Ancak potansiyel bir engel şu ki Levant sahasındaki 3,5 trilyon metreküp gazın çoğu, İsrail, Gazze, Lübnan, Suriye ve Kıbrıs arasındaki tartışmalı sularda” olduğu belirtiliyor.

İsrail, 2009’da Hayfa’nın 90 kilometrelik batısındaki açık denizde keşfedilen Tamar sahasında 283 milyar metreküplük ve onun 47 kilometre güneybatısındaki Leviathan sahasında 530 milyar metreküplük rezerv buldu. Tamar‘da, Mart 2013’te üretime başlandı, Leviathan sahasının da 2017’de üretime geçmesi bekleniyor. İsrail Enerji Bakanlığı, 2015’te ülkenin enerji ihtiyacının yarısının, yerli doğalgazla karşılanacağını, 2017’de de net ihracatçı olunabileceğini açıklamıştı.

 Ancak,  Filistin, 1999’da British Gas (BG) ve ortağı Atina merkezli Lübnanlı Sabbah ve Kuri ailelerine ait Consolidated Contractors International Company (CCC) ile 25 yıllığına anlaşma imzalamıştı. Buna göre, offshore sahalarda arama hakkının yüzde 60’ı BG’ye, yüzde 30’u CCC’ye ve yüzde 10’u Filistin Kalkınma Fonu’na ait. Anlaşma, saha geliştirmesi ve doğalgaz boru hattı yapımını da içeriyor.

BG’nin lisansı tüm Gazze deniz sahasını kapsıyor ve İsrail’in gaz tesislerine bitişik konumda. BG, 2000’de Gaza Marine-1 ve Gaza Marine-2 olmak üzere Gazze Şeridi’ne 30 kilometrelik mesafedeki iki yere sondaj yaptı ve 603 metre derinlikte yaklaşık 38 milyar metreküplük rezerve ulaştığını açıkladı ancak henüz üretime başlanmadı. Filistin yönetiminin projeksiyonuna göre, yaklaşık 2.5 milyar dolarlık gelir getirecek ve İsrail’den elektrik üretimini azaltarak 560 milyon dolarlık tasarruf sağlayacak. İşte İsrail, Filistinin doğalgazını ve getireceği ekonomik geliri Filistinlilere/Gazze’ye bırakmak istemiyor. Gazze deniz sahasında geçen İsrail gaz tesislerinin “güvenliği” için de Filistinlilere saldırıp etkisizleştirme ve yerlerinde sürüp Yahudi yerleşim yerlerini genişletme hesaplarındadır. Son saldırılar bu hesaplar taşıyor…

İsrail bu pervasız ve dizginsiz saldırı gücünü militarist terörist diktatörlüğünde alıyor. Yahudi kökenli uluslar arası mali sermayeden alıyor. Bunun etkisinin olduğu ABD emperyalizminden alıyor. Dünya proletaryası ve emekçi kitlelerin örgütsüz ve dağınıklığından, Filistin halkın zayıflığından, parçalanmışlığından ve proleter sınıf hareketli bir önderlikten yoksunluğundan cesaret alıyor. … Sonuçta Filistin halkının yaşamak için kendi öz güçleriyle direnmek dışında başka seçeneği yoktur…. Gazze ve Batı Seria’da Filistin’lilere saldırıya son! Filistin’in İşgaline Son! Yaşasın Filistin halkının haklı savunma mücadelesi! Kahrolsun İsrail terörist  faşist devleti ve arkasındaki güçler!

14.07.2014