Home , ATİF , ATİF: „Irkçı PEGIDA Hareketine Karşı Toplumsal Muhalefeti Geliştirelim!“

ATİF: „Irkçı PEGIDA Hareketine Karşı Toplumsal Muhalefeti Geliştirelim!“

atiflogoATİF | 04 – 01 – 2015 | Almanya’da ırkçılık çeşitli isimler adı altında güçlenerek gelişmektedir. Eylül ayında başlayarak, ilk önce Holiganların ırkçı eylemleri, daha sonra da kendilerini Avrupa’nın yurtseverleri olarak ortaya koyan, bilinen bütün ırkçı ve faşizan hareketlerinin toplamının içinde yer aldığı yeni bir hareket ortaya çıktı. “Batının İslamlaşmasına Karşı Yurtsever Avrupalılar” olarak ortaya çıkan ve kısaltılmış adı PEGİDA bu hareket; Dresden, Bonn, Düsseldorf gibi bir çok ilde Pazartesi günleri eylemler düzenlemektedir.

Aşırı sağcı ve ırkçı futbol holiganları ve PEGİDA gibi oluşumlar, sistemik bir kangren haline gelen ve yeniden yükselişe geçen faşizan düşün ve eylem tarzının, gelişen toplumsal ırkçılığın son örnekleridir. “Biz halkız, Alman halkını biz temsil ediyoruz, Müslüman tehlikesine kaşı Alman halkını koruyoruz” gibi demagojik ve yalancı çarpıtmalarla Dresden şehrinde sokakları işgal edenler sıradan ve kendiliğinden gelişen bir kitle hareketi mensupları değiller. Üstelik Almanya’da Müslümanların en az tercih ettikleri ve somut olarak en az yaşadıkları Dresden gibi bir şehirde ‚Müslüman yayılmacılığı tehlikesi’nden bahsetmek abesle iştigal değilmidir? Toplumsal gerçeklerle asla örtüşmeyen, homojen toplumlar yaratma istemleri öne sürerek veya ‚Yahudi, Müslüman, Siyahi veya Yabancı fobisi‘ gibi çok tehlikeli düşünce ve hissiyat tarzları yaratarak, toplumu birbirine düşman etmeyi hedeflemektedirler. Emekçi halk kitlelerin beyinlerini zehirleyerek ve yapay toplumsal algılar yaratmak istiyorlar.

Almanya devlet bürokrasisi içinde var olan ırkçı ve faşizan eğilimler bir kaç on yıldır giderek güçleniyor. Özellikle 1990’lar sonrası, geçirdiği neo-liberal dönüşüme bağlı olarak, kendi içinde ’sosyal devlet‘ politikalarında hızlı bir aşınma sürecine girdi. Ayrıca emperyalist karakterli bu burjuva devletin, sermayeci ve politik yayılmacı gücünün Avrupa Birliği içinde ve küresel düzlemde hızla artmasıyla birlikte, Almanya toplumu içinde de sosyal şövenist eğilimler, ırkçı ve faşizan saldırganlıklar yeniden güçlenmeye başladı. Bu durum, ne zamandır bu ülkenin devrimci ve demokrat fikirli gerçek toplumsal muhalefet güçlerince zaten sıkça eleştiriliyordu. Ne var ki, bu eleştirel kanaatin haklılığının anlaşılabilmesi ancak NSU skandalı patlak verdiğinde mümkün olabildi. 4 Kasım 2011 tarihinde patlayan NSU skandalıyla ortalığa saçılan bilgi ışınlarıyla, Alman devlet bürokrasisi, güvenlik güçleri, hakim politik partileri, sermaye baronları ve medyatik güçler içindeki ırkçı ve faşizan zihniyetin kökleşme düzeyinin adeta röntgenleri çekiliyordu.

Alman toplumu ve devlet sistemi içinde ırkçı, faşist, paramiliter odakların kendilerine varlık zemini bulabilmesi başlı başına bir tehlikedir zaten. İstihbarat ve güvenlik birimleri, bürokratlar ve bazı politikacıların desteğiyle NSU’nun yıllarca örtülü ve yönlendirmeli bir şekilde göçmenlere ve göçmen kökenlilere yönelik seri katliamlar yapmış olması, bu devletin derin özü içindeki ‚kirli ve tehlikeli ilişkiler ağı’na işaret ediyordu. Bu kirli ve tehlikeli ilişkilerden arınmak şöyle dursun, sistemik güçler yeni biçimler, yeni taktikler ve yöntemler geliştirerek özellikle emekçi kitleler içinde ve orta kesimin alt gelir tabakaları içinde ırkçılık zehrini yüksek dozlu aşılamaya devam ediyorlar. Emperyalist-kapitalist ülkelerde giderek büyüyen “eskisi gibi yönetememe krizleri“ egemen güçleri giderek dümeni daha fazla sağa kırmakta buluyorlar. Bu sistemik ama örtülü güç odakları ırkçı ve faşizan düşün ve eylem tarzına medyatik ve kitlesel olanaklar sunarak onları fikirsel kundakçılar olarak sokaklara itiyorlar.

Irkçı düşüncenin etkisindeki kitleleri üst üste bindirilmiş linç kıtaları gibi öne sürmek en gerici burjuva egemenlerin, faşistlerin ve despot rejimlerin en iyi becerdikleri işlerdir. Yunanistan’da, Ukrayna’da, Macaristan’da ve şimdi de Almanya’da gelişen ırkçı, aşırı milliyetçi ve faşizan kitlesel hareketlere karşı yerli ve göçmenler olarak sokakları doldurarak, toplumsal karşıt mücadeleyi geliştirmeliyiz.

Irkçılık Bir Düşünce Değil, Suçtur!

Irkçı, Faşist Örgüt ve Partiler Yasaklansın!

Yaşasın İşçilerin Birliği ve Halkların Kardeşliği

ATİF – Almanya Türkiyeli İşçiler Federasyonu

Kontakt Adresse: Kaiser-Wilhelm Str. 284 47169 Duisburg

www.atif-online.org    E-Mail: atif@atif-online.org     Datum: 02. 01. 2015