HAMBURG | 19 – 03 – 2011 | Hamburg’da Demokratik kitle örgütleri türkücü Sağ ve aynı davadan yargılanan Özcan’a 10’ar ay hapis cezası verilmesi düzenledikleri basın toplantısıyla kınadılar.
Tunceli’de düzenlenen açık hava toplantısında, terör örgütü ve kurucusunu övdükleri gerekçesiyle Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi, tarafındanhakkında açılan davada türkücü Pınar Sağ ve aynı davadan yargılanan Mehmet Özcan’a 10’ar ay hapis cezası verilmesi, Hamburg’da düzenlenen ve Pınar Sağ’ında katıldığı bir basın toplantısıyla protesto edildi.
Hamburg’da Demokratik kitle örgütleri tarafından oluşturulan komite tarafında yapılan basın toplantısında türkücü Pınar Sağ ve aynı davadan yargılanan Mehmet Özcan’a verilen 10’ar ay hapis cezasnın sanata ve sanatçıya yapılmış olan antidemokratik bir uygulamanın halen Türkiye’de uygulanıyor olmasını büyük bir talihsizlik olduğu vurgulanarak, bugünkü iktidarda geçmiş iktidarların uygulamasını halkını demokratik açılım adı altında faşizan uygulamalarını devam ettirmektedirler diye ifade ettiler.
Hamburg’da bir araya gelen demokratik kitle örgütleri tarafından oluşturulan komite adına basın toplantısına katılan Çelik Döner’in sahibi ve Döner Kalite Derneği Başkanı Ertan Çelik, Pınar Sağ’ı özellikle bukadar baskıya rağmen onurlu ve dik duruşundan dolayı kutladığını belirterek, “ Biz yurtdışında yaşasak ta burda uzun yıllar kalsakta Türkiye’deki gelişmeler bizi yakından ilgilendirmektedir. Bizlerde o ülkenin bir parçası olarak oradaki gelişmelerin takipçisiyiz. Yeri geldiğinde oradaki anti uygulamalara müdahale etmek zorundayız. Kısaca Türkiye’ki gelişmelere seyirci kalmıyoruz ve kalamayızda. İşte tam bu dönemde başta Pınar Sağ olmak üzere, sanatçılara yönelik baskılar bir anlamda önemlidir. Bu neden önemlidir. Çünkü Türkiye’de ne zaman insan hakları ve demokrasiden bahsedilmişse tarihe baktığımızda çok iyi göreceğizki, en fazla katliamlar böyle dönemlerde yapılmıştır, en fazla gözaltına alınmalar yapılmıştır, en fazla insan haklarına karşı darbeler yapılmıştır. Kısaca 1990 yıllarına SHP ve DYP iktdar dönemine baktığımızda başlayan şeffaf karakollar, Kürtlerin haklarının tanınacığı ve insan hakları gibi kavramları kullanarak iktidara gelemiş olmalarına rağmen, en fazla köy boşaltmalarının yaşandığı, köy boşaltmalarıyla birlikte gözaltı furyasının olduğu bir dönem olmuştur. Sivas katliamı bu dönemde yapılmış, Gazi katliamı bu dönemde yapılmış, yani özellikle Türk hükümetlerinin icraatlarına baktığımızda, ne zaman insan hakları ve demokrasi den bahsetmişlerse tam tersine baskıların arttığı bir dönem olmuştur“.
Çelik, geçmişteki uygulamayla buünkü uygulama arasında hiç bir değişikliğin olmadığını söyleyerek, “Bugünde AK Parti çok ciddi iddalarla geldi. İnsan hakları, demokrasiden bahsetti. Kürt açılımından bahsetti, demoratik açılımdan bahsetti, ama tam bu süreçte bakıyoruz Kürt açılımıyla yıllrdır süren bir savaşta bugün bir barış sağlama çabası varken halkın iradesini yansıtan, halkın oylatıyla seçilmiş olan başta belediye başkanları olmak üzere Kürt siyasetçileri gözaltına alımış ve tutuklanmıştır. Diğer taraftan başbakan Erdoğan, HAMAS’ı meşru görürken, gerkçesi HAMAS’ın halkın iradesiyle seçildiğini, ama burda da Kürt siyasetçileri binlerce, hatta milyonlarca halkın oylarıyla seçilmiş olmalarına rağmen bunları içeri attırmaktadır. 8 Mart kadınlar gününde kadınlara saldırmaktadır, öürencilere saldırmaktadır ve özellikle demokratik kurumlara saldırmaktadır. Demokratik Haklar Federasyonuna yapılan son baskılar yoğun bir şekilde devam etmektedir. 8-9 ilde kapsamlı bir şekilde yapılan baskınlardan sonra 30’a yakın insan gözaltına alınmış bunlardan 8’i tutuklanmıştır. Tamda dediğim gibi bu süreçte Pınar Sağ ve Mehmet Özcan gibi sanatçılara karşıda yaklaşım bir tesadüf değildir. Evet şimdi soruyorum ne yapmıştır Pınar Sağ? Pınar Sağ bir etkinlikta İbrahim Kaypakkaya’dan bahsetmiştir. Peki kimdir İbrahim Kaypakkaya? İbrahim Kaypakkaya’dan bahsettiği için suçu ve suçluyu övmekten 10 ay cezaya çarptırılmıştır.
12 Mart döneminde estirilen o zulüm ve estirilen Faşizm sürecinde kendilerinin kurmuş oldukları mahkemeye bile çıkarılmayan İbrahim Kaypakkaya’yı yargılanmadan suçlu görmeye hakları varmıdır. Yani onların yasalarına göre bile bir insana suçlu deyip dememek ancak yargının karşısına çıkarmakla mümkündür. Ama onlar İbrahim Kaypakkaya’yı 3 ay Diyarbakır zindanlarında işkenceye almışlar ve 17- 18 mayıs 1973’te de işkencede katletmişlerdir. Aradan 40 yıl geçmiş olmasına rağmen bu gerçeklik sürekli gizlenmiştir.
Ama zaman geçti artık. AK Parti her nekadar susan, konuşmayan bir toplum istese de bu toplumda geçmişe olsun bugünkü baskılara karşı olsun baş kaldıran sanatçılarımız, aydınlarımız var. AK Parti her nekadar bir AKP tipi sanatçı, AKP tipi bir alevi, AKP tipi bir Kürt, AKP tipi gazeteci yaratmak istesede, bu topraklarda insan onuruna sahip çıkan, insanlık onuruna leke sürmemek için direnen sanatçılarımız da var. İşte bu insanlık onuruna sahip çıkan sanatçılar desteklenmelidir. Türk devleti istediği kadar demokrasiden bahsetsin. AKP istediği kadar demokrasiden bahsettsin. Kendi geçmişiyle hesaplaşmayan, kendi geçmişindeki katliamları ortaya çıkaramayan bir hükümetten demokrasi beklemek hayaldir. AKP iktidarı Kürt illerindeki toplu mezarların katillerini ortaya çıkarmadığı müddetçe, AKP hükümeti İbrahim Kaypakkaya gibi işkencede katledilmiş insanların dosyalarını açmadığı müddetçe gerçek bir demokrasiden bahsedemeyiz.“
Türkiye Cumhuriyeti tarihine baktığımızda özellikle sanatçılara karşı baskılar artık bir devlet politikası olduğu ortaya çıkıyor diyen Ertan Çelik, “ Dün Nazım Hikmet’e, Yılmaz Güney’e, Ahmet Kaya’ya uyguladıkları, Ruhi Su’ya pasaport vermeyerek ölüme gönderdikleri bu devlet politikası bugünde Pınar Sağ nezdinde onurlu duruşu olan sanatçılara uygulnmaktadır. Bunun bir tesadüf olduğunu söylemek mümkün değildir. Bu geçmişten beri bugüne devam eden antidemokratik bir uygulamadır. Bu uygulama dün nasalki sanatçılara karşı yapıldıysa bugünde Pınar Sağ’a yapılmaktadır. Bugün boğdurulmak istenen ses sadece Pınar Sağ’ın sesi değildir. Pınar Sağ nezdinde Türkiye’de gelişen muhalefetin sesidir. Demokrasinin sesidir. Özgürlüğün sesidir. Pınar Sağ gibi sanatçılar yargılamak yerine onlar daha çok desteklenmelidir. Çünkü onların çabası kardeşliğin ve barışın çabasıdır. Biz bundan dolayı Avrupa’daki kurumlar olarak özellikle Hamburg’da Almanya Demokratik Haklar Federasyonu ve Almanya Türkiyeli İşçi Federasyonu olarak Pınar Sağ’ın yanında olduğumuzu ve eğer Pınar Sağ’ın bu işlemiş olduğu suçsa bizde bu suçu burda bir kez daha işlemeye hazır olduğumuzu ve her koşulda bu tür sanatçılara ve toplumun diğer muhalif kesimlerine dayanışma içinde olduğumuzu burada belirtiyoruz“ diye ifade etti.
Daha sonra basın toplantısında 10 ay ceza alan sanatçı Pınar Sağ’da özelikle kendisini bu konuda yanlız bırakmayan basın emekçilerine teşekkür etti.
Sağ, sıkıntılarla dolu bir ülkenin sanatçısı olarak olaylara karşı sessiz kalamayacağını belirterek,“ Ülkemize baktığımızda bugün iktidarda AKP olabilir ama, bugünde dünden farklı değildir. Dünkü isimlere baktığımızda yine aynı isimleri görürüz. Sonuçta halkı ezmekten yana saf durmuş herzaman işçi sınıfını, köylüyü, emekçiyi görmezden gelmiş hala şuanda bile 500 liralık gibi bir asgari ücreti insanlara daytmış, bunun yanısıra insanların biz kadınlara bakış açısıyla bizleri sömürmeye çalışan, bize sadece 3 çocuk doğurun diyen bir zihniyet içinde varlığımızı, yüreğimizi kimliğimizi insan olma noktamızda sorgulayan, kadın olmamızı sorgulayan gerçekten çok zor bir iktidarla karşı karşıyayız. İşte bunun adı Faşizm“ diye konuştu.
Pınar Sağ, “Düşününki ben gece kapım çaldığında bir an önce diyorumki iki çocuğum Tuna ile Toprak umarım uyanmazlar, kesinlikle polis geldi diyorum. Her kapımın ve telefonum çaldığında bu kaygıları yaşıyorum. Yani Anadolu topraklarında bu sadece bana değil, artık herkes bu baskının altında. Bende bir birey olarak ve o ülkenin onurlu bir vatandaşı ve aynı zamanda da bir sanatçısı olarak herzaman kendimi o ülkenin savaşçısı olarak gördüm. Peki neyin savaşçısı olarak gördüm kendimi, bizler savaşa hayır diyen insanlarız. Bizler kan istemiyoruz, bizler ölümler istemiyoruz, bunlarıda hiçbir zaman onaylamıyorum. Bizler diyoruz ki, ülkemizde yaşayan , Alevi, Kürt, Türk, Ermeni bütün milliyetler kardeştir.
Ama bizler tabiki ezilenden yana olacağız. Ülkemizde okadar alıştk ki, insanların eğemenden yana saf tuttuğu, iktidarın peşinden giderek faydalanmaya çalıştığı ve sanatçıların özellikle iktidarı arkalarına almaya çalıştıkları öyle karmaşık bir süreç yaşıyoruz. Bu gelişmelerde sanatçıların dayanışmasını yanımda göremedim ne kadar yanlız kaldığımı gördüm. Ama halk noktasın bana verilen desteğide gördüm“ ded.
İbrahim Kaypakkaya’yı övmek benim ne haddime diyen Sağ, “İbrahim Kaypakkaya bikere genç yaşında koyduğu stratejilerle, halada bugün ben inatla onun değerlerinin göze alınması gerektiğini söylüyorum. Sadece sevme noktasında değilim bu kişisel bir zaaftır. Ben Kaypakkaya’nın verdiği mücadelenin araştırılmasını istiyorum. Kaypakkaya’nın 1973 yılında Diyarbakır işkencehanesinde kattledilirken, yargı önüne çıkarılmadan suçlu diye daha adı konmadan ve bir insanın ölümünün ardından şimdi bizler konuşunca, suçu ve suçluyu övmekten ceza alıyoruz. Ama ortada ne bir suç var ne bir suçlu var. Bugün cezaevlerinde çıkan katiller, dünya çapında katillikleri tescil edilmiş isimler cezaevlerinde çıktıklarında giydikleri gömleğin renginden markalaşıyorlar. Kaldıkları otellerde ona destek olanlar tarafından alkışlanıyor ve ağırlanıyorlar. Peki İbrahim Kaypakkaya gibi değerlerimiz ne yaptılar, ne istediler. Bu isimler sömürüye karşı durdular. Sınıf ayrımlarına karşı durdular. Ben daha önce yine bir ceza almıştım 17’leri savunduğum için. Şimdi yine savunmam dahi alınmadan bana 10 ay ceza verdiler. Bu ülkede hortumcular, tecavüzcüler bu kadar adi suçlar işleyen gaspçılar, hırsızlar, insanları gün ortasında kimliklerinden dolayı öldürenler bile savunma yapabiliyoken ben neden savunma yapamıyorum. Bu neyin kaygısıdır. Neyin korkusudur. 38 yıldır kapatılmaya çalışılan bir dosyanın korkusu mudur? Ozaman açacaksınız. Madem bu tarih yaşandı ve yaşatıldı, bundan sonrada tabiki bunlar tartışılacak ve konuşulacak. Ve ben şunu söylemek istiyorum, ben sadece iki çocuğumun annesi olarak bakmıyorum dünyaya. Ben dünyaya bütün dünya çocuklarını sahiplenerek bakıyorum. Ben dünyaya sosyalizme olan inancımla bakıyorum. Ben dünyaya Kaypakkaya’ya verdiğim değerimin altında yatan bilinçle bakıyorum. Ve ben diyorumki hiç kimse toprağından yurdundan isteyerek çıkıpta gelmez kendisine ait olmayan bu topraklara. Eğer sizler bugün burdaysanız bunun altında yatan çok ciddi sebepler var. İnsanlar işkencelerden parça parça edildi bugünde halen ediliyor, nekadar yok deselerde. İnsanlar en ağır koşullar altında cezaevlerinde ölüme bırakılıyorlar.
Bir ülkede aydınlar, sanatçılar konuşamayacaksa, bu kadar baskı ve zulüm içindeyse gerçekten çok kötü noktalara gitiğimizin göstergesidir bu. Benim ceza almam sadece Pınar Sağ olayı değildir. Bu olayı öyle görmek olayı küçültür. Bu Kaypakkaya’nın gücünün halen geçerliğini sürdürdüğünün bir göstergesidir. Ama açık yüreklilikle yine diyorumki, ben sölediğim ve söylemleimden hiç bir geri adım atmadım ve atmayacağım. Verilen 10 ay ceza mıdır. 10 aysa onuda yaşamayı bilirim. Ama bilinmeliki bizler inandığımız değerlerdende ödün vermeyiz.“
Yeni bir kaset çalışmasınında bitiğini söyleyen Sağ, “2 gün sonra ‚ Mavi Bir Düş‘ adlı çalışmam piyasaya çıkacak. Benim zincirlerimi kırdığımı düşündüğüm bir çalışma olarak görüyorum. Ama bunda da bekliyorum bakalım bu çalışmamda da hangi eserlerim yasaklanacak diye. Mavi bir Düş’ü cezaevi tutsakları için yaptığım bir çalışma. Gelirini de yine bu uğurda bedel ödeyenlere bırakacağım. “ diye ifade etti.
Düzenlenen basın toplantına katılan SPD Hamburg Eyalet Milletvekili Ali Rıza Şimşek ve Sol Parti Hamburg Eyalet Yönetim Kurulu üyesi İrfan Cüre’de Pınar Sağ’a desteklerini sunarak yapılan antiuygulamayı kınadıklarını belirttiler.
Pınar Sağ’ın Ceza aldığı Davanın geçmişi
Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, 29 Mart 2009 yerel seçimleri öncesinde Tunceli Belediyesi bağımsız başkan adayı Murat Kur tarafından düzenlenen açık hava toplantısına katılan Mehmet Özcan ve Pınar Sağ’ın, yaptıkları konuşmalarda terör örgütü TKP/ML TİKKO kurucusu İbrahim Kaypakkaya’yı övdükleri belirtiliyordu.
İddianamede, zanlıların „suç ve suçluyu övme“ suçu nedeniyle 2 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyordu.
İddianameyi kabul eden Tunceli Sulh Ceza Mahkemesi, davayla ilgili“görevsizlik“ kararı vererek, dosyanın Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesinegönderilmesine karar vermişti.
Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ise terör örgütüyle ilişkili olduğuiçin suç vasfının değiştirilerek, şüphelilerin „Terör örgütü propagandası yapmak“ suçundan 1 ile 5 yıl arasında değişen hapisle cezalandırılmaları talep ediliyordu. (Hamburg Haber)