Home , Köşe Yazıları , GREİF FABRİKA İŞGALİ: BİR ÖFKE DALGASI VE BİR “SAVAŞ ÇIĞLIĞI”

GREİF FABRİKA İŞGALİ: BİR ÖFKE DALGASI VE BİR “SAVAŞ ÇIĞLIĞI”

volkan-yarasir-100x1001VOLKAN YARASIR | 05-03-2014 | Greif fabrika işgali, sınıfın otonomisinin yaratıcı zenginliğini ve yıkıcı gücünü çıplak bir biçimde ortaya koydu.

Greif işçileri, bugün işçi havzalarında ve fabrikalardaki sınıfsal öfke ve kinin ulaştığı boyutu gösterdi.

Greif işçileri, hem bir tarihsel pratiği güncelleştirdi (özellikle 1968-1969’da işçi sınıfı yaygın bir biçimde benzer pratikler gerçekleştirmişti), hem de eylemin boyutunu yükseltti.

Özel mülk, kapitalizmin ontolojisini oluşturur. Greif işçileri, yarattıkları kapsamlı ve son derece iyi organize edilmiş fabrika işgal eylemiyle, kapitalizmin acıyan yerine vurdu ve vurmaya devam ediyor.

Greif işgali, sınıfın yıkıcı gücünü açığa çıkardı. “Sessizliğin” içindeki büyük öfke ve kini ve yaratıcılığı gösterdi. Greif işçileri, sınıfın kolektif belleğine kalıcı izler bıraktı. İzlenecek yol oldu. Yol açtı.

KOPUŞ, YENİ İVME

2013 yılı, Topkapı Şişecam işçilerinin fabrika işgal eylemiyle başlamıştı. 2013’ün son aylarında Fen-İş’le sınıf hareketi, yeni bir ivme kazandı. Kazova özyönetim deneyimi, bu sürecin önemli pratiklerinden biri olarak öne çıktı.

Fen-İş, Türkiye işçi sınıfının tarihinde gerçekleşen en uzun fabrika işgal eylemi ve direnişin okula çevrilmesiyle muazzam bir pratik oldu. Olmaya devam ediyor.

Greif, Fen-İş’ten “bayrağı” aldı ve bu pratiğin devamı olarak şekillendi. Greif eylemi, işgal pratiğini bir adım daha ilerletti, boyutunu ve mahiyetini derinleştirdi.

Krizin yıkıcı sonuçlarıyla birlikte, 2008’den başlayarak, işçi sınıfı bir dalgalanma ve hareketlenme içine girdi. Art arda doğan ve bir müddet sonra sönümlenen yaygın lokal eylemler gerçekleşti. Ağırlıkta spontane ve lokal düzeydeki işçi eylemleri bir anlamda sınıfın öfke patlamalarıydı. Ve sermayenin yok edici saldırılarına karşı ontolojik bir karşı duruştu. Birbirinden kopuk ve bağlantısız gibi görünen bu eylemler, 6 yıllık süreçte muazzam bir birikim oluşturdu. İşçi sınıfının organik karakteri ve toplumsal bir ilişkiyi ifade etmesi, her eylemin bir birikime dönüşmesine, dolayımlı ya da direkt birbirini beslemesine ve birbirini etkilemesine yol açtı. İçine girilen yüksek konjonktür bu yönü daha da öne çıkardı. Onlarca direniş, eylem ve farklı pratikler sınıfın kolektif ruhunu besledi ve şekillendirdi. Sınıf eylemlerden öğrendi.

Greif pratiği bir yönüyle bu birikimin en net ve en sert dışa vurumu oldu. Ve içine girilen dönemin ilk habercisi olarak dikkat çekti.

Greif fabrika işgali 2014 ve sonraki yıllarda sınıf hareketinin yönelimini, eylem biçimini, tarzını ve ruhunu etkileyecek bir içerik taşıyor.

SINIFIN KOLEKTİF GÜCÜ VE İRADESİ

Greif pratiğinin en dikkat çeken yönü, sınıfın kolektif inisiyatifinin açığa çıkarılması oldu. Bu aynı zamanda sınıfın kolektif aksiyonunun dışa vurumu anlamına geldi.

Greif işçileri taban örgütlenmeleri aracılığıyla sınıfın taşıdığı potansiyeli harekete geçirdi. Taban örgütlenmeleri bir yanıyla sendikalaşma sürecinin önünü açarken, diğer yanıyla çok yönlü bir saldırı olan taşeronlaşmaya karşı mücadelenin taşıyıcı organı olarak işlev gördü. Greif işçilerinin, işyerinde bulunan 44 taşerona karşı, 44 komite kurması ve sınıf içinde nüfuz etmesi, sınıfın enerjisini açığa çıkarması son derece önemlidir ve son derece zor bir örgütlenmedir.

Greif direnişinin diğer başarısı, toplusözleşme sisteminin hem sendikal bürokrasiyi besleyen, hem de korporasyona izin veren yönünün bertaraf edilmesidir. Greif işçileri kolektif bir müdahaleyle toplusözleşmenin sınıflar mücadelesinin önemli bir parçası olduğunu ortaya koydu. Böylesi bir inisiyatif, sendikal bürokrasiye karşı somut ve yıkıcı bir mücadeledir. Greif’ten sonra Zentiva işçisinin işten atılmalara karşı fiili gücünü devreye sokması, Greif’in açtığı yeni momentin ilk yansımasıdır. Greif, sendikal alanın bütününde işçi sınıfının iradesiyle nelerin gerçekleştirilebileceğini gösterdi. Greif işçilerinin sınıfın kolektif iradesi ve müdahalesiyle sendikal bürokrasiye karşı mücadelenin ne derece etkili olabileceğini ortaya koydu. Bürokratik kuşatma her pratikte parçalanmaya başladı. Sendikal bürokrasinin çürümüşlüğü ve blokajlarına karşı işçiler yıkıcı ve ön açıcı pratikler geliştirdi.

Greif işçileri hem fabrika içi, hem de fabrika dışındaki örgütlenmeleriyle ve yaptıkları eylemlerle, işverenin saldırılarını etkisizleştirdi ve net yanıtlar üretti. Sermayenin tüm tehdit, satın alma ve manevraları boşa çıkarıldı. Özellikle sınıfa cepheden bir saldırı anlamına gelen taşeronlaşmaya karşı mücadele ve bunun toplusözleşmeye yansıtılma çabası, Greif işçilerinin en büyük başarılarından biridir.

Greif’te mücadele sürüyor: Sert, sarsıcı, alt-üst edici ve ezber bozucu bir tarzda. Sermayenin, sendikal bürokrasinin ve devletin açık ve örtük saldırılarının artacağı bir konjonktüre girdik.

Greif işçileri yaptıkları eylemle “bir isyan çığlığı” atıyor. Eylem, sınıfsal öfke ve kinin somut bir göstergesi oluyor. Görev, bu isyan ruhunun parçası olmaktır. Greif’teki mücadele her ne pahasına olursa olsun kazanılmalıdır. Şimdi seferber olma zamanı. Marx Haziran 1848’den sonra şöyle bir değerlendirme yapar: Evet ayaklanma ama ayaklanmanın zaferi… Evet isyan ama isyanın zaferi! Greif’in zaferi, Türkiye işçi sınıfının nesnel ve öznel şekillenmesinde son derece önemli bir adım olacaktır. Greif işgali sınıf hareketinde yeni bir momenttir.