ABD’de »beyaz« ten rengi, bir renk değil, imtiyazlı bir egemenlik aracıdır
ABD Başkanı Barack Obama Mayıs ayı sonunda, hâlen New York’taki Federal Temyiz Mahkemesi’nde hakim olan hukukçu Sonia Sotomayor’u, ABD Yüksek Adalet Divanı adayı olarak açıkladı. [Sotomayor] görevini gönüllü olarak bırakan hakim Davids Souters’in halefi olacak.
Yüksek Adalet Divanı’nın 220 yıllık tarihinde 107 beyaz erkek ve 2 beyaz kadından sonra, ilk siyahî ABD Başkanının isteğiyle ABD hukuk ilminin Olymp [Dağı’na], New York Bronx’ta doğan, ama anne ve babası Puerto Rico kökenli olan bir hukukçı tırmanmış olacak. Puerto Rico, İspanyol-Amerikan Savaşı’nın sömürge ganimetiydi ve bizzat Sotomayor’un Ekim ayından itibaren üyesi olacağı Adalet Divanı’nın kararına göre, »ABD’nin parçası değil, mülküdür«.
Politik sağ güçler 54 yaşındaki hukukçuğu aşağılayarak, »tersinden ırkçılık yapan bir ırkçı« olarak nitelendiriyor ve kökeni nedeniyle »önyargılı« olduğunu iddia ediyorlar. Eğer böylesi tanımlamalar kullanılıyorsa, o zaman söz konusu olan tirajı veya izlenme oranlarını artırmaktan daha fazlasıdır. Gerçekte ise bu kampanya ile Sotomayor’un resmen ABD’nin en yüksek mahkemesine hakim olarak atanması için önkoşul olan Senato İstiması’na uygun cephane verilmektedir.
Aşırı sağcıların radyodaki sesi olan Rusj Limbaugh ve Obama’nın 2012’deki olası rakip adayı Newt Gingrich ile Cumhuriyetçi arkadaşı Tom Tancredo’nun Sotomayor’a yönlendirdikleri »ırkçılık« suçlamalarını ele almak gerçekten zoruma gidiyor. [Çünkü] her üçü de Meksikalı göçmenlere karşı yabancı düşmanı söylemlerle ünlendiler ve bu nedenle de Latino olarak adlandırılan ve ABD’nde en büyük halk topluluğunu oluşturanların büyük kesiminin Cumhuriyetçi Parti’den uzaklaşmasını sağladılar.
Sonia Sotomayor ile ilgili olan konu, ABD’nde etni için yanlış biçimde kullanılan »ırk« kavramının gerçekten »Latino«lar için gerçerli olup olmadığını dikkatli bir biçimde araştırmak için önem taşıyor. Yanıt çık kısa: Hayır. ABD’ndeki »Latino«lar veya »Hispanic«ler özgüvenleri hayli artmış olan bir dilsel ve kültürel halk grubu haline gelmişlerdir, ama inanılmaz geniş bir çeşitliliği temsil etmektedirler. Gerçekte bahsettiğimiz Latino’lar, yüzyıllar boyunca gelişmiş olan çok çeşitli etniler ve kültürler konglomerasıdırlar.
Aralarında, ortalama Afroamerikalılar’dan çok daha koyu tenleri olanlar vardır. Onlar Puerto Rico, Dominik Cumhuriyeti veya Meksika gibi ülkelerden gelmektedirler, ama »Latino’lar« başlığı altında toplanmaktadırlar. Bu gerçekten önce, »ırk« veya »etni«nin, ulusal düşüncenin belirlediği ve salt bir devlet sınırının aşıldığında değişebilen bir konstrüksiyon olduğu öğretisi çıkartılmalıdır.
Bugünkü bakıştan, sanki onyıllarca önce ABD’nde »Latino’lar« veya imtiyazlı bir egemenlik alanı olan »Hispanic’ler« hiç olmamış gibi görünebilir. Burada en azından doğru olan, bu terimlerin kullanılmamış olduğudur. Göçmenler, köken ülkeye göre tanımlanmışlardır. Ancak insanların yaşamları, deneyimler ve rüyaları, ailelerinin Puerto Rico, Panama, Ekvador, Arjantin veya Küba’dan gelmiş olmalarına bağlı olarak çok farklı olabilir. Hepsi bir biçimde »Latino«dur, ama dış görünüşlerinde bile beyaz, kırmızı, kahverengi veya siyahîdirler. Onların ailevî çizgileri ve genetik tarihleri İspanya’ya, İtalya’ya, Latin Amerika ve Afrika’ya kadar uzanır. Yani sonuçta »Latino«lar, ABD’ndeki anlamıyla bir »ırk« değiller, aksine dil ve çok kültürlü etkilerle belirlenmiş ve nefes kesici çeşitliliğe sahip olan bir halk grubudurlar.
Yüksek hakim makamına aday olan hukukçu bağlamında sürdürülen tartışmanın ironisi şudur; Sonia Sotomayor Bronx’da değil de, herhangi bri Latin Amerika ülkesinde doğsaydı, doğum kâğıdında beyaz tenini dokumente etmek için »blanca« yazılırdı. Ancak ABD’nde »beyaz« tanımı çok dar tutulan ve imtiyazlı bir egemenlik alanı olduğundan, o »person of color«, yani »renkli kişi« haline getirilmektedir.
13 Haziran 2006 tarihli Junge Welt gazetesi, S. 6
Almanca’ya çeviren: Jürgen Heiser
Çevirini Türkçe’si: Murat Çakır
| 17 – 06 – 2009 |