Anasayfa , Avrupa , Gabi Gärtner ile söyleşi: “Enternasyonalist İttifak, ilerici ve devrimci akımların hükümetin sağa kaymasına yanıtıdır”

Gabi Gärtner ile söyleşi: “Enternasyonalist İttifak, ilerici ve devrimci akımların hükümetin sağa kaymasına yanıtıdır”

ALMANYA |12.10.2016| Almanya’da yayımlanan Rote Fahne gazetesi (Kızıl Bayrak), Gabi Gärtner ile konuştu. Solingen’de yaşayan 38 yaşındaki Gabi Gärtner, MLPD Merkez Komite Sekreterliği üyesidir. MLPD adına yeni ittifak içindeki görüşmeleri Herne’de yaşayan 48 yaşındaki avukat Peter Weißpfenning ile beraber yürütüyor. Peter de MLPD Merkez Komite üyesidir. Röportaj Eylül ayında gerçekleştirilmiş olmasına karşın önemli noktalara vurgu yaptığı için paylaşıyoruz:

– MLPD birkaç aydır yeni bir ittifakın inşasına katılıyor. Söz konusu olan nedir?

Bu ittifak, ilerici, demokrat ve devrimci akımların Merkel hükümetinin açık bir şekilde sağa kaymasına ve devlet mekanizmasının faşistleştirilmesine karşı verdikleri yanıtıdır. Bu durumda dikkatimizi ve etkinliklerimizi odaklamamız gereken nokta, hükümet ve devlet mekanizmasında görülen o eğilimlere karşı kadın, çevre ve isyankâr gençlik hareketinden oluşan devrimci, antifaşist, enternasyonalist ve sınıf mücadeleci potansiyeli işçi sınıfı önderliğinde birleştirmektir. Toplumsal kutuplaşma, sadece sağcı bir ortamı kışkırtmadı, kitleler arasında devam eden ilerici bir ruh hali değişikliğini de teşvik etmiştir. Bu değişiklik son haftalarda, 9.000 çelik işçisinin grevleri, 300.000 kişinin TTIP ve CETA anlaşmalarına karşı gösterilere katılması ve mültecilere eziyet veren zorunlu ikamet yönetmeliğine (Wohnsitzauflage) vb. yaptırımlara karşı kitlesel eylemlerinin yoğunlaşmasında besbelli olmuştur. Fakat Almanya’daki solculuk ve devrimcilik kutbu halen çok bölünmüş durumdadır. Biz, Almanya’da 100.000 insanın devrimci potansiyele dahil olduğunu düşünüyoruz. Milyonlarca insan toplumsal alternatifler arayışı içindedir. Fakat birçoğu, medya ve devlet organlarının partimizin toplumsal izolasyonuna yönelik yürüttüğü antikomünist politikası nedeniyle MLPD hakkında hiçbir şey bilmemektedir. Yani söz konusu olan, proleter enternasyonalizm ruhuyla hükümetin sağa kaymasına karşı daha sıkı işbirliği geliştirmektir.

– İttifakın inşası nasıl gelişti? 

– Yer yer yıllarca sürdürülen işbirliği temelinde üç toplantı yapılmıştı; bu toplantılarda ittifakın çekirdeği oluşmuştu. Buna öncelikle AGİF (Almanya Göçmen İşçi Federasyonu), ATİF (Almanya Türkiyeli İşçiler Federasyonu), ADHF (Avrupa Demokratik Halklar Federasyonu), PFLP (Filistin Halk Kurtuluş Cephesi), Komala/İran Komünist Partisi, PYD Rojava (Rojava Demokratik Birlik Partisi), MLPD, REBELL, Radevormwald’daki Sol Forum (Linkes Forum) ve işçi ve sendika hareketinden, mücadeleci kadın, çevre ve isyankâr gençlik hareketinden birçok kişiler katılmaktadır.

Aynı zamanda antifaşist ve enternasyonalist alanlarda faaliyet gösterenleri temsil eden kişiler ve sanatlarda çalışanlar da, başka partilerin bazı üyeleri de ittifakta yer almıştır. Bu büyük umut veren, yoğun bir başlangıçtır; pekiştirilmesi gerekiyor. İttifak, bugüne kadar ittifak içindeki işbirliğinin ana konu ve hedefleri, temel ilkeler ve 2017’de yapılacak parlamento seçimine katılma konularında anlaşmaya varmıştır. Ayrıca ilk ortak mücadeleci bildiriler yayınladık. İttifak, Türkiye’deki faşist diktatörlüğün kurulmasından kısa bir süre sonra ortaya çıkan kutuplaşmış tartışma ve çatışmalarda, Köln’de ortak mücadeleci bir gösteri yürüyüşünü hayata geçirerek varlık ve güç gösterdi. Türkiye’de, Yunanistan’da, İspanya’da olduğu gibi birçok başka ülkede de bu tür ittifaklar oluşturuldu. Parlamento seçimine katılmak ittifakın amacı değil, hiç de sırf kısa vadeli politika açısından önem taşımaz; fakat seçim onun inşası için iyi bir fırsattır. İnsanlar seçimlerde siyasetle daha da ilgilenir ve kendini kamuoyuna tanıtmak ve propaganda yapmak için normalden çok fırsat vardır.

Biz bu konuda Lenin’in öğrettiklerine bağlı kalıyoruz; işte Lenin, “parlamentarizmin Almanya’da henüz siyasal bakımdan zamanını doldurmamış olduğu” sürece seçime katılmayı reddetmenin “çocukluk” olduğunu belirtiyor. Ve aynı zamanda “yeni, alışılmamış, oportünist olmayan, çıkarcı olmayan bir parlamentarizmi” yaratabilmek gerektiğini vurgular. Alman seçim yasası, seçime ittifak olarak katılma hakkını öngörmüyor. Dolayısıyla ittifak, seçime MLPD açık listesinde katılmaya karar vermiştir. Biz önceki seçimlere sırf parti olarak katıldığımız halde çeşitli ilerici örgüt ve kişilerin dayanışma ve desteğinden emin olabilirdik. Fakat bu sefer katılanların eşit hakları temeline dayalı işbirliği gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Her şeyden önce, bu ittifakın aday listelerinde uluslararası dayanışmayı, ilerici mülteci politikasını, antifaşist ve ırkçı karşıtı mücadeleyi, barış, özgürlük ve sosyalizm mücadelesini, işçi hareketinin sınıf mücadeleci kesimlerini, kadının kurtuluşu mücadelesini ve mücadeleci gençlik hareketini temsil eden kişiler yer alsın istiyoruz. İttifak listesini seçen herkes, sadece MLPD’yi değil, belirli bir siyasi akımı bütünlüğüyle seçmiş olur. Bu akım, kendisini birçok alanda gerçek sol toplumsal alternatif olarak görüyor. Söz konusu olan, gelecek birleşik cephe politikasına temel atmaya başlamaktır. MLPD Ağustos ayında ittifak adına Federal Seçim Dairesine seçime katılma kaydını yaptırmıştır. Artık bundan sonra yapılması gereken şey, ittifakı tabanda geniş çapta tanıtıp çalışmalarına insan kazanmaktır. Bunun için 2 Ekim’de Berlin’de yüzlerce delegenin beklendiği seçim kongresi düzenlenecektir.

“Biz profilimizi göstermekte, toplumsal kutuplaşmada tavır almaktayız”

– İttifakın hükümetin sağa kayması ve toplumdaki kutuplaşmaya bir yanıt olduğunu söyledin. Bu durum son dönemlerde nasıl gelişti ve daha neler beklenebiliyor?

– Emperyalist dünya sisteminin krize yatkınlığı daha da arttı. Bunun maddi sebebi ise dünya ekonomisinin son derece dengesiz bir halde olmasıdır. Emperyalist dünya ekonomisinde dünya çapındaki gelgitli duraklama hakimdir; bu duraklamada aynı zamanda yeni bir dünya ekonomik ve mali krizinin habercileri çoğalmaktadır. Çevre krizi engelsiz derinleşmektedir. Savaşlar ve siyasi krizler burjuva toplumlarının istikrarını sarsmaktadır. Burjuva mülteci politikasının krizi partiler yelpazesini tümden altüst etmiştir. AB derin bir kriz yaşamakta ve NATO, Suriye ve Ukrayna’daki savaşlar konusunda kendi içinde tamamen farklı görüşler sergilemektedir.

Bütün bunlar kitleler arasında siyasi ve toplumsal alanda derin güvensizlik doğurmuştur – ki bu, dünya çapında meydana gelen bir olaydır. 2008-2014 yıllarında yaşanan dünya ekonomik ve mali krizinin etkileri Almanya’da diğer ülkelerle kıyasla oldukça iyi bir şekilde dengelenebildiği halde, kitlelerin büyük bir kısmında hükümete karşı derin hoşnutsuzluk hakimdir. Angela Merkel ve Sigmar Gabriel yönetimindeki büyük koalisyonun içinde bulunduğu krizi giderek derinleşmekte; koalisyonun dağılma ihtimalini gerçekte gündeme getirmiştir. Bu gelişme özellikle son eyalet parlamento seçimlerinde besbelli olmuştur. Sachsen-Anhalt ve Mecklenburg-Vorpommern eyaletlerinden sonra, Berlin meclis seçiminde üçüncü defa büyük bir koalisyonun oluşmasının mümkün olmadığı bir durum çıktı. Almanya’daki parlamenter sistemde büyük koalisyonlar yıllarca hükümeti kurmak için son çare olarak görülmüştü. Büyük koalisyon parlamenter kriz yönetimidir. Fakat sözde büyük “halk” partilerinin kendi seçmenleri arasında sürekli olarak destek yitirmesi, bu nedenle de büyük koalisyonu oluşturma olanağının bile giderek daha çok kere imkansız olması, toplumun genel olarak istikrarsızlaşmasına sebep oluyor.

CDU/CSU ve SPD’den oluşan koalisyon tamamen sarsılmıştır. Hem CDU hem SPD tarihte bugüne dek olmadığı kadar az oy aldılar. Aynı zamanda gerici, ırkçı ve faşist AfD, seçime katılmayan, son yıllarda seçimde bir anlam görmeyen seçmenleri sandığa gitmesini başarmıştır. Seçime gitmeyen seçmenler potansiyeli arasında, yalnız sağcı seçmenler değil, solcu seçmenler de bulunmaktadır. Bu ilerici seçmen potansiyelini harekete geçirmek ve insanları siyasi alanda aktif olmaya yüreklendirmek bizim görevimizdir. Parlamentodaki partilerden ayrı daha sol yönlü toplumsal alternatif arayan herkes, bunu bulabilmeli. Biz bu konuda profilimizi göstermekte, toplumsal kutuplaşmada tavır almaktayız. Bu kutuplaşmadan, mutlak egemenliğe sahip uluslararası süper-tekellerin ve hükümetin sağa kaymasına karşı siyasi mücadele etmek için faydalanmaktayız.

Mutlak egemenliğe sahip uluslararası mali-sermayenin ve onun Almanya’daki temsilcilerine karşı her alanda mücadele yürütüyoruz: sömürün yoğunlaştırılması ve kriz yükünün işçi sınıfının sırtına yüklenmesine, devlet mekanizmasının faşistleştirilmesine, aşırı gerici ve faşist güçlerin teşvik edilmesine, yıkıcı çevre politikasına, gerici aile ve kadın politikasına, küçük ve orta boylu çiftçilerin gıda tekelleri tarafından boğulması ve baskıcı mülteci politikasına karşı çıkmaktayız. Fakat ittifak zıt kutup temsil etmekle kalmıyor. İttifak, proleter enternasyonalizmin yeni bir niteliğe kavuşması için verilen mücadelenin kazanımlarını (Kürt kurtuluş mücadelesiyle dayanışma anlaşmasında denendiği gibi), işçi sınıfının atılımcı mücadelesini, gençliğin geleceği için isyankâr mücadelesini vs. temsil etmektedir.

– Sık sık “Bütün sol güçler birleşsin” isteği dile getiriliyor. Bu konsepte ne diyorsun?

– Elbette ki, aralarında Sol Parti olmak üzere küçük burjuva solu taktik atılımımızın baş düşmanı değildir. Biz, Sol Parti veya DKP’nin bütün üyelerine veya diğer solculara mücadele temelinde birlikte çalışmaya açığız. Ne var ki sol partinin yönetimi ve üyelerinin büyük bir kısmı, parlamento etkinlikleriyle sınırlı reformist bir yol izlemektedir. Sol Parti haklı olarak şu ya bu haksızlığı eleştirmektedir ama sonra ne yapar? “Sosyal piyasa ekonomisi” veya “Sosyal devlet”le ilgili hayalleri yine canlandırmaya çalışıyor. Gerçek şu ki bu tür yaşam yalanlarının yeri kapitalizmin çöp kutusu olmalıdır. Bilinen burjuva partileri bu tür yaşam yalanlarından söz etmiyorlar, çünkü kitleler onları artık nahoş şeylerle bağlıyor. Neden sol bir parti bu modelleri bir daha cilalayarak sisteme yeniden umut bağlamaya kalkışsın? Biz kapitalizme yeni bir kan vermektense gerçek bir toplumsal alternatifi oluşturmak istiyoruz. Bu nokta, Sol Parti’yle enternasyonalist ittifakımız arasındaki esas farktır. Bu arada Sol Parti’nin seçim kampanya yöneticisi Matthias Höhn, partisine sunduğu seçim kampanya stratejisi taslağında, şu anda yürütülen politikaya alternatifin SPD ve Yeşiller koalisyonu olduğunu belirtti. Fakat öyle yeni koalisyon hükümeti gerçek alternatif olamaz. Bu iş, Sol Parti için tıpkı Yunanistan’daki Syriza’da olduğu gibi kötü bir biçimde sonuçlanacaktır. Bu arada Syriza, kendisini eskiden çok nefret ettiği Uluslararası Para Fonu, Dünya Bankası ve AB üçlüsünün talimatlarını uygulama işine vermekten başka bir şeyle meşgul değildir.

“Ne korkak tutuculuk ne kitlelerde oportünistçe kuyruk oluşturma”

– Bu kadar yoğun ittifak çalışması yüzünden katılan örgütlerin kendi bağımsızlığını kaybetme tehlikesi yok mu?

– Tabii ki böyle bir ittifakta, bütün katılımcıların kendi kimliğini koruyup geliştirebilmesi için yeterince olanak sağlanmalıdır. Bu yüzden MLPD, ittifak çalışmasının yanında bağımsız olarak gerçek sosyalizm için ve modern antikomünizme karşı bir taktik atılım yürütecektir. MLPD’nin ana şiarı, “Radikal sol, devrimci, gerçek sosyalizm için!” Aynı zamanda ittifakın inşası ve onun seçim kampanyasını aktif bir şekilde destekleyeceğiz. Aynı şekilde diğer örgütlere de, kendilerine özgü profille bağımsız çalışmalarını geliştirmeleri konusunda destek veriyoruz.

Taktik atılım MLPD için, eleştiri ve özeleştiri kampanyası kapsamında hem teorik hem pratik alanda gerçekleştirdiği kendini değiştirme süreciyle iç içe geçmektedir. MLPD söz konusu kampanya yoluyla proleter enternasyonalizmin yeni niteliğini uygulamayı ve çevre çalışmasını ikinci en önemli mücadele alanını yapmayı başarmıştır. Biz, insanlığın toplumsal sorunlarına esaslı çözüm bulma sorununda sorumluluk üstlenip gerçek sosyalizm için propaganda yapmayı MLPD’nin esas görevlerinden biri saymaktayız. Gerçek sosyalizm, bütün ileri görüş ve kazanımları sahiplenirken geçmişte yapılan hatalardan da ders çıkarır. İşte MLPD’nin yeni toplumsal rolü, özünde bunu gitgide daha iyi yerine getirebilmesinden ibarettir. Biz işçileri sosyal ve ekolojik sorunların bütünlüğü temelinde işçi atılımı yolu için kazanıyoruz. Proleter bir mülteci politikasını yürütüyoruz, proleter enternasyonalizmin yeni niteliğinin kazanımlarını ve devrimci dünya örgütü ICOR’u güçlendiriyoruz. Gençliğin isyankarlığını teşvik ediyor, REBELL örgütünü gençliğin kitle örgütü haline getirilmesini ve çocuk örgütü “Rotfüchse”leri güçlendiriyoruz. Her türlü faaliyetimizde, gerçek sosyalizmi toplumsal alternatif olarak kökleştirmek gereklidir. Bu yüzden taktik atılımda en önemli belgelerimizin biri – güncel seçim programımızın yanında – güncelleştirilmiş parti programımızdır; on binlerce adetini yaymak istiyoruz. Bu program, Marksist-Leninist Parti’nin şimdiki aşamadaki sınıf mücadelesinin programıdır. Bu programla özellikle gençler olmak üzere yeni insanları örgütlü olarak yürüttüğümüz mücadeleye katılmaya ikna etmek istiyoruz. Taktik atılımın başarısının esas ölçülerinden biri, birçok insanı bu yoldan siyasi alanda pasif kalma tutumlarını bırakıp örgütlü faaliyete geçmeye ikna etmeyi başarıp başarmadığımızdır. Bu yüzden bizim seçim kampanyamız, burjuva partilerinin milleti televizyon reklamlarıyla, sohbet programlarıyla ve eşantiyon malzemelerle sersem ettikleri propaganda savaşından tamamen farklı geçecektir. Biz düzenlenen gösteri yürüyüşleri ve benzeri faaliyetlerde ve kitlelerin pratik çalışmasında yer alıp, bu şekilde enternasyonalist ittifakın özelliğini kitlelerde belirginleştireceğiz. İşin önemli bir yanı, üyelerimizin önümüzdeki dönemde, pratik faaliyetleri ne varsa hepsini ittifakın güçlendirilmesiyle sıkı bağlamda yürütebilmeleridir. Bu ilke, son haftalarda yapılan gösteri yürüyüşlerinde bazı kentlerde henüz uygulanmamıştır. Biz marksist-leninistler, kitleler arasında yaptığımız özenli günlük çalışmaları kapitalist sistemin yaşam yalanlarına karşı ideolojik bir mücadeleyle birleştiriyoruz; bunun için kapitalizmi köklü bir şekilde eleştiriyor, komünist özgürlük ideolojisi için ikna etmeye çalışıyoruz. Kapitalist sistemin bütün ana sorunlarının sistemin bünyesinde bulunduğu gerçeği üzerine açıklık sağlamalıyız.

İnsanlığın bütün önemli sorunlarını çözmek icin emperyalizmi ortadan kaldırıp sosyalizmi inşa etmek gerektiği gerçeği üzerine açıklık sağlamalıyız. Bunun için kitlelere, onları toplumsal alternatiften uzak tutan set olma görevini yapan modern antikomünizme baş etmelerine yardım etmeliyiz. Bunun için önümüzdeki sene “Ekim Devriminin 100. Yıldönümü”nü ve ICOR onun hakkında yürüteceği kampanyasını bu anlamda değerlendireceğiz. Çünkü bu devrim ne de olsa proleter devrimin ve sosyalizmin inşasının, ekonomisi çok geri kalmış bir ülkede bile nasıl mümkün olduğunu göstermiştir. Dolayısıyla taktik atılımın can damarı ve MLPD’nin yerine getirmesi gereken yeni başlıca görev, bir tarafta bağımsız siyasi çalışmaları ile diğer tarafta ittifakın inşası için tam sorumluluk taşıması arasındaki diyalektiği hayata geçirmektir. Böyle yeni bir görevin büyük bir eğitim ve kendini değiştirme süreciyle iç içe olduğu doğal bir olaydır. İttifak üyeleri karşısında yeni fikirlerden uzak şematizm, korkak tutuculuk ve sekter davranışlar göstermemek gerektiği gibi, kitlelerde oportünistçe kuyruk oluşturma ve MLPD ile ittifakı bir tutma yaklaşımları da aşılmalıdır. Bunun en iyi şekilde başarılacağından eminim.