„Denemekten vazgeçene kadar
kaybetmiş sayılmazsınız.“ [1]
„Dünyada bizim için bir yer yoksa, o zaman başka bir dünya yapılmalıdır.
Öfkemizden ibaret gereç ve saygınlığımızdan ibaret malzemeyle.
Hâlâ birbirimizle buluşmalı, birbirimizi daha iyi tanımalıyız.
Eksik olan, gelecektedir….“
Meksika Güneydoğusu dağlarından gelen, Zapatista Ulusal Kurtuluş Ordusu Yerli Devrimci Gizli Komitesi-Genel Komutası, Komutan Yardımcısı Marcos imzalı Eylül 2008 tarihli çağrıda böyle deniyordu.
Bize de sırt çantalarımızı toplayıp bir kez daha yollara revan olmak düştü.
„Başka bir Dünya, Başka bir Yol, Aşağıya ve Sola“ teması çerçevesinde düzenlenen „Birinci Dünya Saygın Öfke Festivali“nde „kutlanacak“ şey çoktu: Zapatista Ulusal Kurtuluş Ordusu’nun yirmibeşinci doğum yıldönümü, unutuluşa karşı isyanın başlamasının onbeşinci yıldönümü (demek ki yüzü maskeli Maya yerlilerinin „Ya Basta“ çağrısıyla dağlardan inip Meksika’nın Chiapas eyaletinde San Cristobal de las Casas kentini basmasının üzerinden onbeş yıl geçmiş… inanılır gibi değil…); iyi hükümet konseylerinin beşinci yıldönümü; Öteki Kampanya ve Z’inci Enternasyonal’in ise üçüncü yılı…
Festival, „taban destek cemaatleri“nden 2000 kadar temsilcinin, Oventic’deki İnsanlık İçin Direniş ve Başkaldırı caracol’unda[2] toplanmasıyla başlayacaktı. 1994’deki San Cristobal de las Casas işgalinin önderlerinden komutanlar David ve Javier’in ev sahipliğindeki kutlamalarda ateşler yakıldı, danslar edildi, komutanların konuşmaları dinlendi…
Ama bu kez, altı yıl öncesindeki ziyaretimizde tanığı olduğumuz iklim, bir hayli değişmiş… Havada bir durgunluk, bir burukluk, neredeyse bir düş kırıklığı… Nedenini anlamakta gecikmeyeceğiz. Chiapas’ı son ziyaret ettiğimiz 2004’de, yeni kurulmuş olan beş caracol’un coşkusu, heyecanı hâkimdi ortama. Yüzleri maskeli, gencecik, kadınlı erkekli Tzotzil, Tzetzal… yerlileri ilk defa kendi yazgılarını ele almanın coşkusuyla, tutkusuyla kendilerini yönetmeye soyunmuşlardı. Zapatista ayaklanmasından sonra Meksika hükümeti isyancı yerlilerle once imzaladığı San Andres antlaşmasını hemen ardından askıya almış, bunun üzerine isyancı komünler, de facto bir özerkliği hayata geçirmek üzere kolları sıvamıştı. EZLN sivil alanın önünü açabilmek için silahlı unsurları köylerden çekmişti; bundan böyle üç-dört isyancı komün caracol’lar hâlinde birleşerek özyönetim uygulayacaklardı. 2004’deki ziyaretimizde beş adet caracol oluşturulmuştu bile. „Caracol’lerin sayısı kaça çıktı?“ diye soruyorum, Meksika’nın kuzeyinden gelen sendikacıya. „Hiç değişmedi. Beşte kaldı,“ diye yanıtlıyor.
Daha vahim gelişmeleri, toplantıları izledikçe öğreneceğiz. „Ne gibi“ mi? Örneğin isyancı cemaatlerde çözülmelerin yaşandığını… 2004 yılında La Realidad’da 400, 2008 başındaysa Polho’da 200 kadar ailenin, tıbbî hizmet ve besin gibi temel ihtiyaç maddelerinin karşılanmaması nedeniyle, kendilerine federal hükümetin Toplumsal Kalkınma Bakanlığı’ndan iki ayda bir 43 dolar ödenmesi ve köylerine bir okul ile bir hastane yapılması karşılığında Zapatistalar’dan ayrıldıklarını[3] … PRI (Kurumsal Devrim Partisi) ve PAN (Millî Hareket Partisi) gibi sağ partilerle bağlantılı cemaatlerin yanısıra, geçen seçimleri Devlet Başkanı Lopez Calderon karşısında kılpayı farkla yitiren sosyal demokrat López Obrador’un PRD’sine bağlı köylülerin Zapatista cemaatlerine saldırılar düzenlemeye başladığını[4] …
„Gayretle ve zorlukları aşarak adımlar atabildik,“ diyor Komutan David; özeleştirel bir tonda. „Ama bunlar halklarımızın sorunlarını ve büyük gereksinimlerini çözümlemede yeterli değil… açlık, yoksulluk ve hastalıklar günden güne artıyor.“[5]
Daha fazlasını öğrenmek için toplantıları beklemeli.
2 Ocak sabahı kahvemizi içip yola koyuluyoruz. San Cristobal de las Casas’ın, rengarenk, tek katlı evler, birbirini dik kesen sokaklar, gotik kiliseler, şık restoranlar ile bezeli (ve ne yalan söylemeli, son gördüğümüzden bu yana bir hayli turistikleşmiş – zorlukla bir otel bulabildik) kolonyal merkezini arkamızda bırakıp bizi CIDECI/Unitierra’ya ulaştıracak colectivo’ların (minibus-dolmuş) kalktığı mercado’ya (pazar yeri) doğru yol alırken yaşamın gerçeklerine, yani yoksulların, koyu tenlilerin, yerlilerin ülkesine daha bir yaklaşıyoruz. Kilise meydanındaki yerli el sanatları pazarını geçip dosdoğru devam ediyoruz; bu şamata, bu kargaşa, bu koku bulamacı… yanılıyor olamayız; mercado’dayız.
CIDECI/Unitierra,[6] kurucusu, kurtuluş teologu Don Raymundo’nun bize daha önce de söylediği üzere, taşınmış. San Juan Chamula köyüne giden yol üzerinde tozlu patikalardan geçerek ulaşılan bir varoşun (Colonia Nueva Maravilla) kıyısında ormanlık bir alanda satın alınmış geniş bir arazi üzerine kurulmuş yeni kampüs. Ve yine her şeyi öğrenciler imal etmişler: barakaları, mobilyayı, kap-kacağı. Toplantının düzenini sağlamak, dünyanın dört bucağından gelmiş konukları ağırlamak için canla başla koşturuyorlar…
„Digna Rabia/Saygın Öfke“ Birinci Dünya Festivali, 2-5 Ocak arası dört gün sürecek. Toplantılar, her biri kampüsün merkezi alanındaki çadır biçimli geniş toplantı salonunda yapılacak dokuz oturum hâlinde düzenlenmiş. Oturumlardan her biri „Başka bir dünya, başka bir siyaset“ teması altında özgül bir başlığa ayrılmış: İletişim, Kültür, Cinsellik, Kent, Tarih vb…
Toplantı salonu geniş: yaklaşık 800-900 kişilik. Başlangıç saati 11.00’e doğru, oturacak yer bulmak bir yana, ayakta duracak yer kalmadı. Salonda dünyanın dört bucağından (abartı değil; iki dakika arayla bir Japon, bir Kanadalı, bir Malezyalı bir de Surinamlı’yla tanıştık…) bin beşyüz kadar izleyici olmalı. Ayrıca, konuşmaların canlı yayından izlenebildiği bir başka salon daha var; orada kaç kişi bulunuyor, bilmiyorum…
Konuşmacılar yerlerini aldılar. İlk oturumda „Öteki Kampanya“ya destek veren örgütlerin temsilcileri söz alacak. İtalyan Ya Basta’sı, İspanyol sendikal örgüt CGT, Fransız Mücadele Eden Chiapas Halklarıyla Dayanışma Komitesi, ABD Barrio İçin Adalet, Arjantin İşsizler Hareketi, Yunanistan’dan Alana Dergisi; Peru’dan Hugo Blanco, Meksika’dan UNOPII ve UNIOS… Her oturumda, bir de aralarında Marcos’un da bulunduğu bir EZLN heyeti yer alıyor; bir komutan moderatörlüğü üstlenirken Marcos da her oturumda bir tebliğ sunuyor. Ama en güzeli, aralarında iki küçük EZLN „gerillası“ var: Lupita ile Tonita. Kar maskeleriyle her oturumda önce kemal-i ciddiyetle oturup konuşmaları dinliyorlar; ama bir süre sonra sıkılıp kendi aralarında oynamaya başlıyorlar. Görülecek şey… Tabii en fazla ilgiyi, Marcos’un konuşması görüyor.
Devrimci internet sitelerine de düşen, Filistin’le dayanışma konuşmasını ilk gün yaptı Marcos. Yanı sıra, Meksika hükümetinin ABD destekli „uyuşturucuya karşı savaş“ programının nasıl muhalefet hareketlerini bastırma/sindirme operasyonuna dönüştüğüne değindi… Ve, Yunanlı gençlere teşekkürlerini gönderdi, „sizlerden öğreniyoruz,“ diyerek.[7]
Aralarda dışarı çıkıyoruz: tam bir curcuna. Afiş, kitap, yiyecek, içecek, tişört, el sanatları standları; yol boyunca dizilmiş, panço, başlık, Marcos bebeği satmaya çalışan yerliler; olabilecek her duvarı donatan yazı ve afişler (Birini aktarayım: „Merry Crisis and Happy New Fear“ /Mutlu Krizler, Mutlu Yeni Korku“ yazıyordu boylu boyunca bir panoda, yeni yıl kutlama mesajı olarak…), gitar çalan, danseden gruplar, öpüşen, sevişen genç çiftler…
Hava kararmadan dönmeli…
İkinci gün, söz, genellikle sol hükümetlerce yönetilen, ve/fakat yönetimlere muhalif, EZLN’ye yakın duran Latin Amerikalı (Uruguay, Bolivya, Nikaragua…) entelektüellerindi. İlk sözü Uruguay’lı gazeteci Raúl Zibechi alarak Latin Amerika’da 1970’li yıllardan itibaren boy veren ve günümüzde kıta soluna damgasını vuran „toplumsal hareketler“in bir dökümünü yaptı: Yerli hareketleri, topraksızlar, işsizler, köylüler, öğrenciler… Zibechi’ye göre kıtadaki siyasal iklimi değiştiren bu hareketlerin beş ortak özelliği vardı:
Toprakların geri kazanılmasını hedeflemeleri;
Siyasal partilerden, hükümetlerden, kiliseden vb. özerk olmaları;
Cemaat temeline dayalı kolektif hareketler oluşları;
„Sosyal“ olarak nitelenmelerine karşın, aslında siyasal, ya da toplumsal-siyasal bir karakter taşımaları;
Kentli olsunlar, kırsal olsunlar, ortak karakteristikleri taşımaları.
Zibechi, bu hareketlerin cemaatleri/kolektifleri güçlendirmeyi hedefledikleri, kapitalist-olmayan yolları denedikleri, maddi ve simgesel kullanım değeri üretimine, değişim değeri üretiminden daha fazla önem verdikleri, farklı bir adalet arayışını ön plana çıkardıkları, kolektif karar alma ilkesine dayandıkları ve kadınların bünyelerinde etkin bir rol oynadığına dikkat çekerek „yeni bir dünya mücadelesi“ni temsil ettiklerini vurguladı. Zibechi’ye göre bu mücadele, iktidarların hiyerarşik-merkezî olmadığı bir dizilimin biçimlenişine sahne olmaktaydı: her katılımcının aynı zamanda yönetmeyi de öğreneceği bir yeni dizilim…
Zibechi’den sonra söz alan Bolivyalı Oscar Olivera, Cochabamba’daki su mücadelesi ile bu mücadele içerisinde boy veren yeni örgütlenme tiplerini anlatırken, Nikaragualı eski FSLN komutanı -şimdilerde Daniel Ortega’ya muhalif RESCATE hareketi yöneticisi Sandinist milletvekili Mónica Baltodano ise, Nikaragua’da Ortega hükümetindeki çürümeye dikkat çekti.
Özerk Meksika Ulusal Üniversitesi (UNAM)’nde hoca Adolfo Gilly’nin, üniversitede Che Guevara sınıfını işgal eden öğrencilerinin protestolarıyla sık sık kesilen konuşmasının (bu protestolar ancak Komutan Tacho’nun müdahalesiyle sona erdi ve -ne ilginçtir ki, öğrencilere kürsüden söz verilmedi…- ardından bir kez daha Marcos aldı sözü. Bilmeceler, fıkralar, anekdotlarla süslü uzun konuşmasından en çok son cümle çarpacaktı bizi: „Şimdi, Lenin’in Devlet ve İhtilali’ni son satırını hatırlamaya her zamankinden çok muhtacız…“
Oturumlar birbirini izledi. İletişim, kültür, toplumsal cinsiyet, seks işçileri, tarih…
Meksika’dan (Luis Villoro, Jean Robert, Gustavo Esteva, Italia Méndez, Norma Jimenez, Carlos Aguirre Rojas, Sylvia Marcos), Bask ülkesine (Joxe Iriarte), ABD’den (Michel Hardt) Arjantin’e (Walter Mignolo) pek çok kişi, pek çok örgüt (Meksika Cinsel İşçiler Ağı, Via Campesina Uluslar arası Koordinasyon Komitesi, Guatemala Ulusal Yerli ve Köylü Koordinasyonu, Şili Kırsal ve Yerli Ulusal kadınlar Derneği, ABD Sınırdaki Tarım Emekçileri Sendikası, Meksika Ulusal Yerli Kongresi…) katıldı Festival bünyesindeki toplantılara.[8] Saatler, saatler boyu konuşuldu… Aktarması olanaksız…
* * *
Ama kimi izlenimleri, giderek kaygıları kaydetmek, mümkün ve gerekli.
Neo-liberalizme karşı ilk çıkışlarıyla yüzü maskeli Zapatistalar, „Elveda Proleterya, elveda başkaldırı“ edebiyatının her yanı sardığı koşullarda hepimizin yüreğine su serpmiş, neo-liberalizmin ezici, hiçleştirici, yok edici koşullarında da ezilenlerin başkaldırısının, „başka bir dünya“ talebinin mümkün olduğunu somutlamıştı. Dahası, unutulmuşluğun derinlerinden, Lacandone ormanlarından apansız süzülüp geliveren bir halk, Mayalar, kültürel ve sınıfsal taleplerin pekâla kaynaştırılabileceğini sesleniyordu hepimize, „sınıf bitti, kimlik verelim“ciliğin postmodern açmazında… „Ya Basta!“ları bir anda dört bir yanda neo-liberal küreselleşme karşıtı hareketlerin ana şiarı hâline gelivermişti.
Evet, „Yeni Sol“cuydu kar maskeliler, ama dünyayı dönüştürme çağrıları, devrim kararlılıkları son derece sahiciydi.
Meksika ordusuyla kısa süren çatışmalar, Meksika içinden ve dışından yoğun destek, Yeryüzü renkleri Yürüyüşü, barış görüşmeleri, San Andres anlaşması, Meksika hükümetinin anlaşmayı tek taraflı askıya alması sonucu isyancı cemaatlerin yürürlüğe soktuğu fiilî özerklik, Lacandone Ormanları’ndan birbiri ardı sıra yayınlanan Deklarasyonlar, caracolles (ya da İyi Yönetim Cuntaları)’nın kuruluşu… Ve derin bir suskunluk.
EZLN 2006 Meksika seçimleri öncesinde, „Öteki Kampanya“ ile bir kez daha su yüzüne çıktı. Tüm kurumsal partilerle bağını kopartmış bir muhalefeti örmek için. Ancak Meksika’lı muhaliflerin ve emekçilerin büyük umutlar bağladığı, sosyal-demokrat López Obrador’un partisine destek vermemekle kalmayıp, seçimleri boykot çağrısı yapması, özellikle Obrador’un Calderon karşısında şaibeli seçimleri kılpayı farkla kaybettiğinin ortaya çıkmasından sonra, Meksika solu ve emekçiler nezdinde büyük bir itibar yitimine yol açacaktı.
Uluslar arası ilgi de -birkaç ısrarlı ve sadık destekçi dışında- yavaş yavaş yitmekteydi. EZLN ve „enigmatik“ lideri Subcommandante’nin her türlü iktidara karşı koşulsuz muhalefetleri, Latin Amerika’nın sol rejimlerinin (örneğin Venezüella, Bolivya, Küba) „kayıtsızlığı“nı getirmekteydi beraberinde…
Bu tecrit, Meksika toplumunun en yoksulları ve en dışlanmışları olan Maya yerlileri arasında çalışmanın iktisadî-toplumsal baskılarıyla eklemlendiğinde, ortaya aşılması zor güçlükler çıkıyordu. Chiapas ormanlarının derinliklerinde birkaç isyancı köy, kendilerine karşı düşmanca duygular besleyen, ya da en iyi ihtimalle kayıtsız bir kırsal okyanusta, Meksika ordusuyla çevrelenmiş bir vaziyette, özyönetim uygulamaya çalışmaktaydı: kendi tarımlarını yapıp, kendi ürünlerini „adil ticaret“ ilkeleri çerçevesinde Batılı STÖ’lere pazarlayarak, kooperatiflerini işletmeye çabalayarak, kendi okullarını, kendi hastanelerini kurup kendi personellerini yetiştirerek… ve bu arada hiç de eksik olmayan tacizlerle, saldırılarla, sabotajlarla baş etmeye çalışarak…
Üstüne üstlük, o güne dek bölge insanlarına „ifrazat“ gözüyle bakan Meksika hükümeti, kesenin ağzını açmış, bölgesel kalkınmaya yönelik çalışmalara hız vermişti. Yol boyu gördüğümüz altyapı, elektrifikasyon çalışmaları, hastane-okul inşaatları bir yana, cemaatleri rüşvetle kandırarak kendi yanına çekmeye çabalıyordu yetkili merciler… Ve isyancı aileler, açlığa, salgın hastalıklara yenik düşerek saf değiştirmeye başlamışlardı…
Ve La Jornada gibi EZLN’ye başından beri destek veren sol yayın organlarında dahi, acı eleştiriler boy gösteriyordu artık…Marcos’un narsistliğinden, sekterliğinden dem vuran, Subcommandante’yi antistalinist geçinip Stalinist yöntemlere prim vermekle, gençlerin, emekçilerin mücadelelerine yabancılaşmakla suçlayan bu yazılara göre „Saygın Öfke Festivali“, „oy ve şöhret peşindeki birkaç Avrupalı siyasinin katıldığı bir gösteri“den ibaretti, ve olsa olsa „uzun edebî yapıtları Chiapas’lı, ya da gezegenin herhangi bir bölgesinde yaşayan yerliler için hiçbir şekilde anlaşılmaz olan Marcos’un narsizm ve lafazanlığının festivali“ydi. EZLN, içine düştüğü tecridi kırmak için mutlaka bir özeleştiri vermeliydi…[9]
* * *
Saygın Öfke Festivali’nin giderek zemin yitirmekte olan EZLN’yi (ve Zapatist cemaatleri) biraz ferahlatacak olan ulusal ve uluslar arası desteği yeniden sağlayıp sağlamayacağını bilmiyorum. Bildiğim bir şey, Festival’in gerçekleştiği kampüsün 300 metre uzağındaki varoşta yaşayan bezgin, umutsuz yerlilerin, ellerini uzatsalar dokunacakları kadar yakınlarına gelmiş kar maskelilerin, efsanevi Subcommandante Marcos’un, Komutan Tacho’nun, Hortensia’nın, David’in, Miriam’ın, Severeo’nun, Hiermo’nun… yakınlığından hiç de etkilenmiş, umutlanmış gözükmemeleriydi. Dört gün boyunca tozlu sokaklarını arşınlayan eksantrik yabancılara boş gözlerle bakıp, işlerine güçlerine devam ettiler yalnızca…
Belki umut, şimdiye dek „İktidar“ perspektifi ile „sosyal hareketler“ arasına sahte bir zıtlık yerleştirerek birincisini lanetleyip ikinciyi fetişleştiren „Yeni Sol“ yaklaşımdan vazgeçmektedir…
Sahi ne der Lenin, Marcos’un hatırlanmasını salık verdiği, Devlet ve İhtilal’in son satırlarında?
„Bundan dolayı II. Enternasyonal’in, resmî temsilcilerinin büyük çoğunluğu bakımından, boydan boya oportünizme battığı sonucunu çıkartmakta haklıyız. Komün deneyi yalnızca unutulmakla kalmamış, ayrıca bozulmuştur da. İşçi yığınlarına, harekete geçmek, eski devlet makinesini parçalayıp onun yerine bir yenisini koymak, ve böylece, kendi siyasal egemenliklerini toplumun sosyalist dönüşümünün temeli yapmak gerekeceği anın yaklaştığı inancını aşılamak yerine, bunun tam tersi telkin ediliyor, ve ‚iktidarın fethi‘ oportünizme binlerce gedik açık kalacak biçimde sunulmuş oluyordu…“[10]
18 Ocak 2009 11:59:06
N O T L A R
[*] Kaldıraç, No:97, Şubat 2009… Esmer, No:48, Şubat 2009…
[1] Mike Dikta.
[2] Caracol: Birkaç Zapatista kırsal cemaatin birleşerek oluşturduğu ortak yerel yönetime verilen ad. Maya yerlilerinin eski zamanlarda deniz salyangozu (caracol) aracılığıyla birbirleriyle haberleşmelerinden esinlenerek bu adla anılmakta. Ayrıntılı bilgi için bkz. A. Aubry ve Eva, „EZLN’nin Örgütlenişinde Caracoles“, „, S. Özbudun vd. Latin Amerika Yerlileri, İstanbul: Anahtar Kitaplar, 2006: 357-364; S. Özbudun, T. Demirer, „Kuzeyden Güneye Orta Amerika’dan Yol Boyu Notları“, S. Özbudun, C. Sarı, T. Demirer, Latin Amerika Başkaldırıyor, Ankara: Ütopya Yayınları, 2005: 13-118.
[3] Bkz. http://vivirlatino.com/2008/02/13/ezln-losing-ground-in-chiapas-stronghold.php
[4] Bkz. Hermann Bellinghausen, „Tensión en caracol por arribo de 220 integrantes de la Orcao“, La Jornada, 10 Ocak 2009, s. 12.
[5] Komutanların konuşma metinleri için bkz. Hermann Bellinghausen, „El mal gobierno ha dedicado 15 aňos a golpearnos, no a darnos justicia: EZLN“, La Jornada, 2 Ocak 2009, s.9.
[6] CIDECI/Unitierra için bkz. S. Özbudun, “ ‚Benim Üniversitelerim‘: Chiapas’da Bir Maya Okulu“, S. Özbudun vd. Latin Amerika Yerlileri, İstanbul: Anahtar Kitaplar, 2006: 316-320.
[7] Bu konuşmanın geniş bir özeti için bkz. Hermann Bellinghausen, „El crimen organizado dirige la fuerza del Estado, seňala el subcommandante Marcos“, La Jornada, 3 Ocak 2009, s. 9.
[8] Ayrıntılar için bkz. Hermann Bellinghausen, „Movimientos sociales, único camino que puede savlar a los pueblos: Raúl Zibechi“, La Jornada, 8 Ocak 2009, s. 12.
[9] Guillermo Almeyra, „A 15 Aňos de levantamiento zapatista“, La Jornada, 11 Ocak 2009.
[10] V. I. Lenin, Devlet ve İhtilal, Bilim ve Sosyalizm yayınları, Ankara, 1978.