ENGİN GÖREN | 17 – 06 – 2011 | İlkin bu Amerikalı bayanı bir iki cümleyle tanıtalım. 1975 LosAngeles doğumlu bir sinema oyuncusu. Babası bir aktör, annesi bir aktris, kardeşi bir sinema yönetmeni. Yani ailece sinema sanatçılarından. Hepsi de aktör olan İngiliz, Amerikalı bilinen 3-5 eş eskitmiş ve şimdiki eşi Brad Pitt de kendisi gibi bir artist. 3 kez Golden Globe, 2 kez Screen Actors Guild ve 1 kez de Oscar ödülü almış ünlü bir Hollywood yıldızıdır Angelina Jolie. Aslında tanıtmamıza pek gerek yok dünyaca ünlü ve hemen hemen herkes medyadan tanır.
Bu fazla tanınan genç ve güzel bayan aynı zamanda ABD’li kapitalist Warren Buffet adına “hayır işleri” (siz ajanlık işleri anlayın) yapan vakfının yöneticiliğini yapıyor. Vakıf yöneticiliğiyle birlikte 2001 den bu yana BM Mülteciler Yüksek Komisyonu‚ “iyi niyet” elçiliği “görevini” yürütüyor. Fazla tanınmasından ve fiziğinden yararlanılarak böyle bir misyon verildiği anlaşılıyor.
Warren Buffet , 60 milyar doları aşkın servetiyle dünyanın ikinci en zenginidir. A.Jolie , patronu ve BM’ politikalarına uygun uluslar arası kamuoyu yaratmayla görevli bir bayan. Şimdi bu “BM İyi Niyet Elçisi” güzel bayan Cuma günü ABD den Türkiye’ye geliyormuş. Önce İstanbul’a ardından da Hatay’a gidip Suriye den Türkiye’ye sığınan Suriye’li vatandaşların kamplarını ziyaret edecekmiş. Anlaşılan ABD devleti yolluyor, Türk devleti de davet etmiştir. (Kuşkusuz Suriye faşist diktatörlüğünün katliam ve saldırıları ortada ve her yerde karşı çıkıp teşhir etmeliyiz. Bu katliamlardan kaçıp Türkiye sınırına geçenler daha şimdiden 9 -10 bini buldu. Başka yazıda bu yönün üzerinde durulacağından hareketle konumuza dönersek.)
A.Jolie, BM görevlisi olmasından bu yana aralarında Sierra Leone, Kamboçya, Srilanka, Irak, Afganistan, Dafur-Somali, Libya-Tunus sınırı vb başta olmak üzere yaklaşık 20 ülkeyi “görevli” olarak dolaştı. “Görevli” olarak gittiği ülkeler veya ülke sınırları bir biçimde bir iç savaşın olduğu ülkelerdir. Ya ulusal, sınıfsal hareketlerin ve kalk hareketlerin geliştiği yerler olup oradaki hareketi bastırmak için uluslar arası alanda “meşru” bir pozisyona büründürme hesabıyla kamuoyu yaratma; ya emperyalistlerin kışkırtmalar yaptığı ve oradaki hareketi şişirerek uluslar arası desteğe büründürerek, o ülkelerden tavizler koparma, ya belli yaptırımlarla ablukaya alıp daha çok boyun eğdirme, ya çıkarlarına daha uygun bir yönetim değişikliğine gitme hesapları; ya da bir ülkeye saldırı ve işgal hesabı veya işgallerden sonra uluslar arası meşruluk ve destek için kamuoyu yaratma misyonu için kullanılıyor. Birinci misyonu bu. İkinci misyonları, emperyalistler ve BM vb kurumların ne kadar “insancıl” ve her türlü baskı ve haksızlıklara tavır alıp müdahale eden, baskı ve katliamlara uğrayan, yerinden yurdunda edilen insanları sahiplenen kurtarıcılar olduğu yanılsamasını yaratmaktır. Üçüncü misyonları, gerek bu hanımın yapacağı etkinlikler, gerek yaratacağı etkilerin katkılarıyla başta UNCHR olmak üzere BM kurumlarına fonlar (maddi kaynaklar) yaratma çabalarıdır. ( G-8 ve BM temsilcileri toplantılarında BM kurumlarına ülkelerin aktaracağı kaynak miktarı belirlenir ama bir çoğu verdikleri sözde durmazlar ve fon eksikliği çektiklerini kendileri söyler ve belirttiğimiz faaliyetler UNCHR fonunu takviye aracı işlevini görüyor.)
Bu bayanın şimdiki eşiyle birlikte bir de kendi vakıfları var. Çeşitli ülkelerden üç-beş çocuk da “evlat” edinmişler. Kişisel olarak hümanist yönleri de bulunabilir. Bu yönü ne kadar gerçekçi ne kadar yüklenen rol gereğidir % yüz belirtemeyiz veya bilemeyiz. Ancak ABD emperyalizminin en büyük tekellerinden birinin bilinçli ve gönüllü olarak vakıf yöneticisi olması ve vakıf yöneticiliğiyle birlikte BM Mülteciler Yüksek Komisyonu “iyi niyet” elçisi olarak görevlendirilmesi ve oynadığı misyon veya o vesileyle üzerine oynanan misyon hesaba konulunca veya göz önüne getirilince, yüklendiği role göre hareket ettiği, bu yönüyle de artist rolünü iyi oynadığı ortaya çıkıyor. Bütün bunları bir yana bıraksak bile, hangi amaç ve hesaplar için kullanıldığı ortadadır. Onun gelişinde bizi ilgilendiren bu yöndür ve biz bu yönü ortaya çıkarıp emperyalistlerin ve uşaklarının kamuoyunu yanıltarak demagojik söylemleri altındaki amaç ve hesaplarını kamuoyunda teşhir etmeliyiz. Suriye faşist diktatörlüğüyle birlikte emperyalistlerin hesap ve bu gibi elçilerini de protesto etmeliyiz….
16 Haziran 2011