Home , Haberler , Demirtaş: Büyük bir savaş tehlikesi var

Demirtaş: Büyük bir savaş tehlikesi var

AMED | 10 – 08 – 2011 | BDP Grup Başkanı Selahattin Demirtaş, „Sayın Öcalan ‚bir haftada bu sorunu çözelim‘ dedi. Biz de blok olarak çözelim diyoruz. Peki savaş hazırlığı neden yapılıyor?“ diye sordu. Büyük bir savaş tehlikesi olduğunu belirten Demirtaş, „Herkes bilmeli ki bu savaş sizin savaşınız değil. Size ekmek getirecek bir savaş değil. Bu sadece Başbakan ve AKP’nin savaşıdır“ diyerek, savaşa karşı çıkma çağrısı yaptı.

Meclisi boykot kararını sürdüren BDP, 3. Grup Toplantısı’nı Diyarbakır’da gerçekleştirdi. Cegerxwin Gençlik Kültür Merkezi’nde yapılan toplantıya BDP grubu milletvekillerinin yanı sıra Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloğu Milletvekilleri Şerafettin Elçi ile Levent Tüzel de katıldı. Tutuklu milletvekillerinin sıraları boş bırakılırken, geçen toplantılarda olduğu gibi yurttaşların yoğun ilgisi dikkat çekti. Gündemdeki siyasal gelişmeleri değerlendiren BDP Grup Başkanı Selahattin Demirtaş, konuşmasına Ermeni sanatçı Aram Tigran’ı anarak, „Diyarbakır’a defnedilmesi yasaklandı. Maalesef o dönem hükümet nezdinde girişimlerde bulunmamıza rağmen, sadece etnik kimliği ve söylediği şarkılar nedeniyle izin verilmedi. Ama biz Mamoste Arama söz verdik. Onu bu topraklarda defnedeceğiz“ dedi.

Türkiye’de yaşanan önemli sorunlar nedeniyle Parlamento tatile girse bile siyasetin tatile girmeyeceğini belirten Demirtaş, blok olarak çözüm arayışlarını sürdüreceklerini söyledi. Türkiye’de en önemli sorunun Kürt sorunu olduğunu ifade eden Demirtaş, „Ne zaman ki bu sorun can yakmaya başlarsa, ancak o zaman hükümetin gündemine giriyor. O da yanlış bir bakış açısıyla, güvenlik bakışıyla gündemine alıyor. Türkiye’nin en yakıcı gündemiyse, hükümet gerekirse bir hafta, bir ay işini gücünü bırakacak, sadece bu meseleyle ilgilenecek“ dedi. Demirtaş, „Suriye’de Mısır’da, Libya’da, Tunus’ta siyasi çalkalanmalardan söz ediliyor ama bütün bu ülkelerdeki krizleri kat be kat aşacak kriz tehlikesini şu an Türkiye yaşıyor. Ama bu hükümetin gündeminde değil. Hükümet bu gündemi nasıl örtebilirim, çabası içerisine girmiş“ diye konuştu.

NEDEN SAVAŞ HAZIRLIĞI YAPILIYOR?

Suriye ve arkasından İran’a yönelik uluslararası müdahaleyi de düşünerek, Türkiye’deki barışçıl çözüm hazırlığının olmadığının ortaya çıktığını ifade eden Demirtaş, „90’lı yıllara dönecek ciddi konsept değişikliklerine gittiği anlaşıldı. Bazı kesimler özellikle Silvan’da yaşanan olaydan sonra konsepti değiştirdiğini söylüyor, oysa böyle değildir. Bu konsept önceden belirlenmiştir. AKP Silvan olayını sadece bahane etmiştir. Yoksa AKP’nin polise yönelik, orduya yönelik hazırlığının geçen yıldan olduğunu zaten biliyoruz. ‚On beş bin kişilik özel orduyu niçin oluşturuyorsunuz?‘ diye sorduk. Madem anneler ağlamayacak, madem bu işi diyalogla çözeceksiniz, madem İmralı’da görüşme yapıyorsunuz, o zaman on beş bin kişilik orduya ne ihtiyaç var? Şimdi bu ordunun oluşumu daha iyi anlaşılıyor. Geçen yıl Bakanlar Kurulu’nda bu karar alınırken Silvan olayı mı vardı? AKP iktidarı samimi bir çözümden, eşitlikçi, adil bir çözümden, Türkiye’nin birliği bütünlüğü içerisindeki çözümden yanaysa, bu sadece bir hafta sürer. Sayın Öcalan ‚bir haftada bu sorunu çözelim‘ dedi. Biz de blok olarak çözelim diyoruz. Peki savaş hazırlığı neden yapılıyor? Bu işin aktörleri çözüme hazırlıklı olduğunu belirtiyor, neden özel hareketçilerle, askeri operasyonlarla uğraşılıyor?“ diye sordu.

„İddia ediyorum, Kürtler sadece kan dökülmesin, bir şey istemiyoruz desek, yine AKP bir şey yapmayacaktır“ diyen Demirtaş, „Bu ortaya çıkacak savaştan, AKP bir kez daha kazanım elde etmeyi hedefliyor. Türkiye içerisinde gelişecek bir savaştan, Ortadoğu’da, Suriye’de gelişecek uluslararası müdahaleden, kazanç elde etmeyi hedefliyor“ dedi. Demirtaş, „Savaş dışında hiçbir seçenek yok mudur? AKP’nin ortaya çıkardığı bu tablo dışında, hep beraber ortaya koyacağımız çözüm alternatifleri yok mudur? Şüphesiz vardır. Bunun için biz siyasete ara vermedik. Biz şu saatten itibaren, AKP’nin savaş politikalarına destek olacak, güç verecek pozisyonda olamayız. Madem demokrasi ve barış için yola çıktık, o halde bizler Başbakan’ın kafasındaki bu savaş senaryoları hayata geçmeden durdurmak zorundayız. Ölüm haberlerini durdurmak, Başbakan’ın iki dudağı arasındaysa bunu durdurmak gerek, kimse bunun nedenini başka yerde aramamalıdır. Bu ülkede yaşanacak savaş bir tek şeyi koruyacaktır, AKP’nin iktidarını. Çünkü şu anda Kürtlerin talepleri, bloğunun talepleri, Türkiye toplumunun demokrasiye ilişkin talepleri Türkiye için bir tehdit, bir tehlike değildir“ ifadesinde bulundu.

‚ÖZERKLİK, HALK İKTİDARIDIR‘

Demokratik Özerklik modelinin Türkiye için bir tehdit, bir tehlike olmadığını ifade eden Demirtaş, „Türkiye ile gönüllü birlikteliği sağlayacak, yüz yılı garantileyecek çözüm formülüdür. Bu şekilde barış çözümü yapılabilir. Devletin tehlikede olmadığı ortada. Türkiye’nin tehlikede olmadığı ortada. Ortada bir tek AKP’nin iktidarı kalıyor. Demokratik Özerklik tek adama karşı, halk iktidarıdır. Öyle ‚vatan millet Sakarya‘ ruhuyla bu savaşı yürütemezler. Bu savaş AKP’nin kendi çıkarları için derinleştirmeye çalıştığı bir konsepttir. Ordu da polis de, Türkiye kamuoyu da bunu iyi bilmelidir. Bu nedenle bu savaşın durdurulması lazım“ diye konuştu. Demirtaş, „Hiçbirimiz AKP’nin iktidarı biraz daha güçlensin diye, gençlerin ölümüne göz yumamayız. Hiçbirimiz Başbakan’ın kendi iktidar hırsını gerçekleştirsin diye, bu savaşa göz yumamayız“ dedi.

Siyasi operasyonların devam ettiğini belirterek, Kürt siyasetçilerin yargılandığı davaya dikkat çeken Demirtaş, „Duruşma demeye bin şahit lazım. Duruşma demek için avukatların, sanıkların olması lazım. Ortada sanık yok, mahkeme duruşmaya sanıkları getirmiyor. 104 tutuklunun olduğu bir dosyada ‚6‘şar kişi ancak gelebilir‘ diyor. İlk aldığı 6 kişilik grup, daha savunma yapamamış. Niye savunma yapamıyor? ‚Anadilinizde konuşamazsınız, kendinizi Kürtçe savunamazsınız‘ diyor. Ortada hukuk yok. Üç tane hakim, bir tane savcıyla Kürt siyaseti yargılanıyor. Biz buna utanç tablosu diyoruz. Ama bu başta AKP’nin utanç tablosudur. Böyle bir rezilliği halkımıza dayatan AKP’nin kara, çirkin yüzüdür. Biz yargıya müdahale edemeyiz diyor. Biz de bunu diyoruz, yargıya müdahale etmeyin diyoruz. Bunların serbest bıraktırın çağrısı yapmıyoruz. Tam tersine artık yargıya müdahale etmekten vazgeçin diyoruz. Ya Başbakan bu ifade ettiğim bakış açısını terk edecek, ‚evet biz yanlış yaptık, Türkiye’de sizler de varsınız öbür kesimler de var, bütün sorunları çözmeye hazırız‘ diyecek ya da onlara teslim olan tek bir kişiyi görmeyecektir. Onun bu otoriter zihniyetine karşı direnecek bir halk gerçeğini görecektir“ şeklinde konuştu.

Özel harekatçıların devreye konulması, Karlıova’daki korucu saldırısı, Çukurca, Hizan’da yaşananlar ve halka yönelik baskılarla AKP’nin kararını verdiğini dile getiren Demirtaş, „Bunu durduracak tek şey halkın özgücüdür. AKP’nin ben tek başıma demokrasiyi getiririm söyleminin gerçek olmadığı görülmeli ve muhalefetin gücü yaratılmalıdır. AKP’nin yayın organı köşe yazarları, nasıl bir toplumda yaşayacağız, bunu köşe yazarları eliyle anlatmaya çalışıyor. Kendileri gibi düşünmeyenlere şimdilik tahammül ediyorlar. Yarın tahammül etmeyebilirler de. AKP iktidarı döneminde, tek bir gün onların hoşgörüsü ve tahammülüyle karşılaşmadık. Eğer bir hoşgörü ve tahammülden söz edilecekse, bizim AKP’ye tahammül ve hoşgörümüzden söz edilebilir. Dokuz yıldır onlara hoşgörü gösteriyoruz. Halen biz barış diyoruz, onlar operasyon diyor. Halen biz barış diyoruz, onlar hayır özel harekatçı da getiriyoruz diyorlar. Bizim size tahammülümüz kalmadı“ dedi.

‘ÖCALAN’IN ÖNÜ AÇILMALI’

Demirtaş, „Eskiden ordu vardı, derin devlet vardı, bunlar bahane gösterilirdi. Ama şu anda Kürt sorunu önünde tek engel olan AKP’dir. Eğer İmralı’da çözüm tıkanmışsa, Sayın Öcalan’ın önünün açılması lazım. Açık açık her şeyi tartışmamız lazım. Hükümet açıkça siyasi bir heyeti İmralı’ya göndermelidir. Bunu Türkiye kamuoyuna açıklamalıdır. Türkiye 30 yıllık bu trajediyi bir ders olarak görmelidir. İmralı’daki protokolleri, görüşmeleri açıklasın. Savaşın bitmesinin tek yolu müzakeredir. Kimse ordu kur, özel harekatçı kur diye yüzde elli oy vermedi“ diye konuştu.

Suriye’de yaşananlar ve Türkiye’nin yaklaşımına dikkat çeken Demirtaş, „Başbakan ’sabrımız kalmadı‘ diyor. Bir ülkenin komşusuna tahammülü kalmaması nedir? ‚Suriye’ye karşı savaşabiliriz‘ diyor Başbakan. Tek başına hem de. Ne Meclis’e soruyor, ne halkına soruyor. Tek başına Türkiye’yi savaşa götürmek Başbakan’ın ve Bakanlar Kurulu’nun yetkisinde değildir. Parlamentonun yetkisindedir ama o da tek başına bu kararı alamaz. Bunu öncelikle halkına anlatacak. Yoksa Türkiye şu an adım adım Suriye ile savaşa sürükleniyor“ dedi. Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun Suriye ziyaretine dikkat çeken Demirtaş, „Dışişleri Bakanlığı’nın sıfatıyla mı Davutoğlu orada? Hayır Amerika’nın elçisi sıfatıyla oradadır. Daha düne kadar ‚kardeşim Esad‘ diyordu, şimdi ’sabrımız kalmadı‘ diyor. İstanbul’a getirip eşiyle birlikte yatla boğaz turu yaptırdığınız Esad bu değil miydi? Qamişlo’da 30 kişi katledildiğinde aynı Esad rejimi değil miydi? Başbakan’dan ses çıktı mı? Suriye’de 300 bin kürdün kimliği yok, AKP’nin sesi çıkmıyordu. Şimdi Amerika’nın çıkarı gereği ‚düşman Esad var“ dedi.

„Kürdüyle, Türküyle, Müslüman’ıyla, gayri müslümüyle, Alevi’siyle, Sünni’siyle Türkiye tehlikeli bir noktadır. Bu tehlikeli gidişatı durduracak tek şey Kürt sorununun çözümüdür. Bu gerçekleşmeden Türkiye Ortadoğu’da kendi emperyalist emellerini gerçekleştirmeye çalışırsa, ortaya facia çıkacaktır. Büyük bir savaş tehlikesi vardır. Türkiye artık bu savaş politikalarına tahammül etmediğini göstermek zorundadır. Ekonomik kriz de üzerine gelirse, kabus dolu günler gelecektir. Kapitalizmin içine düştüğü krizi önleyecek şey, yeni savaş politikalarıdır. Bu savaşta bizim evlatlarımız ölecek. Hükümet bu krizin aşılması için, Suriye ve İran müdahalesine hazırdır, kapitalizmin tıkanmasını aşma konusundadır. Büyük kriz geliyor“ diye konuştu.

‚HERKES BU SAVAŞ KARŞI ÇIKMALIDIR‘

Türkiye’de bir ekonomik krizin zaten var olduğunu dile getiren Demirtaş, „Evinde ekmek bulamayanlar, evine ekmek götürmek için 17 saat güvencesiz çalışanlar, mevsimlik işçi olarak çalışanlar, yabancılar buraya tatil yapmaya gelirken, onların bulaşıklarını yıkayanlar, herkes bilmeli ki bu savaş sizin savaşınız değil. Size ekmek getirecek bir savaş değil. Bu sadece Başbakan ve AKP’nin savaşıdır. Kendi ekmeği ve özgür geleceği için herkes bu savaşa karşı çıkmalıdır. Savaş hazırlığına karşı barış şemsiyesi altında, kardeşlik şemsiyesi altında bir araya gelmeye çağırıyoruz. Sorunların çözümü konusunda halkın öncülüğünü yapmaya devam edeceğiz“ dedi. (ANF)