Home , Avrupa , Bulgar İşçi Refat Süleyman İçin Adalet

Bulgar İşçi Refat Süleyman İçin Adalet

DUİSBURG|25.10.2022| Bulgaristan’dan sanayi kenti Duisburg’a gelen ve orada kendisine bir hayat kurmaya çalışan 26 yaşındaki Refat Süleyman 14 Ekim’de şüpheli bir “iş kazasıyla” hayatını kaybetti. Geriye; eşi, iki küçük çocuğu ve ailesinin adalet talebi kaldı. Ailesi ve Bulgar işçiler Refat Süleyman’ın ölümünün iş kazası veya intihar ettiğine inanmıyorlar. Bir an önce adaletin vuku bulmasını ve bu kazanın nasıl olduğunun ispatlanmasını talep ediyorlar.

Olayın Gelişimi

İddialara göre Refat Süleyman, kazanın olduğu gün, yani 14 Ekim’de çalışma süresinde hakkı olan kahvaltı süresi içinde, birlikte çalıştığı ustabaşı tarafından kahvaltı yapması için arabaya gönderilir. Ustabaşı yaklaşık 15 dakika sonra arabaya geldiğinde Refat Süleyman’ı orada görmeyince aramaya başlar. Fakat tüm aramalara karşın, Refat bulunamaz.

Refat Süleyman, birçok diğer Bulgaristanlı işçi gibi, ucuz iş gücü olan kiralık işçi çalıştıran bir şirkette kazadan üç gün önce işe başlar. Çalıştığı kiralık şirket (Leifirma) onu ThyssenKrupp Stil Europa (TKSE)‘de endüstriyel temizlik yapan bir taşeron şirkete kiraya verir. Üç gün çalıştıktan sonra bu olayın yaşandığı tarihte Refat Süleyman kaybolur. Arabada çantası ve iş ceketi bulunur, fakat kendisinden bir haber alınamaz.

TKSE güvenliğine haber verilir, onlarda polise haber verir ve Refat Süleyman çalıştığı yerde tüm aramalara rağmen bulunamaz. Aramalarda sonuç alınamayınca, Refat Süleyman’ın ailesi, akrabaları ve çalışma arkadaşları başta olmak üzere, yüzlerce insan TKSE’nin kapısı önünde toplanır ve kendilerine bir açıklama yapılmasını ister.

Daha sonra, yani 18 Ekim tarihinde, akşam saat 18:15 civarlarında cansız bedeni atık yağların döküldüğü toplama havuzunda başka işçiler tarafından tesadüfen bulunur. Ardından, polis ailesine bunun bir kaza, ya da intihar olduğuna dair açıklama yapar. Fakat aile ve arkadaşları bunun kaza, ya da intihar olduğuna inanmıyor. Çünkü, Refat Süleyman’ın bulunduğu yerde havuza düşmesi mevcut tedbirlerden dolayı çok kolay değildir. Ayrıca birçok kişi cesedin günler sonra orada ortaya çıkmasını, ailenin ve Bulgar işçilerin protesto gösterileri sonucu olduğunu düşünüyor.

Bulgar İşçilerden Adalet Talebi

Refat Süleyman’ın ailesi, arkadaşları bu olayın nasıl olduğunun açıklanması için adalet istemlerini dile getirmek için 23 Ekim’de TKSE’nin kapısı önünde büyük bir yürüyüş ve miting düzenledi. “Nicht Versteckt und Verdeckt (Gizlenip Saklanmasın)“, “Wir wollen, das die Wahrheit Voranschreitet (Gerçeğin Açıklanmasını İstiyoruz)“ talebinin yer aldığı dövizler taşıyan, kitle sürekli “Adalet” diye slogan attı.

Almanya’nın birçok şehrinde gelen binlerce Bulgar işçi ve emekçi, olayın tüm detaylarıyla açıklanması ve adaletin sağlanması sokağa çıktılar. Özellikle de TKSE’den ve polis teşkilatından bu olaya ilişkin bir açıklama yapması için çağrıda bulundular. Fakat ne TKSE’den, nede polis teşkilatından birileri açıklamada bulunmadılar. Bahaneleri de Pazar günü olmasıydı. Fakat buna rağmen işçiler adaletin sağlanması talebiyle uzun süre TKSE’nin giriş kapısının önünde beklediler.

Düzenlenen yürüyüşte yapılan konuşmalarda bunun kaza veya intihar olmadığına ilişkin birçok görüş dile getirildi.

Konuşmacılardan birisi; “İki evlat babasız kaldı, bir anne evladını yitirdi. Bir bacımız kocasız kaldı. Polis nerede, neden açıklama yapmıyor. Bu işçinin patronu nerede, neden işe alan patron buraya gelmiyor. Biz adalet istiyoruz” diye tepkisini gösterdi.

Başka bir konuşmacı ise; “Ölen arkadaşımızı ben aldım, resmini göstersem hayret edersiniz. Benim amacım adaletin sağlanmasıdır. Orada yüzlerce Bulgar çalışıyor ve korktuğu için bir şey diyemiyorlar. İntihar etti diyorlar, ama gerçekten de bu ölüm bir intihar değildir” diye haykırarak sesini duyurmaya çalıştı.

Almanca konuşma yapan yürüyüşçülerden biri de, “Bu genç kayboldu ve sakladılar. Biz protesto edince açığa çıkarmak zorunda kaldılar ve kaza olduğunu söylediler. Bugün bu gence bu yapıldı, yarın benim, senin çocuğuna bunu yapacaklar. Onun için biz adalet istiyoruz. Bunun bir kaza olduğuna inanmıyoruz. Firma Thyssen ve polis bunu açığa çıkarsın” diye taleplerini dile getirdi.

Konuşma yapan bir kadın işçi de, “Bizim bir tane sorumuz var. Bu çocuk bu firmada üç gün çalıştı, üçüncü günü ölüsünün haberi geldi. Her kafadan ses çıkıyor. Ama, biz adalet istiyoruz. Bu olayın nasıl olduğunu açıklasınlar. Biz burada insan yerine koyulmak ve adalet sağlanması için toplandık” diyerek düşüncelerini kitleye anlattı.

Gene başka bir konuşmacı da, “Görevlilerden birisi çıksın bize hesap versin. Biz burada boşuna toplanmadık. TKSE’den bir yönetici gelsin bize hesap versin. Fabrikanın içindeki kameralardan görüntüler izlenip, arkadaşımızın nasıl öldüğünü açıklasınlar” diyerek taleplerini dile getirdi. Bunun bir kaza, ya da intihar olmadığı, olayın kaza denilerek üstü kapatılmak istendiği konusunda birçok iddia söz konusudur.

Refat Süleyman’ın Ölümü, Bulgar İşçilerin Gerçekliğinin Göstergesidir

Avrupa Birliğinin 1 Mayıs 2011’de yasallaştırdığı, işçi serbest dolaşım yasasından sonra, Bulgaristan ve Romanya’da yüzbinlerce işçi Avrupa ülkelerine gelmeye başladı. Bulgaristan’dan gelen işçiler, geçimlerini sağlamak için her türlü işte çalışmaya başladılar. Gelen işçilerin dil, kültürel şekillenişlerini kullanan birçok kiralık şirket onları işe alıp, başka şirketlere kiralamaya başladılar. Bununla birlikte Bulgaristan’dan gelen kadınların ezici çoğunluğu da temizlik şirketlerinde, en kötü koşullarda ve az ücretle çalıştırılmaya başladılar. Sömürünün en yoğun olduğu ve de işçi haklarının ayaklar altına alındığı sektörlerdir bunlar.

Almanya’da güncel rakamlara göre yaklaşık bir milyon işçi kiralık şirketlerde çalışıyor ve bunların ezici çoğunluğu Bulgar işçilerden oluşuyor. Gene Almanya’da yaklaşık 6 milyon işçi temizlik şirketlerinde mini-job olarak çalışıyor. İşçilerin çoğunluğunu göçmen kadınlardan oluşmakta ve bu göçmen kadınların çoğunluğunu ise Bulgar kadınlar oluşturmakta.

Ayrıca birçok inşaat işlerinde de Bulgar işçiler çalıştırılmaktadır. Birçok kentte, sokakta işçi pazarı var ve özellikle inşaatlarda taşeron olarak çalışan şirketler bu işçi pazarında topladıkları işçileri çok düşük ücretle, uzun iş saatleri ve baskı altında çalıştırmaktadırlar. Hatta iddialara göre, birçoğunun parası ödenmemekte, şiddete maruz kalmaktadır.

Refat Süleyman gibi birçok Bulgar işçi Duisburg’un işçi hafızası olan TKSE’de kiralık işçi olarak, oradaki taşeron şirketlere çalışmaktadır. TKSE, kendi işçileri için sözde iş güvenliğine çok önem verdiğini ve iş kazalarının giderek azaltıldığını iddia etse de, taşeronlarda tam bunun tersidir.

Birçok kiralık işçi, Almanca bilmemelerine rağmen, kendi ana dillerinde iş güvenliği kuralları açıklanmamaktadır. Bundan dolayı da işçiler güvenlik kurallarının ne olduğun yeterince bilmemektedirler. Çalışan işçilere iş güvenliğinin zorunlu kıldığı giysiler verilmemekte, verilse de bunun gideri, piyasanın iki katı fiyatla işçiden kesmektedirler. İş güvenliği yasasına göre bunu şirketin kendisi karşılaması gerekiyor. Ama Bulgar işçiler dil yetersizliğinden kaynaklı bunu bilmedikleri için çoğunlukla onların ücretlerinde kesilmektedir.

Federal çalışma yasasına göre, yasal bayramlarda işe gidilmediğinde, işçinin 8 saatlik ücreti şirket tarafından ödenmesi kararı olmasına rağmen bu ödemeler yapılmamaktadır. Hastalanan ve rapor alan işçilerin raporlu oldukları dönem çalışamadıkları için ücretleri ödenmemektedir. İşçilere kısa çalışma süreli iş mukavelesi imzalatılmakta, fakat tam süreli çalıştırılıp, fazla mesaileri kesilmektedir. Bunun gibi birçok hukuksuzluk yaşanmaktadır. Bunu büyük işletmeler ve oradaki işçi temsilcileri bilmelerine rağmen göz yummaktadırlar. Bunu da “nasıl olsa bize çalışmıyorlar, taşerona çalışıyorlar” diyerek üstünü kapatıyorlar.

Bulgar İşçilerin Sesinin Duyulması İçin Refat Süleyman’ın Ölmesi mi Gerekiyordu?

Refat Süleyman’ın ölümüyle birlikte Bulgar işçilere yönelik basında haberler ardı ardına çıkmaya başladı. Özellikle de cesedin artık yağların, çamurların döküldüğü toplama havuzunda bulunmasının ardında, ailenin ve arkadaşlarının yaptığı mitingle sesleri basına yansımaya başladı.

Daha önceleri kiralık işçilerin, yeterince iş güvenliği alınmadığından dolayı ve kötü koşullarda çalıştıkları için defalarca kaza yaptıkları bilinmesine rağmen hiçi bir önlem alınmaması ve bunun basına yansımaması düşündürücü değil mi? Bulgar işçilerinin en kötü şartlarda, ağır işlerde, düşük ücretle ve çoğunun da kaçak çalıştırıldığı bilinmesine rağmen hiçbir önlem alınmaması düşündürücü değil mi? Yıllardır kiralık işçilerin modern köle olarak çalıştırıldıkları bilinmesine rağmen, başta sendikalar olmak üzere, buna karşı komu oyu oluşturulmaması düşündürücü değil mi?

Tüm bunların kamuoyuna çıkması için Refat Süleyman ölmek zorunda mıydı? Sorusunu hepimizin kendimize daha fazla sorması gerekiyor. Bulgar işçilere yönelik ayrımcı, ırkçı, köleci yaptırımlara karşı, birlikte çalıştığımız işçi arkadaşlarımızla ortak mücadele hattını daha fazla örmemiz gerekmiyor mu? Tüm bu soruların cevabı koca bir EVET tir.

Yeni Refat Süleymanların ölmemesi için, ucuz iş gücü olarak köle pazarlarından satılmaması için, iş yerlerinde ayrımcılığa, ırkçılığa ve baskıya maruz kalmaması için Bulgar işçilerin sesini duyalım, ortak mücadele edelim. Refat Süleyman’ın ölüm nedeninin ortaya çıkarılması için, ADALET talebini bizde birlikte haykıralım.

ThyssenKrupp‘dan Bir İşçi