BERLİN | 04 – 07 – 2011 | Berlin’de 3 Temmuz günü düzenlenen Sivas katliamını anma etkinliğine bayrak ve pankartla katılım sağlayan ATİF Berlin üyeleri, Yönetim Kurulunun yıllardır sürdürdüğü gerici tutumuna darbe vurdu. Berlin Alevi Toplumu derneğinin bazı yöneticilerinin, yıllardır devrimci demokrat kurumlara gerçekleştirdiği gerici ambargo böylelikle son buldu.
ATİF Berlin tarafından olaya ve sürece ilişkin yayımlanan açıklamanın tümü şöyle:
Berlin’de, Sivas Katliamı Protesto Edildi; Berlin Alevi Toplumu Derneği Yöneticilerinin Devrimci Örgütlere Karşı Yıllardır Gerçekleştirdikleri Gerici Tavrı, Kararlı Duruşumuzla Pratikte İflas Etti!
Sivas’ta 18 yıl önce yaşanan barbarlık Berlin’de coşkulu bir kalabalıkla lanetlendi. 3 Temmuz 2011 Pazar günü saat 13:00’te Berlinli Türkiyelilerin en yoğun yaşadığı Kreuzberg semtinde yapılan miting ve yürüyüş Berlin Alevi Toplumu (Eski adı Cemevi) tarafından düzenlenmişti. Bizler de ATİF-Türkiyeli İşçiler Derneği olarak bu yürüyüşe katılma kararı aldık. Ve yürüyüş alanına pankartımız ve flamalarımızla girdik. Hemen on dakika sonra Berlin Alevi Toplumu Derneği yönetim kurulu yetkilileri derhal yanımıza gelerek bu mitingi kendilerinin düzenlediğini ve bu yürüyüşün kendi “tekellerinde” olduğunu söyleyerek mitingin başladığı alanda pankart ve flamalarımızı açamayacağımızı, bunları kapatmamız gerektiğini, pankart ve flamalarımızı ancak yürüyüş başladığı anda açabileceğimizi söylediler. Kendilerine, alanda bir sürü pankart ve flama olduğunu bunun yalnızca devrimci ve demokratik örgütlere yönelik bir uygulama olduğunu söylediysek de onlar papağan gibi aynı şeyleri yinelemekte ısrar ettiler. Bunu bize ileten dernek yöneticilerine bizim dediğimiz gayet açıktı: Bizler, Sivas katliamını protesto etmek için geldik ve bu bir dayanışmadır; bizim pankartlarımızı kapatmayacağımızı dostça ama kararlı bir tonla ifade ettik. Ne ki onlar tavırlarında ısrar ettiler; ve üstelik neden yürüyüş anında açıp da alanda açamayacağız sorumuza yanıt vermek istemediler ve bunun bir karar olduğunu yineleyip durdular. Tam da burada bir parantez açmak istiyoruz: (Bizler, Berlin Alevi Toplumu Derneği yönetim kurulunun devrimci örgütleri, pankartları ve kızıl bayraklarıyla alana sokup yürütmeyecekleri noktasındaki kararını biliyorduk önceden. Ne ki alanda bizi kalabalık ve kararlı görünce yürüyüşte açabilirsiniz ama alanda açamazsınız noktasında dek gerilemişlerdi). Bizler ayrıca kendilerine, merkezlerinin böyle bir tutumları olmadığını, devrimci ve demokratlarla birlikte hareket ettiklerini, Türkiye’de de devrimcilerle birlikte iç içe bu katliamın kınandığını söylediysek de, onların ki, “dediğim dedikti”. Uzun süren söz düellosu ve karşılıklı gerginlik içinde süren tartışmada devrimci kararlılığımız karşısında gerilemek zorunda kaldıklar. Kararlılığımız karşısında gerilediler ama bu kez de polisi kışkırtarak üzerimize saldırtmaya çalıştılar. Bunlar aşırı gruplar, bunların içinde PKK’lılar var, bunlar olay çıkartacaklar gibi ipe-sapa gelmez sözlerle polis üzerinden pankartlarımızı kapattırma girişimleri de sonuçsuz kalınca, kendi yanlış, gerici tutumlarıyla baş başa kalarak gerisin geriye gittiler. Ve bizler, ATİF-Türkiyeli İşçiler Derneği olarak, pankart ve flamalarımızla, günün önemini vurgulayan sloganlarımız ve alanda bize destek veren devrimci ve demokrat kişilerle birlikte yürüyüşe katıldık, bol miktarda bildirimizi dağıttık ve onların gerici tavırlarına hiçbir ödün vermeden.
Tam da burada bir noktanın altını çizmek istiyoruz. Bu aynı kesim, geçen yıl da devrimci bir örgütün bir iki insanı tarafından dağıtılan bildirilerini engellemiş ve dağıttırmamışlardı. Bizim de geçen yıl ki bildiri dağıtma girişimimize karşı kendileri değil ama, polisi seferber etmişlerdi; ne ki bu çabaları da boşa çıkmış ve bizler bildirilerimizi dağıtmıştık.
Ve daha da önemlisi, Berlin’deki aynı dernek, yıllardır devrimci-demokrat kesime, devrimci örgütlere ne bildiri dağıttırıyordu ve ne de pankart açmalarına izin veriyordu. Bizler, bu yıl devrimci kararlılığımızla bu geri ve gerici çemberi kırarak ilk kez bir devrimci örgüt olarak bu yürüyüşte pankart açmış oluyorduk. Ve bizler, bu durumun bilincinde olarak, bu yönetici kesimin bu gerici tavırlarının yaratacağı sonuçları bilerek alana girdik ve bir ilki gerçekleştirerek devrimcileri politik örgüt kimlikleriyle alana sokma mücadelesi vererek Berlin Alevi Toplumu yöneticilerinin gerici çemberini yırtarak onları alanda teşhir ettik. Şunu da eklemeliyiz ki, bu tavır yalnızca birkaç yöneticinin gerici tavrıdır, tabanlarının önemli bir bölümü ve alanda yürüyüşe katılan insanların ezici çoğunluğu bu kabul edilemez tavra ortak olmadılar ve üstelik hepsi de bize hak veriyordu.
Netice itibarıyla Berlin’de bir ilki gerçekleştirerek devrimciler için buzu kırıp yolu gösterdik. Bu, aynı zamanda, devrimcilerin bir şeyleri göze alma kararlılığını gösterdiklerinde nelere muktedir olacaklarının da yeni bir kanıtıydı.