FRANKFURT |30.11.2016| Bad Homburg Alevi Kültür Merkezi tarafından düzenlenen panelde demokratik kurumlar bir araya gelerek süreç hakkında bilgilendirmelerde bulundular. Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF) adına Hüseyin Akpınar, Almanya Türkiyeli İşçiler Federasyonu (ATİF) adına Süleyman Gürcan, Almanya Kürt Demokratik Toplum Merkezleri (Nav-Dem) adına Hüseyin Çolak, Avrupa Demokratik Haklar Konfederasyonu (ADHK) adına Rıza Özcan, Almanya Göçmen İşçiler Federasyonu (AGİF) adına Mesut Duman konuşmacı olarak katıldılar. İlginin olduğu panelin ana başlığı ise ‘Faşist, Şeriatçı, Irkçı Diktatörlüğe Karşı, Mazlum Halkların Ortak Mücadelesi ve Görevlerimiz’ oldu.
Panelin başında Bad Homburg Alevi Kültür Merkezi Başkanı bir konuşma gerçekleştirdi. Ardından 25 Kasım Kadına yönelik şiddete karşı enternasyonal mücadele günü kapsamında Alevi Kadınlar Birliği’nden bir temsilci, günün anlamına dair tarihsel bir bilgilendirmede bulundu.
Panelde ilk sözü alan ATİF temsilcisi Süleyman Gürcan, Demokratik Güçbirliği (DGB) yürütme komitesinde yer aldığını ve Güçbirliği’nin esasta olumlu bir süreci geride bıraktığını dile getirerek, tarihsel olarak Türkiye ve Ortadoğu’da yaşanan gelişmelerden kesitler sundu. Emperyalist güçlerin son 20 yılda Ortadoğu genelinde uyguladıkları politikalardan örnekler veren Gürcan, Rojava ve Kürdistan’da süren mücadelenin önemine ve desteklenmesi gerektiğine değinen ATİF temsilcisi, ortak mücadeleden Kürtler kadar Alevilerinde çıkarının olduğunu dile getirdi. Demokratik Güçbirliği’nin yürütmesinde yer aldığını ve yaşanan tüm tartışmaların tanığı olduğunu dile getiren Gürcan, Alevi kurumu yöneticilerinin bugüne kadar esasta doğru ve olumlu bir tavır geliştirdiklerini, yapılan açıklamayı doğru görmediklerini, bu açıklama yerine tüm kurumların özeleştirel yaklaştıkları ortak bir açıklamanın daha dğru olacağını dile getirdi. Almanya’da tutuklu bulunan devrimci ve yurtsever tutsaklara dair bilgilendirme yapan ATİF temsilcisi, herkesi tutsakları sahiplenmeye çağırdı.
Nav-Dem adına söz alan Hüseyin Çolak, Kürdistan’nın bir çok yerinde sürdürülen mücadeleden bilgiler verdi ve Kürt halkının bu mücadeleyi tüm zorluklara karşın yürüttüğünü dile getirdi. Alevilerin, devrimcilerin ve diğer tüm ezilenlerin mücadelelerini kendi mücadeleleri olarak gördüklerini dile getiren Çolak, özellikle bu süreçte Güçbirliği’nin diğer kesimlerinden daha fazla desteğe ihtiyaç duyduklarını belirtti. DGB içinde ortaya çıkan sorunlara kısa değinen Çolak, tüm tarafların hassasiyetlerini anladıklarını belirttikten sonra, karşılıklı tartışmalara devam edeceklerini belirtti ve sorunları aşacaklarına inandıklarını vurguladı.
ADHK adına yapılan sunumda, konu üç başlık altında ,”Dünya da ve Ortadoğu da genel durum, bunun Türkiye-Kuzey Kürdistan’a yaşanan sürece etki ve yansımaları ve üçüncü olarak da, gidişat ve süreç karşısında,devrimci-demokratik,sol-sosyalist güçlerin görev ve sorumlulukları eksinde bir sunum gercekleştirildi.
AGİF adına konuima yapan Mesut Duman, baskı ve katliamlara karşı ortak mücadele ekseninin geliştirilmesine vurgu yaparken, kurumlar arasında ortaya çıkan sorunların aşılabilir olduğuna dikkat çekti.
AABF adına söz alan Dr. Hüseyin Akpınar, alevlerin geçmişte olduğu gibi günümüzde de ezilen tarafta yer aldığını, yürütülen demokrasi mücadelesine önem verdiklerini belirtti. Türkiye’de uygulanan faşist baskılardan alevilerin ciddi zararlar gördüklerini belirten Akpınar, yükselen tüm hareketlere öncülük edenlerin aleviler olduğunu vurguladı. Alevi kesiminin bir inanç örgütü olduğunun unutulmaması gerektiğini belirten Akpınar, geniş br politik yelpazeye sahip olduklarını ve bunun diğer demokratik ve yurtsever kurumlar tarafından anlaşılması gerektiğini dile getirdi. DGB ile ilişkileri askıya alan bildiri üzerine gelen sorulara cevaben Akpına şunları dile getirdi; ‚Elbette bildiri bir sürecin sornucunda ortaya çıktı. anlaşılmallıdır ki, aleviler onurlarına ve gururlarına zarar verecek durumlara karşı bir refleks gösterirler. Önümüzdeki dönemlerde bu sorunları aşmak için belli içtartışmalar ve diğer kurumlarla tartışmalar yapılacaktır. Sonucunu hepbirlikte görmek gerekir. Esas olan baskıcı, despot sistemden zarar gören herkesimin ortak mücadelesidir‘.