Home , Manset , Avusturya’da Faşist Parti İktidarı Ele Almadan Saldırılar ve Tasarruf Paketleri Sıralandı | Analiz

Avusturya’da Faşist Parti İktidarı Ele Almadan Saldırılar ve Tasarruf Paketleri Sıralandı | Analiz

2025 yılı için 6,4 milyar Euro tutarındaki FPÖ-ÖVP tasarruf paketi (Sparpaket I) artık gün yüzüne çıktı. Yeniden yapılandırma sürecinin 7 yıl için planlandığı göz önüne alındığında, önümüzdeki yıllarda tasarruf paketleri II, III, IV… gibi devam edecektir. Ekonomi temsilcileri ve sanayi, bütçe anlaşmasından memnun olduklarını belirtirken, Avusturya Sendikalar Birliği (ÖGB) haklı olarak, bu paketin halkın büyük kesimi için son birkaç on yılın en büyük yükünü getireceğini vurguladı. Bu yıl için en büyük kalem – daha doğru bir ifadeyle, en önemli madde – iklim bonusunun kaldırılmasıdır.

İklim bonusunun (Klimabonus) kaldırılması, aslında özel haneler ve halkın geniş kesimleri için 2 milyar Euro tutarında gizli bir vergi artışından başka bir şey değildir. Çünkü iklim bonusu, CO2 vergisiyle bağlantılı olarak getirilen bir tazminat olmasına rağmen, CO2 vergisi hala geçerli olacak ve önümüzdeki yıllarda önemli ölçüde artacaktır.

Sosyal tazminat olmadan, hatta gelir seviyesine dayalı bir geri ödeme bonusu gibi dağıtım politikasına uygun bir şekilde getirilen bu genel vergi, özellikle düşük gelirli haneleri ve geniş halk kitlelerini etkileyecek; çünkü bu kesimler zaten her kuruşu hesaplayarak yaşamaya zorlanıyor. Öte yandan, daha varlıklı kesimler (çok daha yüksek ekolojik ayak izine sahip olmalarına rağmen) bu vergiyi rahatlıkla ödeyebilecek durumdalar. Bu durum, zaten giderek artan gelir eşitsizliğini daha da derinleştirecek ve geniş halk kitlelerini neoliberal bütçe, ekonomi ve kriz politikalarının „sırtlayıcıları“ ve „inekleri“ haline getirecek. Oysa iklim krizinin asıl ekonomik sorumluları, bu şekilde dokunulmaz kalacaktır.

Mevcut ÖVP ve Yeşiller koalisyonunun uyguladığı CO2 fiyatlandırması ve dengeleyici ödemelerin, vaadedilen „sosyal doğruluk“ açısından eksik kaldığı gibi, piyasa uyumlu çözümler (end-of-the-pipe) olan CO2 fiyatlandırmasının, iklim krizine çözüm bulmak için son derece yetersiz ve çelişkili bir yönlendirme aracı olduğu da tartışmasızdır. Bunun yerine, piyasa yasalarına karşı durmayacak, aksine piyasa ekonomisi kurallarıyla radikal bir kopuşu gerektiren daha güçlü bir yönelim gerekmektedir. Ancak CO2 vergilerinin dağıtım politikası açısından kabul edilemez etkileri, daha hassas ve ayrıntılı vergi politikası düzenlemeleri ile sosyal-ekolojik amaçlarla projelendirme yoluyla engellenebilir veya düzeltilebilir. Ancak halk, 450 ila 650 Euro arasında bir meblağ ile haksız yere soyulmaktadır.

Oysa, sera gazı emisyonlarına yönelik bir (yönlendirme) vergisi olan CO2 vergisi, iklim krizinin asıl ekonomik sorumlularını, yani iklimi yok edenleri, tek bir kuruşla hedef almamaktadır. Çünkü iklim krizinin gerçek ekonomik sorumluları, AB iklim politikası sistemi içinde ayrı bir kategoriye girmektedir. Büyük ve çok büyük tüketiciler ya da CO2 salıcıları, enerji sektörü (elektrik, petrol), enerji yoğun büyük sanayi dalları (özellikle çelik, metal üretimi, kimya, kağıt) ve havacılık sektörü, 2005 yılında başlatılan sertifika sistemi (ETS = Emisyon Ticareti Sistemi) kapsamına girmektedir. Bu sistem, AB genelinde yaklaşık 11.000 büyük salıcıyı kapsamaktadır. Avusturya’da örneğin, Voestalpine, OMV, enerji üreticileri veya Austrian Airlines gibi şirketler bu kapsama girmektedir; endüstriyel tesislerin işletmecileri son yirmi yıl boyunca neredeyse %100 bedelsiz kota tahsisi almışlardır.

Kısacası, bu FPÖ-ÖVP bütçe düzenlemesinin tek bir kalemine bakmak bile, yeni „Halk Başbakanı“ ve etrafındakilerinin başlattığı sosyal soygunu net bir şekilde gözler önüne sermektedir. 2025 yılı için diğer, hiç de azımsanamayacak „bütçe konsolidasyonu önlemleri“ ve önümüzdeki yıllarda gelecek tasarruf paketleri II, III, IV’ü bir kenara bırakarak, bu durumu sadece bir kez işaret etmek yeterlidir.