FRANKFURT | 19 – 10 – 2014 | Avrupa Türkiyeli İşçiler Konfederasyonu tarafından yürütülen, Ezidi/Rojava Halkı ile dayanışma kampanyası çerçevesinde bir panel gerçekleşti. ‘Ortadoğu ve Türkiye’de ki son gelişmeler ve olasılıklara dair analizler’ başlığında gerçekleşen panellerin ilk durağı Frankfurt oldu.
ATİK Heyetinin Türkiye Kürdistanı gözlemleri bağlamında yapılan kısa bir film ile başlanan panelde, heyet adına Dilber Seçkin kısaca seyehat hakkında bilgiler verdi.
Araştırmacı yazar Haluk Gerger, Avrupa Ezidiler Federasyonu Eşbaşkanı Ali Atalan ve ATİK Genel Sekreteri Süleyman Gürcan panelist olarak katıldı.
Hülya Yaman’ın modaratörlüğünü üstlendiği panelde ayrıca Frankfurt AntiFa Siempre adına bir temsilci kısa bir sunum gerçekleştirdi.
‘KDP Güçleri Ezidilere İhanet Etti’
İlk sözü alan Ali Atalan, Ezidiler hakkında genel bilgileri vererek Kürdistan’da ki gözlemlerini aktardı. Ezidilerin en eski inanç grupları olduğunu belirten Atalan, Kızılbaşlığın ve Ezidiliğin ortak kökleri olduğunu, ana dinlerin gelişmesiyle birlikte katliamlara maruz kaldıkları, Ezidilerin Kürtler olduğunu dile getirdi. Ezidilerin tarihte 72 fermana (soykırıma) maruz kaldıklarını, yüzbinlerce kayıp verdiklerini belirten Atalan, son Şengal soykırımı ile birlikte bu ferman sayısının 73’e çıktığını belirtti. Şengal’in Ezidiler için kutsal bir mekan olduğunu belirten Ali Atalan, son soykırımda Ezidilerin kutsal mekanlarını terk ettiklerini, bu anlamıyla yaşanan son Şengal soykırımı ile birlikte Ezidilerin yok olma ile karşı karşıya kaldıklarını dile getirdi. Şengal soykırımında KDP güçlerinin tarihsel bir ihanetine maruz kaldıklarını belirten Ali Atalan, IŞİD çetelerine karşı kendisini savunmak isteyen Ezidi kadın ve gençlerine de KDP güçleri tarafından silah verilmediğini, KDP güçlerinin tüm silahları alarak bölgeyi terk ettiklerini ve soykırıma karşı halkı savunmasız bıraktıklarını belirtti. İslamofobiye karşı olduklarını belirten Atalan, her eleştirinin ise islamofobi olarak algılanmaması gerektiğini, islam dininin reforme edilmesi gerektiğini belirtti.
‘IŞİD meşru direnişlerin çürümüş halidir’
Ardından söz alan Araştırmacı Yazar Haluk Gerger, Ortadoğu’da yaşanan gelişmelerin kısa bir analizini yaptı. Gerger Ortadoğu’da yaşananların tarihçesine değinerek birinci ve ikinci emperyalist paylaşım savaşları sonrasında Arap halklarının yapay sınırlar içerisinde devletlere hapsedildiklerini belirtti ve bununla birlikte mikro milliyetçiliğin geliştirildiğine dikkat çekti. Gerger devamında, Baas partilerinin ve Nasır radikal ulusal sol akımların bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı ve Ortadoğu’da iki halkın, Kürt ve Filistn halklarının bu çerçeve dışında kaldığına değindi. Emperyalistlerce oluşturulan her devletin içinde de kan davalı olan grupların iktidara getirilerek, arap halklarını birbirine kırdırma siyasetinin güdüldüğünü belirten araştırmacı yazar Haluk Gerger, bu tar,hsel gelişim içerisinde tüm kesimlerin birbirleri ile husumetlerinin olduğunu belirtti. İsrail devletininde tüm bölge halklarına rağmen bölgede oluşturulmasının da ciddi bir tepki yarattığını dile getiren Gerger, yaşanan halk ayaklanmalarının Arap halklarının tepkilerini dile getirmesinde önemli bir aşama olduğunu, emperyalistlerin sonradan bu ayaklanmalara müdahil olarak farklı mecralara yönlendirdiklerini ve ayaklanmaların Mısır’da olduğu gibi darbelerle ezildiğini belirtti. IŞİD çetelerinin yükselen meşru direnişlerin çürümüş bir biçimi olduğunu belirten Gerger, devrimci ve sosyalist mücadelenin geri bir seviyede olduğunu, emperyalistlerin bu gibi örgütler vasıtasıyla halklara bir kez daha katliamlar yaşattığını belirtti.
‘Oradaki Acıları Hissedebilmeliyiz’
Türkiye Kürdistanına yapılan ziyarette yer alan Dilber Seçkin ATİK heyeti adına gözlemlerini anlattı. Seçkin heyetin ATİK, Partizan, Partizan Şehit ve Tutsak Aileleri ve Yeni Demokrat Kadın temsilcilerince oluştuğunu, Silopi ve Roboski’de önemli gözlemlerde bulunduklarını belirten Seçkin, ATİK’in yürütmüş olduğu Ezidi Halkı ile dayanışma kampanyası hakkında bilgiler verdi. Önemli bir maddi meblanın bölgeye aktarıldığını belirten Dilber Seçkin, kamplar hakkında bilgiler verdi ve bölge halkının kışa hazırlık yaptığını, Avrupa’da yaşayan tüm demokratik çevrelerin destekelerini sürdürmeleri gerektiğini, dolayısıyla ATİK kampanyasının uyatıldığına vurgu yaptı. Roboski ailelerini ziyareti hakkında bilgiler veren Seçkin, oradaki acıların burada hissedimesi için çabaladıklarını, orada var olan mücadele kararlığının buraya da yansımasının önemli olduğunu vurguladı.
‘ATİK olarak Direnişin bir Parçasıyız’
ATİK adına söz alan Genel Sekreter Süleyman Gürcan, bölgede varolan durumun emperyalistlerin genel dalaşının bir yansıması olduğunu, ABD-AB ile Rusya-Çin-İran blokları arasında yaşanan Pazar dalaşının sonuçları olarak gelişmeler değerlendirdiklerini berlirtti. IŞİD’in emperyalistler tarafından desteklenen bir çete örgütü olduğunu belirten Gürcan, Kobanê’de süren direnişin, bir devrimin ve insanlığın savunulması olarak gördüklerini belirtti. Orada yaşanan katliamların ve direnişlerin burada gündemlerştirilmesi gerektiğini belirten Gürcan ATİK olarak bu konuda yaşanan sokak etkinliklerinin bizzat örgütleyicisi olduklarını, burada sadece destek değil, yaşanan direniilerin bir parçası olduklarını vurguladı. Kobanê’de süren direnişi sahiplendiklerini belirten Gürcan ATİK olarak Ezidi halkın yürüttükleri mücadeleyi de sahiplenmeye devam edeceklerini dile getirdi. Avrupa’da yürütülecek mücadelede emperyalistlerin Ortadoüu politikalarının teşhir edilmesinin en temel görev olduğunu belirten Gürcan, burada dışlanan, horlana ve İslamofobik yaklaşımlarca toplumda ‘potansiyel terörist’ yaftası yapıştırılan gençliğin IŞİD gibi cani örgütlere yönlendirildiğini, belirtti. Kürt kimliğinin tanınması yönünde yükselen taleplerin önemli olduğunu belirten Gürcan, Kürtlerin Avrupa’da statülerinin tanınmasının direnişe destek olacağını belirtti. Emperyalistlerin bölgeye her türden silah aktarımının halkların soykırımına yönelik olduğunu belirten Gürcan, Rojava devriminin önemli bir ilerleme olduğunu ve sadece halkın örgütlü mücadelesinin devrimi koruyacağını savundu. PKK yasağının kaldırılmasının bir talep olarak savunulmasının önemine dikkat eken Gürcan, tüm demokratik çevreleri Kobanê direnişi sahiplenmeye ve aktif destek sunmaya çağırdı.
‘Ortak Platformlar Geliştirilmeli’
Son olarak sözü alan AntiFa Siempre temsilcisi, kendileri hakkında bilgiler verdi ve anti otoriter özelliklerinin belirleyici olduğunun altını çizdi ve Almanya’da PKK yasağını kaldırılması gerektiğini belirterek bu konuda aktif çalıştıklarını vurguladı. Marksist Leninistler dışında Almanya solunun tarihsel olarak PKK ile yakınlaşmasının 90’lar sonrasına denk geldiğini belirten temsilci, son süreçte Almanya solunun Kürtlerle önemli derecede yakınlaşma sağladığını vurguladı. Yaşanan son katliamlarda ve yürütülen direnişlerde aktif olarak yer aldıklarını belirten temsilci, Frankfurt somutunda oluşturulan Enternasyonalist Eylem Birliği içerisinde (IAB), YDG, ATİF ve YXK gibi kurumlara ortak çalışmanın önemli olduğunu ve bunun geliştirilmesi gerektiğini vurguladı.
Yaklaşık 4 saat süren ve 100 den fazla kişinin katıldığı panelde söz alan AGİF ve ADKH kurum temsilcileri bir konuşma gerçekleştirdiler.