Çok sayıda Filistinli örgüt tarafından 7 Ekim 2023 tarihinde gerçekleştirilen “Aksa Operasyonu” birinci yılına giriyor. Bu operasyonun ardından Siyonist İsrail devleti, uzun yıllardır Filistin’e yönelik olan katliamcı saldırılarını üst boyuta çıkartarak, içlerinde çocuklarında olduğu 42 bine yakın Filistinliyi katletmiştir. Operasyonda yer alan HAMAS’ı öne sürerek hız verdiği katliamlarda yaşamını yitirenlere bakılırsa, sorun sadece HAMAS’ın varlığı değil. Siyonist İsrail için her Filistinli bir tehlike olarak görülmekte ve artık adına soykırım diyebileceğimiz saldırganlığın bir hedefi olmaktadır.
Filistin Direnişi, HAMAS’ın Tekelinde Değildir!
7 Ekim’den sonra yaşanan en önemli tartışma HAMAS’ın niteliği üzerinden Filistin direnişinin değerlendirmeye çalışılmasıydı. Filistin halkının yaratmak istediği Özgür Filistin, yıllardır farklı örgütlerin önderliğinde verilen mücadelelere sahne oldu. Ulusal mücadele veren örgütlerin ideolojik olarak farklılık göstermesi ve bu mücadeleye rengini vermesi şaşırtıcı değildir. HAMAS’tan önce etkin olan diğer örgütlerde Filistin halkının ve mücadelesinin bütününü temsil edememiştir. Bundan dolayı, 7 Ekim Aksa Operasyonu ve ortaya konan direnişi sadece HAMAS üzerinden okumak, emperyalistlerin süreci İsrail-HAMAS savaşı gibi gösterme çabasına hizmet edecektir, etmektedir. Filistin halkının işgale karşı direnişi, gerici HAMAS’ın tekeli ve yönlendirmesi altında değildir. Siyonist İsrail’e karşı verilen mücadele de ulusal olmasından kaynaklı önderliğinden bağımsız bir şekilde meşrudur ve desteklenmelidir.
İsrail Saldırganlığı Kadar, Filistin Halkına Destek de Büyüyor!
Birinci yılını dolduran bu saldırılar, şimdilerde Lübnan, Suriye ve İran üzerinden tüm Ortadoğu bölgesine yayılmış durumdadır. Lübnan’da binlerce insan öldürülmüş, milyonlarca insan ise evlerinden kaçmak zorunda kalmıştır. Filistin’de yaşanan yıkımlar, Lübnan’da da yaşanmaya devam etmektedir. İsrail, „hassas güdümlü mühimmatlar ve yakın mesafeli çatışmalarla teröristleri ve terör altyapısını ortadan kaldırdığını“ iddia ederek bir kez daha Ortadoğu halklarını katletmeye de devam etmektedir.
7 Ekim sonrası süreci, Ortadoğu’nun birçok bölgesinde katliam yapmanın basamağı olarak kullanan İsrail’e yönelik uluslararası bir direniş ve karşı koyuş başlamıştır. Dünyanın birçok bölgesinde, İsrail’e karşı milyonlarca insan sokaklara çıkarak işgali ve katliamı lanetlemiş ve Filistin halkının haklı davasına sahip çıkmıştır. Emperyalistler her bölgesel savaş ve işgalde olduğu gibi bu soykırımcı işgal saldırılarında da yine zalimleri beslemeye ve desteklemeye devam etmekteler. Dünya halkları ise giderek daha bilinçli bir karşı koyuşla, emperyalistlerin yaşadığı krizlerin sonucu olarak ortaya çıkan haksız savaş ve işgallere karşı seslerini yükseltmeye başlıyorlar.
Uluslararası alanda 1-7 Ekim arasında “Filistin Direnişiyle Dayanışma Haftası” ilan edilmesi, bu anlamıyla önemlidir. Filistin’de yaşanan soykırım saldırılarına sessiz kalmamak, bu direnişin egemenlere karşı sahiplenilmesi ve her alanda büyütülmesi ezilenlerin yükselen öfkesinin göstergesi olacaktır.
Haksız savaşlara, faşizme ve ırkçılığa karşı Avrupa’daki tüm demokratik güçlerin ortak mücadelesini geliştirmeliyiz. ATİK olarak; tüm yerli ve göçmen işçi ve emekçileri 1-7 Ekim’de Filistin Direnişi ile Dayanışmaya, emperyalist savaşlara, ırkçılığa ve faşizme karşı ortak mücadele etmeye çağırıyoruz.
Yaşasın Enternasyonal Dayanışma!
Filistin Direnişiyle Dayanışmaya!