
Korku, küstahlık ve saldırganlık zırhıyla saklanmaya çalışılsa da tüm çıplaklığıyla sırıttı.
Ta Ankara’nın Etimesgut’undan Amed’e getirilen kaymakam, Kürt halkının anlatılmaz acılar, paha biçilmez bedellerle oluşturduğu toplumsal örgütlülük ve iradeyle işlevsizleştirdiği ilhakçı zorbalığı şimdi yeniden tesis etmeye çalışırcasına girişti işine.
Nasıl bir maniplasyon yapmaya çalıştığından da bağımsız olarak binaya girerken bile düşman bir ülkenin işgal edilmiş topraklarına girer gibi önce “bomba araması” yaptırdı. Belediye binasına asılan devasa boyutlarda bayraklar buna eşlik etti. Binayı polis sürüsüyle-bariyerlerle-zırhlı araçlarla ablukaya almak yetmedi, çatısına da keskin nişancı özel timler yerleştirdi. Çalışanlardan bu gaspa tutum alanlar binadan çıkarılırken, giriş yapan herkese kimlik kontrolleri yapıldı.
Kapısında polis bekleyen Amed Belediyesi, tıpkı önceki kayyum saldırılarında olduğu gibi sadece bu haliyle bile mazlum bir halka düşmanca saldıran bir rejimin korkusunu, tahakkümü hangi biçimlerle kurmak istediğini deşifre etmeye yetecek kadar manidardır.
Her görüntü, „zulmün artsın ki zevalin çabuk gelsin“ sözünün altını biz kez daha çiziyor.